Bölüm 9

206 21 104
                                    

Bölüm biraz uzun. (9k kelime.) İyi okumalar....

"Depresyondayım; unutuldum, aldatıldım. Sevgilimden ayrıldım, çok yalnızım."

Baekhyun nereden bulduğunu bilmediğim bir havucu mikrofonu yapmış şarkısını söylerken diğer masalardaki birkaç göz bize çevrilmişti. Tepsimi masaya bırakıp Yixing'in yanına oturdum ve 'Ne ayak?' dercesine Baekhyun'u gösterdim. Bu sırada Jongdae de Baekhyun'un yanındaki yerini almış, Baekhyun'la beraber bir sağa bir sola salınarak Baekhyun'un sözde acısını paylaşıyordu. Yixing önce Baekhyun'a sonra Jongdae'ye alttan bir bakış attıktan sonra göz devirip bana döndü.

"Kyungsoo, bunu ekmiş de. Kendi kendine triplere giriyor yine."

"Resmen benim Sangmi'yle işim var, sonra görüşelim diye beni başından savdı!"

Havucu tutan elini dramatik bir tavırla alnına götürdü, Jongdae de bugün yemekte verilen muzlu sütü tutuşturmuştu diğer eline. Baekhyun sütü tek dikişte bitirip şişeyi sert bir şekilde masaya bırakırken Minseok 'Benim bunlarla ne işim var?' der gibi elini yüzüne germiş, iç çekerek başını eğmişti. Masanın yanından geçenlere 'Ben bunları tanımıyorum, boş masa bulamadım da buraya oturdum.' diyordu. Yemekhanenin yarısından fazlasının boş olması dışında bir problem yoktu.

Elini bağrına götürdükten sonra teker teker hepimizle göz bağı kurdu. "Beni, beni. Baekhyun'unu?" Kafasını iki yana sallayıp derin bir nefes aldı. "Bunu bana nasıl yapar?"

"Sen Baekhyun Ziyagilsin!" dedi Jongdae, Baekhyun'un omuzlarından tutup. "Aptallık etme! Toparlan! Kendine gel!"

Baekhyun sesini inceltip ellerini Jongdae'ye uzattı. "Ölüyorum anlasana. Gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar. Ben işkenceler içinde kıvranırken onların mutluluğundan ölüyorum."

Yixing ve Minseok, elleriyle yüzlerini gizlemiş sandalyede kaykılıp masanın altına doğru gözden kaybolurken göz göze gelen Baekhyun ve Jongdae ikilisi dayanamayıp kahkahayı basmıştı. Baekhyun gülmekten gözünden gelen yaşları silip elindeki havucu ısırdı ve küt küt yemeye başladı.

"Şu sahnenin yaşanmadığı bir günümüz var mı?" diye sordu Minseok bıkkınlıkla. Baekhyun ve Jongdae diziye yeniden başladıklarından beri 7 günümüzün yirmi dört saati dizinin replikleriyle geçiyordu.

"Teknik olarak 4 sahne." dedi Jongdae. Dört parmağını kaldırmıştı. "Her cümle farklı bir bölümden."

Minseok Jongdae'ye 'Sen ciddi misin?' bakışlarını yollayıp başını iki yana salladı.

"Neyse." dedi Baekhyun, havucunu kıtırdatarak yemeye devam ederken. "İşin şakası bir yana size bomba gibi bir haberim var."

Biraz önce masanın altına doğru kaykılan Yixing doğrulup dedikodu pozisyonu aldı. Minseok da meraklanarak oturuşunu düzeltmişti. Dedikodu konusunda asla iflah olmuyorduk. Yemekhane vakitlerimizin heyecanını yükselten tek şeydi. Baekhyun elini sallayarak yaklaşmamızı isteyince sandalyemi biraz daha masaya doğru ittirip çarprazımda oturan Baekhyun'a doğru eğildim.

"Jihyun," dedi fısıldayarak. "Kyungsoo'ya yeniden deneyip deneyemeyeceklerini sormuş."

"Ne?!"

"Oha!"

"Belliydi, böyle olacağı."

Baekhyun başını salladı. "Aynen. Kyungsoo tiyatro ekibine katıldığından beri Kyungsoo'dan gözlerini alamıyordu zaten. Bir de bizimki günden güne Sangmi'yle ciddi bir ilişkiye doğru yürüyünce kıskanmış."

"Ee, Jaeyoung?" diye sordu, Yixing.

Baekhyun elini gelişigüzel salladı. "İlişkiyi bitiren zaten o. Madem unutamayacaktın, neden ayrıldın da benimle oldun diye."

Bay Americana ve Kalbi Kırık KülkedisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin