Taetae: aç kapıyı prenses! Tar burada hem belki bu odayıda hatırlarsın ha? Seninle burada fazla vakit geçirdik ne de olsa!
Titreyen elimi kapı koluna uzattım kapının arkasında ne görecegimden korkuyordum ama tae iyimiydi ögrenmeliydim.. kalbim hızlanmıştı.
Taetae: hadi aç
Kapı kolunu tuttugumda vücudum titremişti.. kapıyı yavaşca açtım ve içeri girdim...
O an gözlerim kocaman açılmıştı...
***
Tae duvara kelepçelenmişti bileklerindeki zinciri görünce kaşlarımı çatmıştım.. kollarından kan akıyordu.
Eun mi: t-tae..? Tae! Hayır pislik ona ne yaptın sen böyle!?
Hızla içeri girip tae'nin yanına gittim. Kollarını, elleni tutmak istiyordum ama kandı heryeri ya elim kanlı yere değdindiğinde canı yanarsa??
Elimi yanağına koyup gözlerimi serbest bıraktım.Eun mi: tae.. tae iyimisin? Sana ne yapmışlar böyle?
Tae: e-eun mi..
Gözleri kapalıydı. Yarı baygın gibiydi.
Tae: s-sen iyimisin?
Dedi gözlerini açıp bana, gözlerimin içine bakarak.
Eun mi: aptal! Bu halde bile benimi düşünüyorsun!? Görmüyor musun kanlar içindesin!?
Hem ağlıyor hemde bağırıyordum. O bu haldeyken benimi hâlâ düşünüyor?
Tae: beni boşver iki dakika sonra geçiyorlar zaten.
Gözlerim o an kanlı olan yerlere kaydı. Dediği gibi yavaş yavaş kanlar geçiyor ve kolu eski haline dönüyordu. Ben ise şaşkınca bakıyordum.
Tae: söyle iyi misin? O adi sana birşey yaptı mı?
Eun mi: b-ben iyiyim birşey yapmadı.
Bu olanlar cidden benim fazla kafamı karıştırıyordu. Ve hala nasıl hayatta ikinci kez doğdugumu kavrayamıyordum, inanamıyordum işte... biz insanların dünyasında böyle şeyler yok sadece masallarda var.. ama biz insanların dünyasında wampirlerede inanmıyorlardı sadece filmlerde olurdu ama gerçekten varlar.. o zaman bu damı gerçekti? Ah hayır nasıl olabilir ki bunlar..?
Gözüm o an bu büyük odada, etrafta gezinmişti. İşkence aletleri doluydu bura. Ve köşede duran demirden olan büyük kafes..
O an bende, içimde fırtınalar kopmuştu sanki. Beynim sanki vurulmuşa dönmüştü.
***
Ağlayarak demirliklere vuruyordum ama ne çare.. Bir kafesin içinde elimden ne çare gelebilir ki? Heleki beni burada zorla tutan bir prens yanii taetae varken? Lanet olsun keşke bende insan degilde wampir olsaydım..
Bu wampir sarayında benim bir tek insan olarak doğmam çok kötü bir histi.. kendimi canavarların arasında gibi hissediyordum.. benim annem ile babam bir kral ve kraliçe di ama ellerinden birşey gelmiyordu.. çünkü
"Kim krallığı" benim ailemin krallığından daha güçlüydü.. ve tek bir sözü ile ailemdeki herkesi öldürebilirlerdi.. ama en acı olan ise Kim Krallığında prens taetae'nin beni sevmesi.. o yüzden beni zorla burada tutuyordu..Ah hayır allahım ölmek istiyorum.. ve sadece yeniden doğmak ama wampirlerin arasında değil.. insanların arasında.. Bu kafeste yaşamak çok kötü..
Onu sevmediğim için beni bu kafese tıkmıştı. Ve bu odada ki işkence aletlerini onu sinir ettiğimde hep benim üzerimde kullanıyordu..
