3. BÖLÜM : "SON İSTEK"

286 64 12
                                    

Bölüm şarkısı:
Halil Sezai ~ Sonbahar

Keyifli okumalar!

3.BÖLÜM

Hayat sonu olmayan bir yol gibiydi. Bu yollar kimi zaman çiçekli, kimi zaman dikenli olurdu. Gideceğimiz yolu seçen bizlerdik. Gül kokuları alarak mı geçecektik yoksa dikenlere basa basa, ayaklarımızı kanata kanata mı geçecektik o yollardan?

Ben bugüne, o yollarda bir başıma, ayaklarım kanayarak gelmiştim. Bunu ben mi seçmiştim? Hayır.

Peki, bundan sonra hayatım değişebilir miydi, gül kokuları da alabilir miydim?

Şimdi O karşımda durmuş bana gül kokuları alabileceğimi söylüyordu. Bunu yapabilir miydi gerçekten?

Karşımda cevap bekleyen gözlerle bana bakıyordu. Peşimden koşmuş olsa gerek, nefesi hala hızlıydı. Ne demişti o? İzin ver?

"N-ne?" dedim şaşkınlıkla. Çünkü bana söylediği şey saçmaydı. Nasıl yeni bir hayat verebilirdi ki bana? Hem beni tanımıyordu bile bunu neden yapsındı?

"Duydun. Sana yeni bir hayat verebilirim. Tüm bunlardan seni çekip alabilirim. İzin ver yeter." Kendinden emin duruşuyla bunları söylerken gözleri güven doluydu.

"Bunu neden yapasınız ki beni tanımıyorsunuz bile."

"Uzun zamandır, her gün gördüğüm yüzler arasındasın. Öyle olmasan bile ben böyle bir durumda olan bir kadına sırtımı dönmem, dönemem."

Bu ne demek oluyordu, bana acıyor muydu yoksa?

"Benim sizin acımanıza ihtiyacım yok. Teşekkür ederim ama ben bugüne kadar nasıl geldiysem aynı şekilde devam ederim." dedim gözlerimden hala yaşlar akarken. Sesim boğuk çıkıyordu ama birinin bana acımasına dayanamazdım.

"Sen beni yanlış anladın. Sana acımıyorum. Asla da acımam. Acınacak biri varsa o da senin baban olacak kişidir. Ben sadece sana yardım etmek istiyorum."

Samimi bir şekilde bakarken ona inanmamak zordu.

Bu yüzden cevap vermeden, gözlerimden sessizce yaşlar akarken ona sadece baktım. Hava çok soğuktu ve ağladığım için burnum akıp duruyordu. Bu beni komik bir duruma düşürüyordu ama şu an bunu düşünecek durumda değildim.

Cevap vermeyeceğimi anladığında iç çekerek "Bak sana bir iş ayarlarım şirkette. Para biriktirene kadar da benim ayarladığım bir evde kalırsın. Sonra kendi ayaklarının üstünde devam edersin hayatına. Sadece bu." Ne kolaydı söylemesi!

Elimle geride kalan şirketi göstererek "Bana burda iş verseniz bile ne olacak ki? İki gün sonra babam gelip beni orda da rezil edecek, yapmadığını bırakmayacak. Sonra elin adamıyla evlendirecek. Benim hayatım bu." dedim ağlayarak.

Git gide sıktığı çenesiyle yanakları içe çöktü. Ellerini ovalıyordu. Kızaran parmak boğumları dikkatimi çekti. Benim yüzümden olmuştu.

" Sen de bunu kabul edeceksin öyle mi?" Kafasını yana çevirip sessizce bir şeyler söyledi. Ne olduğunu anlamadan tekrar bana bakıp "Benimle gel." dedi.

" Ne, nereye? "

" Burdaki işlerim bitti. Artık İstanbul'daki şirketin başına geçmem lazım. Yarın akşam İstanbul'a gidiyorum. Benimle gel."

Bu adam ne dediğini bilmiyordu. Birbirimizi tanımıyorduk bile. Nasıl onunla hiç görmediğim, bilmediğim bir yere gidebilirdim?

"Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Birbirimizi tanımıyoruz. İstanbul'a hiç gitmedim. Orada tanıdığım tek bir insan bile yok."

GÜL ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin