Bölüm 2

494 16 0
                                    

Multide Blair :)

Güneş etrafı daha yeni yeni aydınlatıyordu. Henüz sabahın 7'siydi. Normalde okula gitmek için saat 8-9 civarı uyanırdım. Ama bugün bir çılgınlık yapıp erken kalkayım dedim.

Bugün kendimi biraz tuhaf hissediyorum. Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmek için odamızın minik, sevimli banyosuna gittim. Aynaya baktığım zaman kendimi tanıyamadım. Yüzümün rengi atmıştı. Gözlerimin altında hafif morluklar oluşmuş, burnum kızarmıştı. Dudaklarım çatlamıştı. Milletimize hayırlı uğurlu olsun. Nezle olmuştum. Bundan nefret ediyorum. Elimi yüzümü yıkadım ve saçlarımı tarayıp at kuyruğu yaptım. Banyodaki aynanın arkasında bulunan dolabı açtım. Dolaptan ne zaman nezle olsam aldığım ilacımı aldım. Tadı çok şekerli olan bir şuruptu bu. Bir kaşık içtim. Bunu güne iki defa alırsam yaklaşık üç günde iyileşirim. Umarım. İlacı ve kaşığı yerine koydum ve dolabı kapattım. Yatağımın yanına gidip giyindim. Hava biraz soğuktu. O yüzden üstüme asimetrik bir kazak ve pantolon giydim. Bugün güç kontrol ve teknoloji eğitimi dersleri var. Ama daha çok güç kontrole yoğunlaşacağız. Bu hasta halimle ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yok.

Kızlar yavaş yavaş uyanmaya başladı. Alison her zamanki gibi uyumaya devam ediyordu. Kendi kaşındı. Onu bir anda gıdıklamaya başladım. Benden kurtulayım derken kendini aşağı attı. İyi ki ranzanın alt katındaydı.

1 saat içinde herkesin güç kontrol dersinde olması gerekiyor. Bu dersi herkes birebir işliyor. Herkesin kendine özel bir eğitmeni var. Örneğin bir akıl okuyucu başka bir akıl okuyucuyla çalışma yapıyor. Odadan kızlarla beraber çıktık. Ama büyük koridorda herkes kendi dersliğine geçti. Kızlara "Bana şans dileyin." dedim (Çünkü genelde benim güç kontrol derslerim pek iyi geçmez.). Dersliğime girip Meghan'ı beklemeye başladım. Eğitmenim Meghan kısa kahverengi saçları, hafif uzun boyu, açık tenli ve açık kahverengi gözleri olan iyi bir kadındı. Yaklaşık 20 yaşındaydı. Birkaç dakika sonra içeri girdi. Yüzünde zoraki bir gülümseme vardı.(Büyük ihtimalle benim vasat bir öğrenci olduğumu düşünüyor.) Bizim dersliğimizde sadece ben vardım. Bu okulun tek telekinezi ustaları olan Meghan ve ben hep beraber çalışırız.

