Bölüm şarkısı:
Emircan İğrek - Ecza DeposuKeyifli okumalar!
1. BÖLÜM
Bir yerde "Kalbin ne kadar kırılmış olursa olsun, dünyanın senin acılarından dolayı durmayacağını öğrendim. " yazıyordu.
Gerçekten de öyleydi. Sen ne kadar acı çekersen çek insanların hiçbir şeyden haberi olmuyordu. Kendi hayatlarına devam ediyorlardı. Dünyanın durduğu falan yoktu.Bunları düşünürken hızlı bir şekilde kıyafetlerimi giymeye çalışıyordum. Kot pantolonumu ve üstüne siyah kazağımı giydiğimde aynanın karşısına geçtim.
Küçük odamda yatak, giysi dolabı, küçük bir masa ve aynam vardı. Aynada saçlarımı tararken kendimi incelemeye başladım.
Açık kumral, dalgalı saçlarım göğüs hizamda salık bir şekilde duruyordu. Kahverengi, hafif çekik gözlerimi kıvrık kirpiklerim çevreliyordu. Küçük bir burna ve normal dolgunlukta dudaklara sahiptim. Kıvrık kirpiklerime maskara sürerek daha da belirginleştirdim. Beyaz tenli ve çabuk kızaran biri olduğum için yüzüme başka bir şey sürmeden çantamı alıp odamdan çıktım.
Salona geçtiğimde babamı koltukta uyurken buldum. Annem ben çok küçükken kanserden ölmüştü. Onun hakkında pek bir şey hatırlamıyordum. Babam da annem hakkında konuşmayı pek sevmezdi.
Montumu ve ayakkabımı giyip ses çıkarmamaya özen göstererek dış kapıyı açıp evden çıktım. Kulaklığımı kulağıma takip müziğimi açtığımda tam anlamıyla hazırdım.
Yolda koşar adımlarla yürürken saatimi kontrol ettim. 10 dakika içinde kafeye yetişirdim. Evimiz kafeye yakın bir mesafedeydi. Patron pek sevecen olmasa da iki yıldır bu kafede çalışıyordum.
Kafeye yetiştiğimde kapıyı açıp içeri girdim. Etrafa yayılan zil sesi sayesinde kasada duran Kerem bana dönüp güzel gülümsemesiyle "Hoşgeldin." dedi.
Kerem, patronun yani Ali beyin oğluydu. Kasada hesap işleriyle o ilgilenirdi. Babasının aksine bana karşı daha sevecen davranırdı, kendisini severdim.
Neşeyle "Günaydın." dedim son harfi uzatarak. "Ayşem daha gelmedi mi?" derken çantamı ve montumu çıkarıp önlüğümü takıyordum.
Ayşem diğer garsondu. Onunla iyi anlaşırdım çünkü o çok eğlenceli ve konuşkan biriydi. Kendini sevdirmeyi çok iyi bilirdi.
Cevabı mutfak bölümünden Ayşe "Burdayım bebek, beni çok özledin biliyorum! " diyerek verdi. Kerem ile bu dediğine göz devirdik. Çünkü her gün aynı cevabı alıyordum ondan.
Gülerek "Aynen çok özledim. Her gün görmeme rağmen hasretine dayanamıyorum. " dedim ve mutfağa yanına gittim.
Belli ki o da yeni gelmişti. Önlüğünü takıyordu.
Ayşem esmer, kısa boylu, minyon tipli kızlardandı. Her minyon tipli kız gibi çok tatlıydı. Yüzünden gülümsemesi eksik olmazdı. Ben masaların tozunu almak için gerekli malzemeleri hazırlarken Ayşem "Bana aşık olduğunu biliyordum bebeğim." dedi. Bu dediğine gülmekle yetindim. Artık alışılagelmiş sabah konuşmamız buydu.
Hazırladığım malzemeleri elime alıp mutfaktan çıkarak masaları silmeye başladım. Ayşem de masaların üstüne konulan çiçekleri ayarlamaya başladı. Kafeyi temizledikten sonra gelen müşterilerle ilgilenmeye başladık. Akşama kadar yoğun geçen kafe beni çok yormuştu.
Sakinleşmeye başladığında Kerem'in yanında oturup biraz soluklandım. Bu sırada yanıma gelen Ayşem "Birazdan benimki gelir de tüm yorgunluğumu alır o yakışıklı yüzüyle." dedi hülyalı bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜL ÇIKMAZI
RomanceBir ölümün ayırdığı yollarını, bir başka ölümün birleştireceğini kim bilebilirdi?