Göz kapakları beş dakika içerisinde onuncu kez titredi ve usulca aralanmaya başladı. Yattığı yerde kıpırdamayı denediği anda acı bir ifadeye bürünen yüzünü gören ve dudaklarının arasından firar eden mırıltıyı duyan Fırat, sol dirseğinin üstünde doğruldu.
"Gözümün bebeği, canın mı acıyor güzelim?" Sesindeki endişe ve suçluluğu duyan Asena gözlerini aralayıp ona tebessümle bakarken
"Anlık bir şeydi geçti. Gayet iyiyim." Demiş ancak sözlerinin sonunu bulamadan yanakları kıpkırmızı oluvermişti.
"Emin misin yavrum?" Asena yatağın içinde, bacaklarının arasındaki sızlamayı umursamamaya çalışarak gerindi.
"Asenam..."
"Ben iyiyim Fırat. Gerçekten iyiyim canım." Derken tamamen ona doğru dönmüş ve uyumaktan şişmiş, yemyeşil gözleriyle kocasına bakmaya başlamıştı.
"Karnım acıktı." Bir çocuğunki kadar masum bakan gözleri, yüz ifadesi, fısıltılı ve utangaç sesiyle söylediği iki kelimeyi duyan Fırat gittikçe büyüyen bir tebessümle ona bakarken, saçlarını usulca seviyordu.
"O zaman yataktan hemen kalk ve duş alıp aşağı gel. Kahvaltı çoktan hazırlandı seni bekliyor."
"Nasıl yani? Sen uyumadın mı?" Şaşkın çıkan sesiyle kahkaha atarken dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.
"Seni izledim... Sanırım bir ömür uyumak yerine seni izleyeceğim. Öyle güzelsin ki..." diye fısıldarken parmakları örtünün altına girip Asena'nın çıplak tenine dokunmaya başlamıştı.
"Biraz daha yanımda böyle yatmaya devam edersen gün boyu yataktan çıkamayaca..." sözleri bitmeden Asena yatağın içinde doğrulup, örtüyü bedenine sardığı gibi banyoya girdi. Fırat saniyeler içerisinde yanından kaybolan karısının ardından bakıp keyifle kahkaha atarken, yalnız kaldığı yatağın üstündeki kan lekesini görmesiyle yüzündeki gülümseme dondu. Düşünme gereği bile duymadan ayağa kalkıp, çarşafı çıkardığı gibi top haline getirdi, alt katta inip bir poşete tıkıştırdıktan sonrada evin kapısının az ilerisindeki büyük konteynerin içine attı.
Bir dakikadan az zaman içerisinde yeniden yatak odasına döndüğünde üstündeki şort, baksır ve tişörtten kurtulup Asena'nın duş almaya hazırlandığı camla çevrili kabine girdi. Bedeninin hala bembeyaz pikeyle örtülü olduğunu gördüğünde içten içe derin bir nefes alırken karısının tam önünde durmuş ve gözlerini gözlerine resmen kilitlemişti.
"Sadece bana bak... Sadece gözlerime bak!" Asena, Fırat'ın neden burada olduğunu ya da neden böyle bir şey söylediğini anlayamasa da söylediklerine uyup, sadece gözlerine bakmaya başladı. Üstündeki pike bedeninden uzaklaşıp, az ileriye fırlatıldıktan sonra duş başlığından akmaya başlayan ılık suyu hissederek gözlerini kapattı ve sadece derin bir nefes aldı.
"İyi geldi galiba..."
"Hı hıı!" Fırat, aldığı yorgun, uykulu ama halinden memnun cevaba gülerken yüzünü karısının boynuna bastırıp, dokunduğu her yeri defalarca öptü. Sonra bu öpücükler omuzlarına, gerdanına, göğüslerine indi ve uzun süre orada oyalandı. Dudakları ve dişleri göğüslerinin ucunu emiyor, çekiştiriyor, bu sırada elleri ise poposu ile kalçalarını sıkıyordu. Asena dün gece hissettiği ürperti, zevk ve hafif kasılmaları yine hissetmeye başlarken gözlerini açıp önünde diz çökmüş, bedenini tutkulu öpücüklere boğan kocasına baktı ve başının iki yanını kavradı.
"Fırat..."
"Şşş... Kapa gözlerini." Duyduğu sözlerle kaşları çatışırken
"Hani gözlerimi kapatmayacaktım?" Demişti ancak Fırat'ın cevabı değişmemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/213502295-288-k1712.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA KURŞUNU -Asena&Fırat- (TAMAMLANDI)
General FictionLütfen Dikkat! Hikayeyi anlayabilmek adına Efsane, Esmerim Lâl ve Esmerim Abre kitaplarını okumanızı öneririm. Kitapları internette ya da kitapçılardan temin edebilirsiniz. Derseniz ki kitabımız yok. Olsun yine de hadi gelin okuyalım :) Binbaşı Fır...