~AĞLAMA, GÖZYAŞLARIN YANAKLARINI ÖPÜYOR KISKANIYORUM AMA!~

552 30 2
                                    

Kapı açılmıştı fakat açan kişi Hoseok değildi. "Kimsin sen?" diye sordum "ben Chen Wo. Kime bakmıştın?" diye sordu sırıtarak "Hoseok o burada mı?" Çocuk başını sallayarak içeri geçmesi için kenarı çekildi. Hızla salona geçip Hoseok'un yanına gittim. Elindeki bira şişesini kafasına dikiyordu. Beni karşısında görünce şaşırdı.





"T...Tae n...ne işin var b...burada?" "Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var Hope. Mümkünse baş başa konuşabilir miyiz?" diyerek içerideki Chen Wo denen adamı işaret ettim. "Şey bende gidiyordum. Hope herşey için teşekürler" dedi ve koltuğun üzerindeki ceketini alıp çıktı.





Bu adam Hoseok'un neyi oluyordu merak etmiştim. "Hope bu Chen Wo kim?" diye sordum merakla. Hoseok içkisinden bir yudum daha aldı ve masaya bıraktı. "O mu o eskiden aşık olduğum kişiydi."




Kaşlarım istemsizce çatılmıştı. "Niye gelmiş?" "Chunga'ya evlenme teklifi yapacakmış fikir almaya geldi. Onlar aşklarını böyle yaşarken ben sevdiğime alçılamadım bile. Bu haksızlık" derken gözünden akan yaşlara engel olamamıştı. Onun ağladığını görünce yüzünü ellerimin arasına aldım ve baş parmaklarımla gözyaşlarını sildim. Onu böyle görünce gözlerim dolmuştu.




"Ç...çok mu seviyorsun?" Hoseok titrek bir nefes alıp 'evet' anlamında başını salladı. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamamıştım. "Hope emin ol ki o aptal da seni seviyor" dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan. Hoseok başını iki yana salladı. Sarhoşluğun etkisiyle dediğim şeyi idrak edememişti.



"Hayır Tae~ o hala eski sevgilisini düşünüyor" diyince kaşlarım çatıldı. "Nereden biliyorsun Hoseok?" "Gözleri~" dedi ve duraksadı. "Ne olmuş gözlerine?" Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.




"Insan sevdiğinin gözlerine küs bakar mı? Ama o bakıyor Tae. Jimin'e baktığı gibi bakıyor bana ve ben her bakışında daha çok üzülüyorum. Hem sevse söylerdi Tae. Gerçi bende cesaret edip söyleyemedim ki." Tanrım bu çocuk kim olduğumu daha idrak edemedi galiba. Sarhoş Hoseok çok şapşal oluyormuş.





"Ne demek isterdin ona?" "Hmm! ilk olarak onu sevdiğimi söylerdim. Her gece onun sesiyle uykuya dalmak istediğimi söylerdim. Çünkü şu anda bile onun söylediği şarkıları dinleyerek uyuyabiliyorum. Kokusunun çok mükemmel olduğunu söylerdim ve bunun gibi bir sürü şey. T...Tae? T...Ta...Tae!." Hoseok sonunda benim kim olduğumu idrak edebilmişti.




"Ben se...seni hayal falan sanmıştım" dedi utançtan yanakları kızarırken. "Bu söylediklerinden emin misin?" Diye sordum. Hoseok utançla başını öne eğip 'evet' diye fısıldadı. "Hope sen lütfen bir daha içki içme. Içince tam bir aptal oluyorsun. Az önce seni seviyorum dedim anla artık" diyerek sitemle söylendim.




Hoseok şaşkınca yüzüme baktı "Ben onu halüsinasyon sanmıştım" elimle yüzümü kapatıp derin bir nefes aldım. "Ben sana bir kahve yapayım da kendine gel" dedim ve kalkıp mutfağa gittim. Hızla kahve yapıp Hoseok'a götürdüm. Kahveyi içince biraz ayılmıştı. "Şimdi kafan yerinde değil mi?" 'Evet' anlamında başını salladı.




"Hope nasıl anlatacağını bilmiyorum ve lafı dolandırmadan söylemek istiyorum. Hope ben uzun zamandır sana karşı birşeyler hissediyordum ama emin değildim. Hoşlantı diyip diyip geçiyordum. Ama bugün Yoongi hyung ile konuştuktan sonra sana olan hislerimin hoşlantıdan daha da öte olduğunu anladım. Hope ben sana aşık olmuşum" dedim.



Hoseok gözyaşlarını tutamayıp ağlıyordu. Uzanıp gözyaşlarını sildim ve ona sarıldım. "Şişt ağlama. Gözyaşların yanaklarını öpüyor kıskanıyorum ama!" Diye azarladım. Hoseok daha çok ağlamaya başladı. Yüzüne yaklaşıp gözyaşlarından ıslanmış yanaklarını öptüm. "Bu yanaklar sadece benim anlıyor musun" dedim ve tekrar öptüm.




HOPE (VOPE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin