🍄 BÖLÜM 11 🍄

7.9K 407 30
                                    

"Anne? Ne saçmalıyorsun sen?"

Annem gözyaşlarının arasından "Evleniyormuş işte Bilge." dedi.

Babam, evleniyordu.

Benim babam, evleniyordu.

"Ya anne, sen niye ağlıyorsun peki?"

Annem gözyaşlarını silip burnunu çekti.

Resmen çocuk gibi ağlıyordu karşımda. Ayağa kalkıp mutfağa girdi. Ben de odama girip üzerimi giyinmeye başladım.

Babamın yanına gidecektim.

Onu en son bir yıl önce görmüştüm. Çünkü hep yoğundu, hep çok işi vardı. Hiçbir zaman bana ayıracak vakti yoktu!

Anneme bir şey demeden telefonumu alıp çıktım evden. Babama gideceğimi bildiğinden sesini çıkarmamıştı o da.

Babamın evlenmesi, Selime madır ile Cemile madırın beklediği bir durumdu. Ama ben hiçbir zaman babamın evlenebileceği ihtimalini ciddi ciddi düşünmemiştim.

Üvey de olsa kardeşim olacaktı belki. Benim babam, annemin yanında değil bir başka kadının yanında olacaktı.

Ve benimle değil, bir başka çocukla aynı evde yaşayacaktı.

Akşam televizyonu benimle değil, eşiyle veya çocuğuyla izleyecekti.

Ve tüm bunlar öyle ağır geliyordu ki.

Kısa sürede gelen minibüse binip en arkaya geçtim. Ağlayacak duruma gelmiştim ama bu ortamda ağlamam rezalet olurdu. Ve kendimi çok zor tutuyordum.

Tam yarım saat bu ikilemde kaldım. Babamın iş yerine en yakın yerde inip yürümeye başladım.

Konuşamazdım, soramazdım ki... Ağlardım ben hemen.

Emlak dükkanının önüne gelince derin bir nefes alıp içeri girdim. Babam masasında oturmuş önündeki bir işle ilgileniyordu.

Kapı sesiyle başını kaldırdı ve kısaca bir şaşkınlık ifadesi geçti yüzünden.

"Baba."

Ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Bilge, hoş geldin kızım, neden haber vermedin?"

Babama sarıldım.

Öyle çok özlemiştim ki son zamanlarda durup dururken bu ânı hayal ediyordum.

Ve şimdi o ânı yaşıyordum. Ne kadar uzak kaldığımızı sarılınca daha iyi anladım. Özlemimden geri çekilemiyordum.

"Haber verseydim gelme diyecektin baba."

Babam gülüp beni masasına yönlendirdi. Önündeki ikili koltuklardan birine oturdum.

Babamın masasının yan tarafında bir masa daha vardı ve babamın yaşlarında olduğunu düşündüğüm biri oturuyordu. Kafasıyla selamladı beni.

"Hangi rüzgar attı seni buraya?"

"Baba, ben önemli bir şey için gelmiştim aslında. Ama önce konuşalım biraz. Çok özledim seni. Neredeyse bir senedir görüşmüyoruz."

"Kızım, ben de bir boşluk yaratmaya çalışıyordum son zamanlarda. Sana ayırabilmek için-"

Babam çalan telefonunu açtı. Ben de o sırada yan masadaki adamı inceliyordum.

Dövmeleri olan, marjinal bir dayıydı.

Saçını gri sarı karışımı bir şeye boyamıştı galiba. Açıkçası, berbat görünüyordu. Ama ona farklı bir hava katmıştı.

DÜNYA MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin