Ama Tae şimdi farkına vardı ki o soğuk ve mesafeli tavrı sadece ona karşıymış. Tae sessizce geldiği yolu geri döndü ve odasına gitti. Hoseok'un herkese gülen yüzü Tae'ye döndüğünde kayboluyordu yerine ifadesiz ve soğuk bakışlar geliyordu. Kaç gündür onunla konuşmaya çalışıyor ama bir karşılık alamıyordu tıpkı dün gece olduğu gibi jimin gittikten sonra Hoseok'u gördü.
.
.
.
Yoongi kook ile birlikte Hoseok'un odasında kalacağını söylediğinde Tae bunun Hoseok ile konuşma fırsatı olduğunu düşünüyordu. Hoseok'a birşeyler söyledi fakat o Tae'yi görmezden gelip yanından hızla geçip gitti. Üzülüyordu Tae gördüğü bu muamele karşılığında. Ama ses çıkarmıyordu.
.
.
.
Çünkü biliyordu ki Hoseok kimseye küs kalamazdı. Aradan bir ay geçmesine rağmen hiçbirşey değişmemişti. Aksine Hoseok daha bir uzak duruyordu Tae'den. Sahne arkasında hazırlıklar son sürat devam ederken Hoseok ve Tae yanyana sandalyelerde oturmuş makyajlarının tamamlanmasını bekliyorlardı.
.
.
.
Tae göz ucuyla bakıyordu yanındakine ne zamandır yanyana gelmemişlerdi. "Heyecanlı mısın?" diye sordu, bir ümit cevaplar diye ama olmadı. Hoseok makyaji biter bitmez kalktı ve Namjoon'un yanına gitti. Herkes hazırdı " sahneye çıkmaya son dört dakika" dedi görevli.
.
.
.
Hepsi derin bir nefes alıp sahnedeki yerlerini aldılar. Fake love. Hayranlarının çığlıkları ruhlarını canlandırıyordu. Onları böyle görmek tüm yorgunluklarını unutturuyordu. "Beyler bu gece elimizden gelenin en iyisini yaptık. Hepinize teşekkürler . Hadi gidip dinlenin" dedi Namjoon konserden sonra yurtta yaptıkları grup konuşmasından sonra.
.
.
.
Hepsi uyumak için odalarına giderken Hoseok Jin hyung'un çekiştirmesiyle onun odasına gitmek zorunda kaldı. Jin Hoseok' u yatağına oturtup karşısındaki koltuğa oturdu. "Hyung sorgunu başka zaman yapsan olmaz mı gerçekten çok yorgunum."diye söylendi Hoseok. "J-hope!"diye bağırdı Jin "ben sana unut derken bunu kast etmemiştim!"
.
.
.
ilk defa Jin hyung'u bu kadar sinirli görüyordu ve ilk kez ona bağırdığını duymuştu. Jin sinirle yerinden kalkıp Hoseok' u kolundan tuttu ve sinirle bakan gözlerini Hoseok'un gözlerine sabitledi.
.
.
.
"Kendine gel. Şu donuk bakışlarından kurtul. Eskisi gibi ol. Eskisi gibi neşe saç etrafa. Beni anlıyor musun?" Hoseok Jin'in gözlerinde hem özlem hem de saf bir sinir görüyordu." Yapamıyorum anlıyor musun OL-MU-YOR" boğazını yırtarcasına bağırmıştı." Olmuyor tamam mı. Bir kez olsun kendini benim yerime koymayı denedin mi HA! Denedin mi?"
.
.
.
Herşey ve herkez o karar üzerine geliyordu ki dayanacak gücü kalmamıştı ve hayatında ilk defa birine bağırmıştı. Seokjin şaşkınlıktan kocaman açılmış gözleriyle Hoseok'a bakıyordu, onu hiç böyle görmemişti. Hoseok 'özür dilerim' diye fısıldadı ve hızla odadan çıktı ve ardından dış kapının sesi duyuldu.
.
.
.
Dolan gözlerini sımsıkı kapattı. Hoseok böyle üzülmeyi haketmiyordu ama elinden hiçbirşey gelmiyordu. "Hyung ne oluyor?" dedi kapıda ona endişeli gözlerle bakan Jungkook. "Hoseok ile biraz tartıştık. Önemli değil. " dedi ve konuyu kapatmaya çalıştı.
.
.
.
"Anlatabilirsin hyung ben ve Yoongi her şeyi biliyoruz." Seokjin şaşırmıştı. Sadece kendisinin bildiğini sanıyordu."içeri gel ve kapıyı kapat" dedi Seokjin. Kook dediğini yaptı ve yanına oturdu.-----------0_0------------
Okuyanlara teşekkür ediyorum. Herkese Hobi'li günler 🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOPE (VOPE)
FanfictionGrubun umudu meğerse en umutsuz olanıymış. Şimdi o tüm umutlarını kaybetmişti aşka dair.