Dersliğimiz kutu gibi bir oda. Ama geniş ve tavanı yüksek. Etrafta birsürü malzeme vardı. Kutular içinde düzenli duran birsürü eşya ve direkler vardı. Bir tane de tahta vardı. Tahtanın önünde bir öğretmen masası ve sandalye vardı. Bazen Meghan bana tahtada beynimiz ve odaklanma hakkında bazı şeyler anlatır. Ama bugün yanında birkaç tane kitap ve kibrit vardı. "Günaydın Rachel."dedi. "Günaydın Meghan." dedim. Ona ismiyle hitap etmeme izin veriyordu. "Şu üstteki kutuyu buraya getirir misin? İçinden alacaklarım var da." dedi. "Tamam." dedim. Kutulara yöneldim. Tam on iki tane kutu üst üste duruyordu. En üsttekine odaklanıp onu yavaş yavaş aşağı indirmeye başladım. Kutu havada hafifçe süzülüyordu. Tam Meghan'ın yanına kutuyu indireceğim sırada hapşırdım. Hay aksi be. Kutu bir anda Meghan'ın kafasına çarptı. O da bir anda sersemleyip duvara tosladı. Olanları şaşkınlıkla izledim. Sonra hemen Meghan'ın yanına koşup "Meghan ben ben çok özür dilerim. İsteyerek olmadı. Bugün hastayım ve hapşırınca gücüm kontrolden çıktı." dedim. Meghan bir yandan eliyle alnını tutarken "Tamam Rachel sakin ol ve kalkmama yardım et." dedi. "Ayy evet evet haklısın pardon." dedim ve kolundan tutup Meghan'ın kalkmasına yardım ettim. Beraber okulun revirine gidip Meghan'ın başı için ağrı kesici ve buz aldık. Meghan bugün için beni bıraktı. İyileşmeden önce derse gelmememi söyledi. E kadın haklı tabi. Meghan'ı revirde bırakıp odamıza gittim. Her dakika hapşırıyordum. Ve ben ne zaman hapşırsam odada bişeyler hareket ediyordu. Biraz ateşim vardı ve başım ağrıyordu. Yatağa uzandım. Aldığım ilacın ateşimin çıkmasını engellemesi gerekirdi. Acaba neden hala başım ağrıyor diye düşünürken dışarıdan sesler duydum. Bizim kızların sesleri. Yanlarında da Dylan. Hepsi birkaç saniye sonra odaya geldiler. Barbara hemen merakla "Ne oldu sana?" dedi. Ben de sabah ilaç almamdan öğretmenimi yaralamama kadar bilmedikleri herşeyi anlattım. Onlar da geçmiş olsun diyip eğitimlerini anlattılar. Dylan daha uzun mesafelere daha kısa sürede ışınlanmaya çalışıyormuş. Açık kahve bazı yerleri sarı olan uzun saçlarını yana savurdu. Işınlanabildiği için hep dışarı çıkabiliyordu. Biz de hep gıcık oluyorduk. Alison kendi isteğine bağlı olarak geleceği görmeye çalışıyor. Barbara 100'lü hafıza kartlarıyla hafızasını geliştirmeye çalışıyor. Ashley de zihnini güçlendirip mutantları da hipnozu altına almaya çalışıyor. Stephanie çok çok daha kalın duvarlardan geçmeye başladı. Blair de mutantların zihnini okuyabilmek için zihin çalışmaları yapıyormuş. Yani benim dışımda herkesi. Günü iyi geçmiş. Şimdi öğle yemeği vaktiydi. Ben hala başım ağrıdığı için ve hapşırmam durumunda yemekhanede bir yemek savaşı başlatma ihtimalim olduğu için yemeğe inmedim. Bizim kızlar ve Dylan yemekhaneye gittiler. Ben de yatağa girip biraz dinleneyim dedim. Alison sabahın intikamı olarak beni gıdıklayarak uyandırana kadar da uyudum. Bana yemekhaneden çorba ve salata getirmişlerdi. Diğer yemekleri yemeyeceğimi biliyorlardı. Getirdiklerini yedim. Hala ateşim vardı ve burnum tıkalıydı. Ben teknoloji eğitimi dersini de asmaya karar verdim. Çünkü oradaki eşyaları birisinin kafasına çarptırma olasılığım yüksek. Ayrıca böyle bir olayda buz ve ağrı kesici yetmez. Bu derste de uyuyayım dedim. Nasıl olduysa uykuya dalmayı başardım. Barbara beni uyandırdığında saat gece 8 olmuştu. Pijamalarımı giyip tekrar yatağa girdim. Kızlarla biraz sohbet ettik. Sonra tam yatacağımız sırada odamızın kapısı tıklatıldı. İçeri giren kişi okulun doktoru Mrs.Green idi. "Kızlar bu odayı karantinaya alıyoruz." dedi.

Second Life "İkinci Hayat" (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin