"Birşey mi oldu hyung bu saatte niye geldin?" Diye sordum merakla.
Uyumak için odama giderken Tae'yi Hoseok'un odasının önünde gördüm. Içeriden Hoseok'un sesi geliyordu. Sessizce saklandığım köşeden dinlemeye başladım. Jimin'in adı geçince daha da dikkat kesildim.
Söylediği şeyleri ben biliyordum ama kapının önünde şaşkınlıkla dinleyen Tae bilmiyordu. Ahh! Hope neden bağırarak konuşuyorsun ki? Tae koşarak odasına gittiğinde bende sessizce Tae'nin peşinden gittim. Onunla konuşmam lazımdı.
Şimdi Tae'nin karşısına oturmuş söze nereden başlayacağımı bilmiyordum. "Tae konuşmaları duyduğunu biliyorum. Şaşkınsın anlıyorum ama senden tek birşey istiyorum. Hoseok'a kötü davranma. Bırak seni sevmeye devam etsin bilmiyormuş gibi davran."Dedim Tae şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu.
"Ben bunu bilirken nasıl eskisi gibi davranmaya devam ederim. Hyung onu üzmek istemiyorum çünkü ona değer veriyorum ama şuan kafam çok karışık. Biraz zamana ihtiyacım var." "Anlıyorum Tae. Umarım onun aşkına birgün karşılık verirsin." Dedim ve gitmek için ayağa kalktım.
Tae kapıyı açarken bileğindeki bilekliği fark ettim. "Tae bugün senin için ne ifade ediyor?" "Bugün mü? Bugün önemli bir ödül aldık."dedi. Yüzümdeki gülümseme solmuştu. "Bugün Hoseok için önemli bir gündü" dedim Tae şaşkınca yüzüme bakıyordu.
"Neden ki bugünün önemi ne?" Kapıdan çıkmadan son kez ona baktım ve gülümsedim "yıllar önce Hoseok seni ilk defa bugün görmüştü. Her yıl tam bu tarihte sana bir hediye alıyor tıpkı bugün olduğu gibi" dedim ve odadan çıkıp gittim.
Hiç uykum yoktu, biraz kafa dinlemek için kook'un yanına gittim. Kapıyı çalıp beklediğimde içeriden küfür sesleri gelince gülümsedim "kookie~ ben geldim" diye seslendim yoksa hayatta açmazdı kapıyı. Sesimi duymasıyla saniyeler içinde kapı açıldı ve açılır açılmaz kook kolumdan tutup odaya çekti.
"Niye bu saatte uyanıksın. Birşey mi oldu Hoseok hyung mu hasta yoksa?" telaşla sordu "aslında birşey oldu" "ne oldu?" "Tae Hoseok'un onu sevdiğini öğrendi." "NE?" diye bağırdı. "Anlat nasıl oldu Hoseok hyung nasıl?" Olanları bir bir anlattım.
Kook şaşkınlıktan kocaman açtığı gözleriyle donup kalmıştı. "Şi...Şimdi ne olacak?" "Bilmiyorum. Hoseok'un hiçbir şeyden haberi yok. Herşey Tae'ye bağlı."
Yoongi'nin anlattıkları karşısında şaşkınlıktan donup kalmıştım. Herşey Tae'ye kaldıysa işimiz zordu. Umarım Hoseok'a kötü davranmaz yoksa gerçekten onun kalbini kırardım. Hoseok üzülmesin diye elimden ne geliyorsa yapardım.
Her ne kadar onunla çok uğraşıp gıcık etsem de onun yeri bende her zaman farklıydı. Kimseye anlatamadıklarımı ona anlatmıştım. Yoongi'ye olan duygularımı ilk ona söyledim ve o hep bana destek oldu. Şu an Yoongi ile olan ilişkimizi ona borçluyum.
"Uyuyalım mı artık?" Diye sordu Yoongi. Eğilip dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Elinden tutup yatağa uzandım Yoongi'yi kendime doğru çekip sıkı sıkı sarıldım ve ikimizde huzur içinde uykuya daldık.
*******
Sabaha kadar gözüme uyku girmedi. Kolumdaki bilekliğe bakıyordum. Hayatımda gördüğüm en düşünceli insandı Hope. Şuan beynim eror verme aşamasındaydı. Hoseok'un davranışlarını düşününce neden daha önce fark edemedim diye kendime kızdım.
Çünkü ne zaman Jimin ve beni yanyana samimi bir şekilde görse yüzü asılıyordu. Benimle küsüp konuşmuyordu. Ben gerçek bir aptaldım. Beni böyle seven birini nasıl fark edememiştim. Onun canını şuana kadar çok acırmış olmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOPE (VOPE)
FanfictionGrubun umudu meğerse en umutsuz olanıymış. Şimdi o tüm umutlarını kaybetmişti aşka dair.