üçüncü bölüm

19 2 0
                                    

Sabah okula gitmek için kalktım. Yorgundum. Yüzümü yıkamak için banyoya geldiğimde aynaya baktım. Neden şanslı biri değilim düşüncesine kapıldım. Diğer kızlar gibi olmak isterdim tek derdi biten makyaj mazemeleri olan ve yanlarından hiç ayrılmayan insanların onları düşünmeleri. Yüzüme hiç makyaj sürüp dışarı çıkmamıştım. Sevmiyordum. Kahverengi gözlerimi ovuşturduktan sonra aynaya bakmaya devam ettim. Koyu kahve saçlarımı da sevmiyordum. Dolgun dudaklarımı da .Bana beni sevmeyi hiç öğretmemişlerdi ki. Kendimi sevmezken kimseden bunu bekleyemezdim. Gözlerim dolmuştu yine. Annemin görmesini istemiyordum.Yeşil ceketimle çantamı alıp çıktım. Okul eve bir saat uzaklıktaydı.yürüyerek gidiyordum. Yolda kendi kendime düşündüm. Acaba bir gün benim de kaygılarım olacak mı diye. Okulun bahçesinden bina girişine doğru ilerledim. Merdivenleri hızlıca çıkıp sınıfıma doğru ilerledim. Bizim sınıf kapısında durup karşı sınıftan gelen kahkaha seslerine doğru baktım. O gece gördüğüm ceketli çocuktu. Bu okulda okuyordu yani. Daha önce okulda hiç görmemiştim. Gerçi sıramdan kalktığım yoktu pek. Tek oturuyordum. Kızlarla gülüşüyordu.O an ona karşı tüm düşüncelerim yerini öfke ve nefrete bırakmıştı. Kıskanmamıştım ama nefret etmiştim. Hem kıskanmak için bir gerekçem yoktu. Sonuçta hiç bir şeyim olmuyordu, tanımıyordum bile. Düşündüklerimi bırakıp tekrar baktığımda göz göze gelmiştik. Tanımış mıydı acaba. Nerden tanıyabilirdi ki. En arka sırama doğru ilerledim ve yerime oturdum. Okulu hiç bir zaman sevmemiştim. Derse falan katıldığımda yoktu. Hergün bir roman bitiririm.
Çıkışta onu karşı kaldırımda gördüm. Evine başka bir yoldan gidiyordu. Umrumda da değildi açıkcası. Sevebileceği biri değildim. Bunu eve kadar düşündüm. Uyumak istiyordum ağlayarak uyumak. Kapıyı, annemle karşılaşmamak için anahtarımla açtım. Yemek yemeden odama geldim. Çantamı masama koyup yatağıma oturdum. Odam küçük ve hoş. Duvarları çizdiğim erkek figürleriyle süslü. Çalışma masam da okuma kitaplarıyla dolu. Üzerinde de bir kaç not. Yavaşça yastığa kafamı koydum hayal kurmaya başladım yine. Bir gün çok başarılı biri olacağıma benliğimi inandırmak istedim ama kendime güvenmiyordum. Öfke kontrolüm yoktu. Sinirim bir anda patlıyor o an tüm herşeyi yıkıp dökmeme sebep oluyordu. Bir keresinde annemin sözleri ağrıma gitmiş salonda ki dikdörtgen cam kaplamalı saati yumruğumla kırmış, 'delirmişsin sen' diyen anneme elimi kaldırmıştım. Çok korkmuş ve şaşırmıştı. Ağlıyordu. Havadaki elimi hemen indirmiş ağlayarak odama gitmiştim. O günden sonra benle pek muhattap olmuyordu. Babamla saat olayını konuşmuş ama ona el kaldırdığımı söylememişti. Babam da saatlerce bağırmıştı. Onu dinlemediğimi fark edince de daha da ağır konuşmaya başlamıştı. Iki sözünü asla unutamamıştım 'Hiç bir işe yaramıyorsun ! Keşke kızım olmasaydın ! ' sözüydü. Keşke diyebilmiştim. Onlar icin gururum ve kalbimin pek önemi yoktu. Abim onlar için daha kıymetliydi. Yapacak hiç bir şeyim yoktu malesef.

Ölümün Ayıramadığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin