Emir bir anda beni tekrar duşa sokarak duş perdesini çekip kapıyı tuttu ve Senem'in görüş açısını kapadı. Birden Haluk amca ve annemin gülüşmeleri duyuldu. Senem arkasını dönerek gelen sese baktığında Emir yerde duran sütyenimi fark eder etmez direk aldı ve tam o sırada Senem Emir'e dönünce ellerini arkada birleştirerek sütyenimi saklamaya çalıştı. Emir "Babam geldi hadi çıkalım." Dediğinde Senem "Ama bir lavaboya girseydim."
"Hadi Senem babamla karşılaşmak istemiyorum." Dedikten sonra Senem'i çıkardı. Duş perdesini araladığımda Emir bordo renge sahip sütyenimi bana attı. "Bordo rengi severim." Kapı tekrar açıldığında duş perdesini tekrar çekerek saklandım."Aşkım neden gelmiyorsun?"
"Geliyorum."
Sesleri kesilince yavaşça duştan çıktım. Telefonum odamdaydı bu yüzden hiçbir şekilde mesajlara bakamamıştım. Biraz durduktan sonra kapı çalındı. Olduğum yerde zıpladım.
"Asel içeride misin?" Annemin sesini duyduğumda rahatlamıştım ve kapıyı aralayarak "Emir ve sevgilisi gitti mi?" Dedim. Bana anlamsız bir şekilde baktığında "Görmedin mi?" Diye ekledim.
"Kimse yoktu biz geldiğimiz de Asel."Saçlarımı kurutmuş gene her zamanki gibi Emir'in tişörtlerinden birini giymiştim. Artık kendime pijama alsam iyi olacaktı aksi taktir de ağzına daha çok düşecektim. Saçlarımı toplayarak akşam yemeğine indim. Annem "Okul nasıl geçti?" Diye sorduklarında omuz silkerek "Güzeldi." Dedim.
Annem biraz duraksamıştı bu fırsattan istifa de Haluk amca "Annen benimle çalışıyor artık Asel." diye söze girdi. Gözlerimi kocaman açarak "Anne çalışacak başka bir yer mi bulamadın? Emir'in ağzına düşeceğim." İkisi de bu tepkimi beklemiyor olsa gerek ki Haluk amca kaşlarını çatarak iki eli ile masaya vurdu ve bizi bir anlık korkuttu.
"O hergele seni mi üzüyor yoksa?" Sesinde ki kızgın ve sert ton yutkunmamı engellese de kafamı evet dercesine salladım.Aptalsın Asel şimdi ölümden ölüm beğenelim çünkü Emir bizi öldürecek.(Mantık)
Neyse en azından nasıl bir ölüm istediğimizi sorar centilmen çocuk o konuda (Kalp)"Neler yapıyor mesela?"
"Benimle uğraşıp duruyor beni korkutuyor." Annem kaşlarını çatarak oturduğu yerden aniden kalktı. "Bir de ona emanet etmiştim kızımı ne zaman gelecek iki çift lafım var ona."
"Hayır ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum ona. Merak etme Asel seninle uğraşamayacak bir daha ve annen İstanbul gibi bir şehir de yanımda çalışması emin ol daha mantıklı bunu annen de istedi." Annem söze girerek:
"Evet Asel ,sağ olsun Haluk bize evini açtı bari bu şekilde ödeyeyim borcumu." Haluk amca gözlerini devirerek "Ödenecek bir borç yoktu ama neyse."Akşam yemeğini yemiş bahçe de Haluk amca ben ve annem sohbet edip eğleniyorduk. Emir arabası ile gelmiş arabadan indiğinde görevlilere anahtarını fırlatmıştı. Bizi görünce gözlerini devirerek tam eve girecekti ki Haluk amca "Emir!" Diye kükredi. Emir kapının girişinde durup omzundan geriye doğru baktığında "Seninle konuşacaklarım var." Diyerek oturduğu yerden kalktı."Odamdayım." Dedikten sonra Emir içeri girdi ve Haluk amca tam ilerlerken kolunu tuttum.
"Haluk amca lütfen çok kızma."
"Bakacağız. Sen korkma yeter."
Haluk amca koşar adım eve girdiğinde anneme baktım "Onun canını yakar mı?" Annem omuz silkerek "Önemsiyor musun?" Demişti. Kafamı öne eğerek "Bilmiyorum."
"Git hadi arkasından Haluk'un nevri dönerse çocuğa zarar verir."