Bu sarayda olmaktan nefret ediyordum! Wampirlerden nefret ediyordum! Sadece bir şeyden nefret etmiyordum.. o da prens tae'den.. evet prens taetae ve prens tae kardeştiler, ikizdiler bu yüzden isimleri böyleydi..
Prens tae'yi seviyordum.. ve prens taetae bunu ögrendigi an bana daha çok işkence yapmaya başlamıştı.. bunu ögrendigi günden belli prens tae'nin yüzünü bir kere bile göremedim çünkü hep bu kafese kilitledi beni.. prens tae onu sevdiğimi bilmiyordu bile..
Ve yine kapı dehşetle ve sertçe açılmıştı. Gelen prens taetae şerefsiziydi. Ona iğrenircesine bakıyordum herzamanki gibi.
Yine sinirli gözüküyordu ve bana yine işkence edecekti.. onu sevmediğim hergün işkence ediyordu zaten..
Elimden sadece ağlamak geliyordu.. ve bana doğru geliyordu. Elindeki kilitle demir kapıyı açıyordu. Yine kalbim hızlanmıştı. Korkuyordum..***
Aklımdaki kesik kesik anılar başımı ağrıtıyordu..
Tae: hey eun mi iyi misin???
Elimi kulaklarıma koydum.. hayır korkuyorum.. benim geçmişim böyle olamaz.. ben bunları yaşamış olamam.. daha bilmediğim bir sürü şey var.. bunlar bana ağır gelirken pekii diğer yaşadıklarım? Hem bana işkence çektiren o adamın sarayındayım? Ah hayır bana doğru geliyor! Korkuyorum.
Eun mi: g-gelme! Uzak dur benden!
Titriyordu vücudum korkudan.. ama taetae yanıma gelmişti bile. Kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı.
Tae: bırak lan kızı şerefsiz!
Taetae onu umursamadan bana bakmaya başladı.
Taetae: noldu prenses? Hatırlamaya mı başladın ha? Güzel sana herşeyi tek tek hatırlatacağım demiştim prensesim!
Eun mi: h-hayır bırak beni..
Ağlıyordum delice..
Taetae: gel benim ile.
Dedi ve beni kafese doğru sürüklemeye başladı. Ben ise gitmemek için diretiyordum ama olmuyordu. Kafesi açıp beni kafesin içindeki yataga itti.
Taetae: burada kalmayı özlemişsindir güzelim ha? Ah bu yatağı hatırlıyorsun değil mi? Böyle demir bir kafesin içinde prenseslere yakışır pembe bir yatak ve anılarımız..
Dedi imalı bir şekilde.. ben ise korkudan ağzımı bile açamıyordum. Tae ise oradan bağırıyor ve elindeki kelepçeleri kırmaya çalışıyordu ama beceremiyordu. Wampirlere özel zincir falan mı ne?
Ağlayarak yataktan kalkmaya çalıştım ve kafesin kapısına koşucaktım ki taetae beni tutup engellemişti.
Eun mi: b-bırak beni l-lütfen..
Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki korkudan sesim zor çıkıyordu. Taetae alayla gülüp beni tekrar yatağa itti.
Taetae: neden? Ama ben sana hâlâ anılarımızı hatırlatacaktım?
O anlık sinirle kendimi tutamayıp büyük bir yanlış yapmıştım.. şuan çok tehlikeli olan bir wampire sövüyordum..
Eun mi: sıçayım sanada! Anılarınada! Pislik! Şerefsiz bırak beni!!
Kendimi tutamayıp bağırmıştım.. galiba ölümümü kendi ellerimle yazmıştım bu hata ile..
Taetae sinirle bana bakıp başını yere eğip yana çevirmişti. Ve alayla sinir bozucu bir kahkaha atmıştı. Onun kahkahası beni cidden korkutuyordu.
Taetae birden ciddileşip başını kaldırdı ve gözlerini gözlerimin içine dikti ve sert ses tonu ile konuşmaya başladı..
Taetae:...