14.Bölüm

17.3K 1K 86
                                    

Geceler Yârim Oldu

Ağlamak Karim Oldu

Her Dertten Yıkılmazdım

Sebebim Zalim Oldu

Karadeniz'in üstüne bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu. Sanki güneş oraları terketmiş, masmavi gökyüzü mavi gözlü adamın ardından küsüp gitmişti.

Günlerdir olduğu gibi yine balkondaki sandalyesinde oturan Asena, sessizce toprakla buluşan damlaları izlerken gözleri tek bir yere sabitlenmiş gibiydi.

Yine böyle yağan bir yağmurun altında evlenme teklifi aldığı yere bakarken gülümsedi ve

"Sen yağmuru çok seversin!" Diye fısıldadı. Başını hafifçe salonun duvarında asılı olan saate çevirdikten sonra ayağa kalktı, üstüne ceket alıp evden çıktı.

Zifiri karanlığa, sağanak yağışa rağmen yarım saat boyunca yürüyüp, soluğu sevdiği adamın başucunda aldığında gülümsemişti.

"Saat dokuz oldu Fırat Kurt..." derken mezarının yanına oturup bağdaş kurdu ve balçığa dönmüş toprağını sevmeye başladı.

"Şimdi sen burada olsaydın, sonsuza dek evet demiş, deftere imzalarımızı atmış hatta ilk dansımızı bile yapmıştık." Toprağı seven eli aniden durdu, kaşları çatıldı. Bir anda

"Sahi bizim ilk dans şarkımız ne olacaktı? Bak görüyor musun bunu bile konuşmamışız. Zaten sen tüm işleri benim üstüme yıkıp gittin. Birde 'yuvayı dişi kurt yapar' deseydin de tam olsaydık." Deyip kendi kendine güldü, güldü ve yine aniden durdu.

"Sensizlik çok zor olacak, yüreğimdeki yerin hep sızlayacak ama ben dimdik duracağım. Ağlamadım... Ağlamayacağım... Belki sen söyleyemezsin ama ben söyleyeyim." Susup derin bir nefes aldı

"Evet Fırat Kurt, evet... Sensizde olsa seninle geçecek bir ömre evet." Diye fısıldadı ve kınalı avucuna aldığı toprağını öptü.

"Seni, çok sevdiğin memleketinin toprağına, o toprağı yıkayan yağmurlara emanet ediyor, gölgesinden huzurla uyuyacağın bayrağını ise sana yarenlik etmesi için başucuna bırakıyorum." Deyip üstünün başının çamur olmasına aldırmadan ayağa kalktı, mezarın başına dikilen direğin iplerinden bayrağı geçirdi ve onu gururla göndere çekti.

Rüzgarla nazlı nazlı dans eden ay yıldızlı al bayrağa selam durup 'Vatan sağ olsun.' Derken boğazı aslında düğüm düğüm olmuş, göz bebeklerine yaşlar oturmuştu ama verdiği sözü tutmaya yeminliydi.

***

Bahçedeki çardakta sessizce oturan Ali'ye doğru ilerleyen Alparslan, elindeki ceketi onun omuzlarına bırakıp yanına oturduktan sonra uzun süre ikisi de konuşmamıştı. Bu sırada evden çıkan Gonca ile Bergüzar da kocalarının yanına oturduklarında sessizlik biraz daha devam etti.

"Biz bu gece düğün yapacak, çocuklarımızı evlendirecektik! Biz onları gelinlikle, damatlıkla göreceğiz derken..." Bergüzar'ın sözleriyle Gonca sessiz sessiz ağlamaya başlarken, Alparslan ve Ali dişlerini var güçleriyle sıkıyorlardı.

"Kader işte... Bizimki de böyleymiş..." günler sonra duydukları sesle irkilip ayaklanırlarken Asena'nın çamur içinde kalmış kıyafetlerine ve ellerine baktılar.

"Babacım..." Alparslan ona doğru birkaç adım attığında Asena'nın yüzünde silik bir tebessüm belirdi.

"Bana da yeriniz var mı?" Gonca ardı ardına içini çekip, gözyaşlarına boğulmamak için kendisiyle savaşırken Ali onu kolunun altına alıp saçlarını öpmüş, bu sırada da en güzel emaneti olan kıza gururla bakmıştı.

SEVDA KURŞUNU -Asena&Fırat- (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin