5.BÖLÜM

229 89 28
                                    

Yatağımda bi hareketlenme olunca gözlerimi açıp kim olduğuna baktım. Tabiki Gökhan'dı. Ben bununla napıcaktım ya. Delirmiş gibi yatağımda zıplıyodu.

- Gökhaaaaann. Noluyo. Napıyosun lan sabah sabah yatağımda..

- Oluuum okula gidicez. Hadi kalk hazırlan. Kahvaltıyı hazırlattım. Acele et hadiii..' deyip kolumdan çekiştirmeye başladı. Daha fazla dayanamadım ve kalktım. Oda bunu görünce gülerek odamdan çıktı. Bi gün çok pis dayak yicekti benden. Demedi demeyin..

Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabın başına geçtim. Altıma siyah dar paça, üstümede siyah bi polar çektim. Polarım siyahtı ama ortasında beyaz bi nokta vardı. Küçük beyaz bi nokta. Beyazı hiç sevmezdim. Zaten hayatım zifiri karanlıktı. Hiç ışık yoktu. Beni buna patron alıştırmıştı. Kötü birisiydim ve tek sebebi oydu. Tam üstümdekini çıkarıcakken Gökhan odaya girdi.

- Oo hazırlanmışsın. Hadi aşağıya inelimde kahvaltı yapalım. Sonrada okulaaaa..

- Sanırsın ilk defa okula gidicek. Olum bu ne heyecan lan bi kendine gel. Sinirlerimi bozma benim. Ağır ol. Okuldada böyle şeyler yapma sakın. Döverim seni..

- Abi uzun süredir gitmiyoruz okula. Biliyosun beni. Okulu seviyorum. Ve Üniversiteye gitmek istiyorum.

- Tamam da abartma. Bana bak derslerine çok çalışıcaksın tamam mı. Aksatmak yok. 2.ci bi şansımızda. Söz veriyorum sana hayallerini gerçekleştiricem. Bunun için Üniversiteyi kazanman gerekiyo. Seni ancak bu şekilde kurtarabilirim. Anladın mı..

- O nedemek şimdi. Neden böyle söyledin. Sen olmazsan yanımda hiçbişey yapamam ben. Bunu biliyosun. Senden başka kimsem yok ki benim.

- Hadi kahvaltıya inelim. Yoksa daha ilk günden geç kalıcaz okula.."
diyip konuyu kapattım. Sırası değildi. Bi gün herşeyi anlatıcaktım. Ama şimdi bu tökezlememi sağlardı. Bu görevi yapıcaktım. Masaya oturup kahvaltıya başladık. Aceleyle yerken birden öksürmeye başladı. Allahım sen sabır ver bana. 'Olum yavaş. Boğulucaksın..'
Suyu uzatıp bitirmesini bekledim. Kendine gelince 'saol abii ' diyip kahvaltısına devam etti.
Karnını doyurduktan sonra kalkıp aynanın karşısına geçti. Bugün iyice saçmalamıştı. Üzerine baktıktan sonra 'Hadi gidelim artık..' diyince bende kalktım masadan. Beraber evden çıkıp arabaya bindik. Ben tam çalıştırıcakken birden arabadan ' Ben kendi arabamla gelicem. Öle daha havalı olur..' diyip indi. Bu çoçuk beni en sonunda delirticekti.

Garaja doğru koşarak gidince kendimi tutamadım. Onun bu haline hunharca gülesim geldi. Arabasıyla çıkınca bende çalıştırdım arabamı. Hemen yanıma gelip camı indirdi. Bende indirince 'Yarışa varmısın dostumm.' dedi. Bende gülüp bu teklifine karşılık olarak gaza bastım. Arada fark açılınca oda hızlandı. Beni geçebiliceğini zannediyodu heralde. Unutmuşmuydu benim yarış pistinin prensi olduğumu. Evet doğru duydunuz. Bi dönem her hafta yarışlara katılırdım. Bazen motor, bazende araba..
Yarışlarda asla 1.ciliği kimseye bırakmazdım. Her seferinde hırsımdan dolayı ben kazanırdım. Bi zamandan sonra hep ben birinci olunca izleyiciler bana 'PİSTİN PRENSİ' diye lakap takmışlardı.

Cadde bizim motor seslerimizle inlerken ben gaza basıp aradaki farkı iyice açmıştım. En sonunda okula varmıştık. Kapısından otoparka doğru gidince bahçedeki herkez önce benim , sonrada arkamdan gelen Gökhan'ın arabasına bakmışlardı. Dikkatleri üzerimize çekmiştik. Ve yarışı tabikide ben kazanmıştım. Uslanmıyodu bu çoçuk benimle uğraşmaya..
Otoparkta kendime bi yer bulup parkettim. Hemen yanımada Gökhan park etti. Aynı anda arabadan inip, gözlüklerimizi taktık. Bahçedeki herkes bizi izliyordu. İstisnasız herkes. Biz okulun merdivenlerine doğru yürümeye başlayınca Gökhan sırıtarak konuştu.

ZÜMRA - İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin