Fırat son sözünü söyleyip yanlarından ayrılırken Alparslan'ın karmakarışık duygular barındırsa da hala öfke saçan gözleri kızına dönmüştü.
İki çift yeşil göz uzun uzun birbirine bakarken kimseden çıt çıkmıyor, herkes nefesini tutmuş olacakları izliyordu.
"Baba..." diyecek gibi olan Asena'yı tek bir el hareketiyle susturan Alparslan doğruca eve ilerleyip gözden kaybolmuştu. Şimdi sırada dakikalardır sessizliğini koruyan abisi Sadullah Ayaz vardı. Biraz şaşkın, kırgın, oldukça sinirli bakışlarıyla Asena'yı süzerken çalan telefonunu cebinden çıkarttı ve aramayı ekrana bile bakmadan cevapladı.
"Ne var?" Sinirinden titreyen sesi sessizliğin içinde dağılıp gitmişti. Bir süre sessiz ama gittikçe daha da sinirlenerek telefonun diğer ucundaki kişiyi dinleyip
"Asena ile konuşmadan önce seninle konuşayım öyle mi?" Demesiyle herkes telefonun diğer ucunda kimin olduğunu anlamıştı.
"Buraya tek parça dön Fırat Kurt! Tek parça dön ki senin parçalarına ayırmanın keyfini süreyim!" Ayaz telefonu kapattığı gibi tek kelime etmeden arkasını döndü ve bahçenin içerisinde ilerledi. Asena ise dakikalardır sıktığı dişlerinin ağrısıyla kendine gelip evine ilerlerken Cihangir'in
"Bir saat sonra çıkıyoruz." Dediğini duydu. Eve girip doğruca odasına girdikten sonra yaşadığı stresin ağırlığıyla yatağının üstüne çöküp kaldı.
Aradan geçen birkaç dakika boyunca babasıyla nasıl konuşacağını düşünüyordu ki odasının kapısı çalındı ve içeriye annesi girdi. Her zaman ki gibi sakin, anlayışlı ve güler yüzlü hali anında Asena'yı rahatlatmaya yetmişti.
"Annecim!"
"Güzel kızım..." diye mırıldanan Bergüzar, onun yanına oturup, kollarını açtı ve kızını göğsüne yatırdı. Usul usul saçlarını okşayıp öperken yüzünde beliren gülümsemeden Asena'nın haberi bile yoktu.
''Kesin benimle uzun süre konuşmayacak değil mi?" Sesi titreyerek, gözleri dolu dolu sorduğu bu soruyla yüzündeki gülümseme kaybolan Bergüzar derin bir nefes aldı ve kızını göğsünden kaldırıp gözlerinin içine baktı.
"İtiraf etmeliyim ki baban, ben, abin, Yadigar ya da ailemizdeki herhangi bir kişi senden böylesine hızlı bir çıkış beklemiyorduk. Bizi gerçekten şaşırttın. Tabi sen bunu her zaman yapıyorsun, aslında alışmış olmamız gerekirdi ama..." deyip güzel bir kahkaha attı.
"Anne...! Babamla abim bana kırıldı, sen ise resmen alay ediyorsun. Hiçbirinizin ortası yok. Asıl garip olan sizlersiniz, kabul edin." İkisi de bu sözlere gülüp, birbirlerine sımsıkı sarıldılar.
"Güzel kızım, babanı da anlamaya çalış. Bir anda evleneceğini öğrendi. Mesela bundan önce öğrenmesi gereken iki aşama vardı. Birincisi erkek arkadaşın olduğu, ikincisi ise onunla ciddi düşündüğün. Siz bu ikisini atlayıp, adamın karşısına 'biz evlenmeye karar verdik' diye çıkınca onunda tırnakları çıkıverdi." Asena durup düşündüğünde annesinin söylediklerine ve babasının tepkisine az çok hak vermişti.
"Tırnaklarından ziyade yumrukları çıktı desek daha doğru olur." Bergüzar bu sözlere gülümseyip
"Kıyamam çocuğun yakışıklı bir sıfatı vardı ama..." dediği an Asena kendini tutamayıp kahkaha atmıştı.
"Bergüzar Yalın, sen çok fenasın!" Bergüzar gülmeye devam ederken omuzlarını hafifçe silkip
"Durdun durdun turnayı on ikiden vurdun üsteğmen Yalın. Daha ne diyebilirim ki." Derken Asena'nın parmağındaki alyansı ilk kez fark ederek dikkatle yıllanmış yüzüğe baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA KURŞUNU -Asena&Fırat- (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralLütfen Dikkat! Hikayeyi anlayabilmek adına Efsane, Esmerim Lâl ve Esmerim Abre kitaplarını okumanızı öneririm. Kitapları internette ya da kitapçılardan temin edebilirsiniz. Derseniz ki kitabımız yok. Olsun yine de hadi gelin okuyalım :) Binbaşı Fır...