Zeynep okuldan çıkınca eve uğrayıp benim için bir kaç parça temiz kıyafet almıştı. Yanıma geldi ve bir yüzünü komple rozetlerle süslediği çantasını açıp bana getirdiği kıyafetleri çıkardı. Diğer eliyle torbayı uzatıp '' üzerindekileri de bunun içine koy eve götüreyim giderken '' dedi. '' Tamam '' dedim başımı sallayarak ve kıyafetlerimi değiştirmek için boş bir odaya girdim. Zeynep'e de kapıda beklemesini söyledim. Çağlanın kanının bulaştığı kıyafetlerimi üzerimden çıkardım. Temiz kıyafetlerimi giyindim.
Yerde duran kanlı kıyafetlere bakarken ağlamaya başladım. Sonrasında bir baygınlık geçirmişim. Seslenmelerine karşılık vermediğim için Zeynep merak etmiş ve içeri girmiş. Kapıyı açtığında beni yerde baygın bir şekilde bulmuş.
Gözlerimi açtığımda annem başımdaydı. Tansiyonum düşmüş o yüzden bayılmışım. Serum da bağlamışlardı. Anneme '' Çağla uyandı mı? '' diye sordum. Durumunda hala bi değişiklik olmadığını söyledi. Ben ne kadar yataktan kalkmak istesem de annem buna izin vermedi. Serumum bitmek üzereydi. Anneme serumu çıkarması için hemşireyi çağırmasını söyledim. Annem odadan çıkar çıkmaz serumu elime alıp odadan kaçtım. Yoğun bakımın önüne gittim ve oradaki hemşirelere Çağlanın son durumunu sordum. Aldığım cevap 2 gündür duyduklarımdan farklı değildi.Bir kaç dakika içinde Oğuz yanımda beliriverdi. '' Odadan kaçmışsın, çocuk musun sen Deren? Annen seni arıyor '' dedi. Çocuk değildim elbette. Ama bütün çocukluğumdu orda yatan. Yalnız bırakamazdım. Bunları duymak Oğuz'un pek hoşuna gitmedi. '' Biraz kendini düşün Deren. Bak sende iyi değilsin, bayılmışsın. Burada beklemenin Çağlaya hiç bir faydası yok '' dedi. Kızgınlığını gözlerinden daha net anlayabiliyordum ama buna bi anlam veremiyordum. O an Oğuz'un bu tavrının çok üstünde durmasam da beni düşündürmeye başlamıştı.
Kolumdaki serumu çıkarttırıp odama doğru ilerlerken annemin koridorda Oya Hanımla konuştuğunu gördüm. Ama ben yanlarına gidince sustular. O an ne konuştuklarını sormadım. Her ne kadar istemesem de Oya Hanım çok ısrar ettiği için birlikte kafeteryaya çay içmeye indik. Çayıma şeker attığımı görünce şaşırsa da dillendirmedi. Çağlaya olanlarla ilgili kısa bir sohbet ettikten sonra Oya Hanım hastaneden ayrıldı.
Sohbetimiz esnasında annemle konuştukları şeylerden bana bahsetmediğine emindim. Ama sorma gereği duymadım. Belki gerçekten umursamadığım belki de yeri gelince annemin anlatacağını düşündüğüm için. Açıkçası aklımı ve düşüncelerimi meşgul eden tek şey Çaylaydı. Son 24 saati sorunsuz atlatıp atlamayacağı beynimi esir alan tek ve en önemli düşünceydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI BALON DEMETİ
Teen FictionTüm hakları saklıdır... Yeni bölümler her cumartesi yüklenecektir... Okurken pasajlara ufakta olsa bir yorum bırakın ve düşüncelerinizi benimle paylaşın lütfen... Arkadaş seçilmiş kardeştir insana. Eğer sizin de varsa seçilmiş kardeşiniz ve nereden...