🍊 BÖLÜM 14 🍊

6.9K 392 125
                                    

"Ramazan abi, neden yaptın bunu? Manyak mısın sen?"

Kafasını gökyüzüne kaldırıp koca bir kahkaha attı. Bu tavrıyla irkildim ve kaldırımdan kalkıp karşısına dikildim.

Karnından süzülen kanlar yeri kızıla boyuyordu. Siyah tişörtünü ise çoktan ıslatmıştı.

Vücudunu jiletlemişti.

"Manyağım ben Bilge. Sen delirttin beni. Beni değil Ali'yi çekip götürdün ya o akşam o sokaktan. Ben o akşam delirdim Bilge."

Birkaç adım geriledim. Sarhoştu.

"Neden kaçıyorsun benden? Korkma, bir şey yapmam sana. Hiçbir şey."

"Ramazan abi, hastaneye gitmelisin. Çok kanıyor."

Kaşlarını çatıp, yüzümü ezberlemek istercesine baktı bana.

"Beni mi önemsiyorsun?"

"Ramazan abi, Allah aşkına bir hastaneye git."

Bir adım attı bana doğru.

"Ben yıllardır koca bir yarayla yaşıyorum zaten. Bu canımı bile yakmaz."

"O zaman, gidiyorum ben."

Acilen tüymem gerekliydi buradan.

"Çok mutlu görünüyorsun Bilge, Ali çok mu seviyor seni? Benim kadar mı?"

Arkamı dönüp yürümeye başlayacağım sırada "Sana bir şey yapmayacağım dedim ama Ali için aynı şeyi söyleyemem." dedi.

"Ne saçmalıyorsun yine? Bak sarhoşsun, git tamam mı? Git ve dinlen. İyi değilsin."

"Biliyor musun Bilge, benim şöyle bir huyum vardır. Eğer ben mutlu değilsem, kimsenin mutlu olmasına izin vermem."

Ona doğru ilerledim.

"Ramazan, eğer Ali'nin kılına zarar gelirse yemin ederim seni kendi elimle öldürürüm." diye bağırdım.

Sokakta birkaç cam açılmıştı. Homurdanıp içeri girdi bazıları. Diğerleri merakla bizi izliyordu. Büyük ihtimalle sevgili sanıyorlardı bizi.

Utançla kafamı öne eğdim.

Hayır, ben böyle bir kız değilim. Akşam akşam insanları kişisel sorunlarım yüzünden rahatsız edecek bir kız değilim.

Ramazan abi bana doğru eğildi.

"Bana ilk kez abi demedin."

Sinir ve korku karışımı ruh hâlimin meyveleri dökülmeye başladı gözlerimden.

Kafamı kaldırdım ona doğru.

"Ramazan abi, Ali'ye zarar verme n'olur. Eğer beni, birazcık seviyorsan zarar verme ona. Lütfen."

Ellerimle gözyaşlarımı silip koşar adım çıktım sokaktan. Anahtarlarımla dış kapıyı açtım ve bulanık gözlerle merdivenleri tırmanıp evime girdim.

Annemin salonda olmaması beni büyük bir dertten kurtarmıştı.

Çünkü beyaz tenli herkes bilir ki eğer ağlarsanız yüzünüz ve özellikle burnunuzun çevresi domates kırmızısına döner.

Odama girip yatağıma oturdum. Ali'ye bir şey yapar mıydı gerçekten?

Daha önce defalarca bıçakla adam yaralamış birinden bahsediyorsak eğer, evet yapardı.

Telefonumu elime alıp Ali'yi aradım.

"Alo, Ali."

"Efendim Bilge."

DÜNYA MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin