Fırat hissettiği acıyla sarsıldığı sırada başındaki terörist grup ona bakıp kalmıştı.
"Geri çekiliyoruz!" Diye bağıran Melek'in bile gözlerinde şaşkınlık vardı ama en belirgin duygu o değildi. Sevdiği adamı vuran bir kadının kendisine neler yapacağını az çok tahmin edebiliyordu.
Yüzü bembeyaz olmuş halde geri geri kaçıp,
"Hadi!" Diye bağırırken oradan hızla uzaklaşmaya başladılar. Bu sırada mevzisinden çıkan Cihangir ise hiçbir ihtimali düşünmeden Fırat'ın yanına koşup, öne doğru eğimlenen ve yıkılmak üzere olan bedenini sıkıca tutmuştu.
"Fırat... Abi... Kendine gel! Aç gözünü hadi." Onu yavaşça koluna yatırırken, bembeyaz kamuflajının usul usul kana bulandığını görerek iyice telaşlandı.
"Gündüz abi!" Gündüz, elindeki ilk yardım malzemeleriyle onlara doğru koşup, hızla Fırat'a müdahale etmeye başladı. Elini şahdamarının üstüne bastırdı ve kendi kalp atışıyla uğuldayan kulaklarına sövdü. Parmaklarını iyice damara bastırıp, kulağını Fırat'ın dudaklarına yaklaştırdı ve bir süre öylece bekledi... Bekledi ve sonunda
"Nabız yok!" Diye fısıldadı.
Az evvel yaralanan Yavuz ve Yahya dahil herkes onun başındaydı ama Asena hala ona ateş ettiği yerde öylece duruyordu. Yavaşça doğrulup silahını aldıktan sonra tepeden inmeye başladı. Bu sırada Gündüz abinin, Fırat'ın başında bir şeyler yaptığını görüyor ancak hiçbirini algılayamıyordu.
"Gökhan! Acil helikopter iste. Hemen!" Diye bağıran Cihangir'in sesi dağların arasında yankılanırken Asena adım adım ona yaklaşıp öylece durdu. Hepsi koşuşturuyor, ağlıyor, bağırıyordu ama onun kılı bile kıpırdamıyordu. Dakikalar geçti ve Gündüz tekrar parmaklarını Fırat'ın boynundaki damara bastırdı.
Asena nefes almadan, konuşmadan sadece onun karların arasındaki bedenine bakıyor ve duruyordu.
"Başımız sağ olsun. Binbaşı... Fırat Kurt..." Gözlerinden yaşlar akarken duraksayan Gündüz, başını Asena'ya çevirip baktı.
"Şehit oldu!"
Ümidim tükendi bitiyor
Ardına bakmadan gidiyor
Söylemeye dilim varmıyor
Söylediler yandım kül oldum...
Cihangir duyduğu iki kelimeyle silkip ayaklanırken
"Saçmalama Gündüz Abi... Şehit olmadı. Fırat yaşıyor!" Diye bağırıyor olduğu yerde debeleniyordu ki Bayazıt, kalıplı vücudunun avantajını kullanarak onu yakaladı.
"Komutanım! Komutanım kendine gel! Komutanım sakin ol, kendine gel!" Bağırdıktan sonra sustu ve fısıltıyla
"Asena!" Dediği anda Cihangir dondu. Asena'nın varlığını nasıl unutmuştu, kendisine emanet edileni nasıl unuturdu! Yavaşça ona döndü ve ifadesiz, bembeyaz olmuş yüzüyle karşılaştı. Birkaç adım atıp önüne geldiğinde sadece
"Abim..." diyebilmişti. Bu kız onun çocukluğuydu. Bu ailelerine gelmiş en güzel hediye, en güzel emanetti. Bu kız sevdiği kadının, kardeşim dediği dostunun kardeşiydi. En küçük erkek kardeşinin, anaokulundan üniversiteye kadar sınıf arkadaşıydı. Birlikte büyüdüğü, oyunlar oynadığı, kavgalar ettiği ama asla ağladığını görmediği, dimdik duran Asena'ydı.
Şimdi ise omuzları düşmüş, yeşil gözleri kararmış, yüzünün rengi uçmuş ve dili lal olmuştu. Yavaşça omzuna dokunurken
"Asena!" Diye fısıldadığı anda gözleri buluştu ama o gözler Asena'ya ait değil gibiydi. Birkaç saat önce ışıl ışıl bakan hareler zindan gibi kararmış, gözünün beyazı kızarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA KURŞUNU -Asena&Fırat- (TAMAMLANDI)
Genel KurguLütfen Dikkat! Hikayeyi anlayabilmek adına Efsane, Esmerim Lâl ve Esmerim Abre kitaplarını okumanızı öneririm. Kitapları internette ya da kitapçılardan temin edebilirsiniz. Derseniz ki kitabımız yok. Olsun yine de hadi gelin okuyalım :) Binbaşı Fır...