-Bu satırlara geçmeden önce, verdiğiniz son soluğun saatini yazın. O son soluk, sizin başlangıcınız.
Ve... Başlamadan önce kocaman bir tebessüm edin kendinize... Hepimizin tebessümlere ihtiyacı var.
-Keyifli okumalar..
I.BÖLÜM: " YAKALANDIN."
Yaşamak istemeyecek kadar yorgun ve yaşamak isteyecek kadar korkaksan, hep kaçan taraf sensindir. Çünkü yaşamanın tek yolu kaçmak, ölmenin en çetin yolu savaşmaktır.
Ve eğer kaçıyorsan, karanlığa sığın. Aydınlık seni ele verir.
Kaçmıyorsan, yine karanlığa sığın, aydınlıklar haindir.
Peki ya hiçbirini yapmak istemiyorsan?
O zaman sadece dur ve nefes al. Bir gün her şey son bulacak.
Hava kararmıştı. Sokak lambalarının aydınlattığı ve insanların geçtiği caddelerden uzakta, yarısı yıkılmış bir binanın beton enkazının önünde duruyordum. Ortamı aydınlatan tek şey önümde harlanan ateşin ışığıydı ve karanlığın soğuk esintisinden de beni koruyan tek şey, üzerimde yırtılmaya başlamış hırkadan sonra önümdeki ateşin harlanan ateşiydi.
" Çok dalgınsın abla.."
Esen rüzgarın tenimde bıraktığı ürpertiden kurtulmak için bedenime sardığım ince hırkaya biraz daha sığındım ve önümde yanan küçük ateşe biraz daha yaklaşmak adına kalçamı sürterek ileriye kaydım. Karşımda iki küçük çocuk duruyordu. Biri on yaşlarında falan olmalıydı. Diğeri ondan biraz daha büyük dursa da aralarında çok fazla bir yaş olduğunu sanmıyordum.
Onları tanımıyordum. Ama sokakta yaşayan biri için, birbirini tanımak ne kadar önemliydi ki?
" Dalgın değilim, sadece ısınıyorum." dedim soğuk bir sesle. Küçük çocuk elini ağzına götürdü hafifçe güldükten sonra, " Az önce sana dediklerimizi duydun mu peki?" diye sordu. " Çok önemli bir şey söyledik."
Gözlerimi devirdim ve omuz silktim. " Duymadım." gözlerimi ateşe çevirdim ve onun karanlıkta yaydığı loş aydınlığa bakmaya başladım.
" Aç olduğumuzu söyledik." dedi küçük olan çocuk. " Belki acır da yemek verirsin diye bekliyoruz kaç dakikadır ama bizi duyduğun yok."
Gözlerimi kaldırdım ve küçük çocuğa bakarken, " Oradan bakınca hayır kurumuna mı benziyorum?" diye sordum ters bir sesle.
Küçük çocuk tatlı bir şekilde gülümsedi. " İyi bir ablaya benziyorsun." dedi yavaşça. " Sende bizim gibi sokakta mı yaşıyorsun?"
Ben yaşamıyorum.
" Bir evim olsaydı, burada olmazdım, öyle değil mi?" Gitmelerini ve benden uzak kalmalarını istiyordum ama onların gitmeye niyetleri yok gibiydi. Küçük çocuk yerinden kalkıp benim yanıma geldi ve yan tarafımdaki boşluğa oturup, " Yine de bize bakan abladan daha iyi bir ablaya benziyorsun." dedi yavaşça. " Bize ceza verdi. Dünden beri abimle hiç yemek yiyemedik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ MAVİ
Fantasy"Yakalandın, mavi. " Dedi karanlık bir sesle. Hemen ardından boynumdaki baskı arttı, gözlerim karanlığa düştü ve ben karanlığın önüne yığılırken yine o sesi duydum. " Artık olman gereken yerdesin." Ve sonra her şey sessizliğe büründü. Zihnim karanlı...