"Tim, helikopter bin!" Emriyle hareket eden timinden gözlerini ayıran Fırat'ın yüzünde ilk kez endişe vardı. Nedeninin gittiği görevin zorluğu ya da ne kadar süreceği gibi şeyler olmadığını bilen Albay
"Çok kısa!" Diyerek yanlarından ayrıldığında Asena buruk bir tebessümle ona bakıp
"Git ama bize geri gel." Demişti. Yüzündeki kamuflaj boyaya aldırmadan ona sarılıp, öptüğü sırada karnına dokunan elini hissetmesiyle titreyen sesine inat
"Biz iyiyiz ve birbirimize iyi bakacağımızdan şüphen olmasın. Seni seviyorum Er Kurt. Seni seviyoruz baba Kurt." Dedi. Duyduğu sözleriyle gözlerini kapatan Fırat ise akmak isteyen yaşlara hakim olmak için alt dudağını var gücüyle ısırıyordu.
"Anneni sakın üzme ve ona iyi bak. Sizi önce Allah'a sonra Halil babaya, evdekilere ve birbirinize emanet ediyorum. Seni seviyorum en güzel hasretim. Seni seviyorum yavru kurt." Deyip alnına dudaklarını bastırdıktan sonra Halil Albay'a dönüp başını eğmişti.
"Sana emanetler Halil baba. İkiside sana emanet!" Halil Albay da buruk bir tebessümle ona bakarken
"Emanetine gözüm gibi bakarım Kurt! Aklın kalmasın. Sağsalim gidin ve gelin. Allah yardımcınız olsun." Dedikten sonra Asena'yı kolunun altına almıştı. Tam helikoptere binmek için hareket ederken Asena'nın
"Fırat!" Diye seslenmesiyle durdu ve ona döndü. Elinde tuttuğu küçücük fotoğrafı kendisine uzattığını görüp gülümsedikten sonra onu eline aldı ve istemsizce karısının karnına baktı.
"Dikkatli olun. Ne olur dikkatli olun!" Başını hafifçe sallayan Asena tebessüm ederek
"Bence dikkatli olması gereken sizsiniz çünkü ben yanınızda değilim." Dediğinde Albay bu cevaba kıs kıs gülmüştü. Fırat aynı onun gibi başını sallayıp helikoptere bindikten sonra havalandılar. Kapı kapanmadan hemen önce gördüğü son şey ise karısı ve daha belirginleşmesede evladının can bulduğu karnı olmuştu.
Timin gidişiyle içine sıkıntı çöken Asena, usulca Albay'a bakıp
"Dönecekler değil mi baba?" Diye sorduğunda Halil'in içi resmen yandı ama yüzü her şeye rağmen güldü.
"Döneceklet kızım. Sağsalim dönecekler ve o deli kurt baba olacak."
***
Sitenin bahçesinden içeri girip tek başına arabadan inen Asena'yı görmeleriyle hepsi ayaklanmıştı. Fırta ve Cihangir'in göreve gidip, neden Asena'nın burada olduğunu anlayamayan aile fertleri telaşla ona yaklaşırken Asena onlara buruk bir tebessümle baktı.
"İyi akşamlar." Alparslan çatık kaşlarının altından kızına bakıp, sıkıca sarılırken
"Babacım, biz sizi göreve gitti diye biliyorduk. Az önce Fırat ve Cihangir aradı, onlarla konuştuk. Sen niye buradasın?" Sorusuyla derin bir nefes alan Asena parmağındaki alyansı çevirip hepsine tek tek baktı ve gözleri en son annesinde takılı kaldı.
"Hamileyim!" Bir an sessizlik oluşup kimseden çıt çıkmazken aklı başına gelen Alparslan ona ve karnına şaşkın şaşkın bakıp
"Ne dedin?" Diye sordu.
"Doğru duydun babacım dede oluyorsun." Demesiyle herkes aynı anda yaygarayı basmış, Asena ise onlara tebessümle bakmıştı. İçi çok garipti çünkü bir gün bebeği olursa ve bunun haberini ailesine verirse kocasının daima yanı başında olacağını hayal etmişti. Hamile olduğunu söyledikten birkaç saat sonra tam anlamıyla bir savaşa göndermeyi değil, ya da ailesine tek başına gelip 'hamileyim' demeyi değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA KURŞUNU -Asena&Fırat- (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralLütfen Dikkat! Hikayeyi anlayabilmek adına Efsane, Esmerim Lâl ve Esmerim Abre kitaplarını okumanızı öneririm. Kitapları internette ya da kitapçılardan temin edebilirsiniz. Derseniz ki kitabımız yok. Olsun yine de hadi gelin okuyalım :) Binbaşı Fır...