"Ben de Bilge isem bu oyunu bozarım arkadaş!"
"Hadi koçum gir oyuna! Mahvet şunları!"
Serkan'ın verdiği gaz ile yakar topun önüne atlaya zıplaya girdim.
Bu oyunu eğer şimdi bozamazsam bizi camlardan izleyen herkese rezil olacaktım.
Ve heyecanla tezahürat yapan bu veletlere rezil olacaktım! Vallahi on yıl düşmezdim dillerinden.
"Bilge! Hadi kuzum! Annen kurban olsun sana!"
Annemin tiz sesi de yukarılardan bir yerlerden yankılanınca iş iyice kızıştı diyip daha iyi oynamak için çabaladım.
Daha ne kadar iyi oynayabilirdim dostum?
Ben bu oyunun en harikasıyım!
"Lan yavaş, ölecek kız."
"Banane aga, girmeseydi."
Şerefsiz Ramazan abiye kızgın bakış atacak vaktim olmadığından hafifçe küfrettim.
Duyulmazdı çünkü tüm sokak çığlık çığlığaydı.
Ve oyunda şu an en az on kişi vardı. Bir açılın da marifetlerimizi gösterelim bebeler!
Ayrıca neden herkes bu kadar ciddiye almıştı bu oyunu? Hep oynadığımız bir şey değil miydi zaten?
Buna anlam veremeyerek deli danalar gibi koşturmaya devam ettim.
Hâlâ beni vuramamış olmaları rakiplerimi daha da kızdırıyor ve çevikleştiriyordu.
Oyuna giren birkaç kişinin de etkisiyle biraz daha yavaşladım. Dinlenmek istiyordum ama gururumu ayaklar altına alıp mola veremezdim.
Terler akan ve saçlarımın yapıştığı suratıma rüzgarın değmesi için yan tarafa çevirdim kafamı.
Gülümseyen bir Ali abiyle göz göze gelmeyi beklemiyordum.
Ve kalbim, bir tost makinesinde sıkıştırılıyormuş gibi acımıştı.
Bu da neydi böyle?
Ali abiyi ilk kez gülerken gördüğüm için olabilir miydi?
Hızlı bir hareketle kafama gelen toptan kurtuldum. Kafamdaki karmaşayla devam ediyordum oyuna. Dikkatim dağıldığı için sendeliyordum durmadan.
Biraz, güzel mi gülümsemişti ne?
Aklımdan geçen bu kötü düşünceyle kendimden utanıp oyuna odaklanmaya çalıştım.
Lan abi diyorum adama!
"Bilge düzgün oyna yanacaksın!"
Serkan'a bağırdım.
"Kolaysa gel sen oyna düdük!"
Havam fazla sürmeden tam olarak kafamdan darbe yedim. Başımı döndürecek kadar sertti ve canımı yakmıştı.
"Yavaş!"
Sesimin titremesine engel olamadan bağırınca dalgaya alındım.
"Ağlayacak mısın hemen bebe?"
Ramazan abiden binlerce kez nefret ettiğimi hiç söylemiş miydim?
Cidden onun kadar ayısı var mıydı yeryüzünde?
Kafamı kaldırıp arkamdaki topu elime aldım. Çevik bir hareketle Ramazan ayısının kafasına geçirdim!
Bağırdı ama bu umrumda bile değildi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYA MAHALLESİ
Teen FictionNOT: Bu çalışma, sıradan bir mahalle hikayesidir. Camlarda, dedikodu bulmak için çırpınan teyzeler, Kahvehanede, hiç aralıksız mahalle geyiği döndüren amcalar, Tonton nineler ve dedeler, Kardeş gibi büyüyen gençler ve çocuklar... Ve tabii olmazsa ol...