Gözlerim kocaman açılmış bir saniye bile durmadan koşarak eve girdim. Bağırışları duyuluyordu bile."İşe yaramaz bir çocuksun sen!"
"Sen çok işe yarar bir baba oldun mu?"
"O kıza sahip çıkmak varken onu korkutuyor musun? Adam mısın lan sen?"
"Beni ilgilendirmez. Kimseye sahip çıkmam ben. Aptalın teki o kız yanımda durdukça beni rezil eder."
Tam odaya gireceğim sırada duraksamıştım.
"O kız seninle takıldıkça zeka seviyen belki artar aptal popüleriteni düşüneceğine bunu düşün."
"Neden o kızı ile annesini eve aldık onlara borçlu hissediyorsun değil mi? Rahat değilsin değil mi? İşe yaramaz biri varsa o da sensin Asel benim için önem-..." Haluk amca bir anda tüm gücü ile Emir'e tokat atar atmaz Emir savrularak yatağa oturdu. Emir'in kapüşonunu tutarak yataktan kaldırdığında "Sen ne anlarsın lan!" Emir tüm gücü ile babasını ittirip yakasına yapıştı. "Hayatımı mahvettin sen ve senin hataların." Babasını sarsıyordu. Haluk amca kahkaha atarak "Bana benziyorsun." Dediğinde Emir çıldırdı. "Sana benzemiyorum!" Gözlerim dolmuştu bu manzaraya şahit oldugum icin benim suçumdu bu olanlar. Odaya giremiyordum korkmuştum.
"Evet babana benziyorsun." Emir'in gözlerinden yaşlar akmaya başlamış her yeri yumruklamaya başladı. Dolabında ki aynayı kırdığında "Sana benzemiyorum sen gibi olmayacağım." Demişti.
"Asel'e böyle davranmanın sebebi benim gibi olman sen de ben gibi s-..." Emir kanayan eli ile Haluk amcayı tekrardan yakasından tuttu ve çekti. "Kes sesini!" Haluk amca tek hamle ile Emirden kurtularak sıkıca bir tokat atmıştı ve Emir'i ittirdikten sonra kotunda ki kemeri çıkarttı. Kemeri katlayıp tam vuracağı sırada daha fazla dayanamadım göz yaşlarımı silip odaya girdim. "Haluk amca dur!" Emir'in gözleri yaşlıydı ve lacivert yatak örtüsü kana bürünmüştü. Haluk amca bir an duraksadıktan sonra elinde ki kemere , bana , yerde ki cam kırıntılarına ve Emir'e bakmıştı. Şaşkın ifadesinden gözünün ne kadar döndüğü belliydi.Emir yataktan kalkıp ifadesiz bir suratla "Çık odamdan." Demişti. Babası bana baktıktan sonra kafamı salladım ve odadan çıktığında Emir bana döndü. "Seni korkutuyorum öyle mi? Keyif aldın mı bu olanlardan?"
"Emir gerçekt-..."
"Özür mü diyeceksin bu kadar yapacağını tahmin mi etmedin? Ne Asel ne! Hayatıma girip hayatımı alt üst ettin söyle ne diyeceksin?" Gözleri dolduğunda canımın yandığını hissettim. Emir ağlıyordu ve bu benim suçumdu. "Ben babama benzemiyorum tamam mı?" Göz yaşları hıçkırığa dönüşmüş deli gibi ağlarken bağırıyor yatağı yumrukluyordu. "Ben babama benzemiyorum." Emir'i durması için kolunu tutarken bir anda üzerime doğru geldi sırtımı dolap ile birleştirdiğimde aniden dolaba vurduğunda çığlık attım. "Ben babama benzemiyorum Asel!" O kadar çok ağlıyordu ki korkumu bir kenara bırakarak bir anda Emir'e sarıldım."Ağlama geçti özür dilerim yemin ederim özür dilerim." Boyu çok uzundu ve sarıldığımda kalp atışını duyabiliyordum hızlı atıyordu. Eğilerek kafasını omzuma koymuştu. "Benzemiyorum.
"Benzemiyorsun." Yumuşak saçlarını okşarken bana sarıldı. "Elim acıyor Asel."Katiyen kımıldayamıyordum. Bana sıkıca sarılmış ve küçük bir çocuk gibi ağlıyordu. Saçlarını okşayarak onu rahatlatmaya çalışıyordum. Bir süre sonra ağlaması durulduğunda beni sıkmayı bıraktı. "Emir?" Ondan uzaklaştığımda bana bakmıyor yere bakıyordu.
"Eline pansuman yapmalıyız çok kanıyor." Ses etmemiş ölü gibi bakıyordu. Elini tutup yatağa oturttum, hiçbir şekilde karşı gelmiyordu. İlk yardım çantasından ekipmanları çıkarıp pansuman yapmış babamın sarış tarzı gibi çaprazlama sarmıştım. "Biliyormuşsun." Kafamı evet dercesine salladım. Yataktan kalkıp bir anda odadan çıktı. "Nereye?" Ses etmemiş sadece kendini kaybetmiş gibi yürüyordu. Arkasından gidiyor sesleniyordum ama tepki bile vermiyordu. Annem merdivenlerde bizi görünce şaşırmıştı. "Ne oluyor Asel?" Omuz silkerek "Merak etme bizi anne az hava alacağız."Emir evden çıkmış garaja gidip arabaya binmişti ve kapısını açarak bende bindim. "Nereye gidiyorsun?"
"İn Asel."
"Bu halde hiçbir yere gitme."
"İn Asel!" Diyerek kükrediğinde ellerimi göğsümde birleştirerek "Hayır." Dedim.
"Son kez söylüyorum i-..." Sözünü keserek son derece inatçı bir ses tonuyla
"Hayır." dedim.
"Sen bilirsin." Arabayı çalıştırdığında kemerimi taktım. Aniden hızlanmıştı. Korkup koltuğun yanlarına tutundum.
"İnecek misin?" Yutkunarak "Hayır." Dedim inmek istemiştim ama nedense bir yanım inmek istememişti. Emir yavaş bir şekilde evden ayrılır ayrılmaz tüm gücü ile arabayı köklemiş aşırı derecede hızlı sürmeye başlamıştı. Kafayı yemiş gibi arabalara makas atıyor kırmızı ışıkta geçiyordu.
"Emir ne olur yavaşla." Gözlerimi kapatmış koltuğu daha çok sıkmaya başlamıştım ama hiçbir şekilde dinlemiyordu. "Emir lütfen korkuyorum."Çoğu araba bize korna çalıyor selektör yapıyordu ama Emir'in gözü dönmüş gibi araba kullanıyordu. "Ne olur dur!" Defalarca dur dememe rağmen durmamıştı. Ağlamaya başlamış "İnmek istiyorum ne olur dur yeter korkuyorum yeter!" diye bağırmıştım Aniden boğaz köprüsünün orada durunca ağlamam şiddetlendi. O kadar çok koltuğu sıkmıştım ki ellerim kitlenmiş tırnaklarım acımıştı. Derin derin nefes aldığımda Emir arabadan inmişti. Yavaş bir şekilde arabadan indiğimde ayaklarım titriyordu.
"Her şeyden korkuyorsun benden de korkuyorsun ama neden Asel neden benimle burun burunasın?"
"Bu benim suçum değil." Sesim titriyordu. "Asel neden girdin odaya? Neden beni babamla rahat bırakmadın? Neden elime pansuman yaptın? Hayatıma neden girdin Asel?" Beni sarsıyordu ama neden diyecek hiçbir şey bulamıyordum. "Korkuyorsan kaçman gerek beni görür görmez o evi,okulu terk etmen gerek neden hala duruyorsun?"
Diyecek söyleyecek hiç kelimem yoktu. "Korkuyorum işte bilmiyorum ne diyeceğimi bilmiyorum. İstemezdim sana öyle kötü davranılmasını gerçekten istemezdim." Dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başladığımda Emir beni kaldırıp kendine çekti ve sımsıkı sarıldı.
"Ağlama,lütfen sen ağlama.""Emir? Asel? Siz ne yapıyorsunuz?" İkimiz de birbirimize baktıktan sonra sese doğru dönmüştük. Arabanın içerisinde ki Senem bize anlamsızca bakıp süzüyordu. Emir bana baktığında Emir'e bakıp dudağımın kenarını ısırdım. Yalanımız buraya kadardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Tozu
ChickLitÇocukluğumuzdan itibaren geçmiş olaylara karşı genel anlamda, evvel zaman içinde kalmış eski günlere karşı hürmet dolu bir korku hissini üzerimizde taşırız. Insanoğlu yanlış yapar "Geçmişte kaldı geleceğe odaklan kapat o sayfayı yeni bir sayfa aç."...