Multide Rachel :)
Daniel ile Nick'in Blair'i aramaya gitmelerinin üzerinden tam iki saat geçmişti. Güneş henüz batmak üzeydi. Parlak ışığıyla her zamankinden daha sıcak tutuyordu küçük gezenimizi. Second Life'da mevsim kavramı pek belirgin değildir. Dün akşam kar bile yağabilirdi sanki ama şimdi üzerimdeki çimen ve çamur lekesiyle beraber aynı zamanda da yıpranmış olan tişörtü çıkarmak zorundaydım.
İki saat boyunca neler olduğunu gözden geçirdim; Nick'in sahte endişesi mükemmel bir oyunculukla sahnelendiğinden kimse şüphe duymadı. Gözlerimle görmeseydim acaba ben de inanır mıydım diye düşündüm bir an. Bütün bunların halisülasyon olmasını ve sadece son yaşadıklarım yüzünden paranoyaklaştığımı düşünmek istiyordum fakat mümkün değildi. Her şey fazlasıyla gerçekti. Daniel mutantların lideri ve aynı zamanda içimizdeki yaşlıca büyük olanımız olduğundan sorumluluğu üzerine aldı. Bu işi bu kadar ciddiye aldığını telaşı gözle görülür bir biçimde olana kadar bilmiyordum.
Emma Daniel'ın yanına ilişti ve fırsattan istifade ederek yüzünü kendi elleri arasına aldı. Aralarındaki öpüşmek için gerekli olan ve aşılması gereken o uzun mesafeyi aşarak fısıltı biçiminde "Sakin olmalısın." dedi. Öncesinde Emma'yı ve onun düşüncelerini ne kadar çok önemsediğini düşündüm ve canım yandı fakat daha sonra göz ucuyla bana baktı. Saniyeler süren bu kısa bakışta hüzün vardı. Ardından tekrar Emma'ya döndü ve ani bir hareketle ellerinin arasından kurtuldu. Yüzü, donuk bir ifadeye büründü ve sessizliğin ortasında bağırdı:
-Hepsi benim suçum!
Daniel ateş püskürmüştü. Onu ilk defa böyle görüyordum. Açıkçası korktuğumu hissetmiştim.
Daniel toplanan kalabalığa arkasını döndü ve birkaç adım atarak uzaklaştı. Düşünüyordu. Blair için, benim arkadaşım için, onu kurtarmak için...Geçmek bilmeyen dakikalar sonunda Daniel konuşmadan, hala ilk olduğu yerde duran ve bıyık altından sırıtan Nick'in yanına gitti ve "Hazırlan. Gidiyoruz." Dedi. Nick memnuniyetle onayladı. Aklından neler geçirdiğini tahmin etmek zordu. Daniel çadırına döndü ve çıktığında sırtında büyükçe bir çanta vardı. Çantayı kendine bağlıyordu. İçinde ne olduğunu merak etttim. Sorma cesaretine sahip olduğum gün ise bugün değildi! Aslında yol için hazırlanan Daniel'ın yanına sakin adımlarla yaklaşan Emma'nın ne söyleyeceğini duymayı çok istiyordum. Emma kesinlikle benim gibi değildi. İlk zamanlar çok ortak yönümüzün olabileceğini düşündüğüm kız şimdi gözüme bir yabancıdan farklı görünmüyordu. O tamamen farklıydı. Çaktırmadan yanlarına yanaşmaya çalıştım. Emma bir şeyler anlatmaya çalışır gibiydi.
-Umarım Blair'i bulursunuz, dedi.
Son cümlesine yetişebilmiştim. Emma'nın sesine yansıyan bir hayal kırıklığı vardı. Açıkça kırılmıştı. Kırgındı ama kızgın değildi. Geldiği yoldan dönmek üzere geriye doğru bir hamle yaptı fakat Daniel son anda bileğinden yakaladı.
-Emma sana haksızlık ettim. Sen benim için değerlisin ve kaybetmek istediğim son insansın. Üzgünüm.
Daniel Emma'yı öpmek üzere yavaşça eğildi ve dudağına küçük ve hisli bir öpücük kondurdu. Gözlerimin önünde! Daha fazla şahit olamayacağımı anladım ve oradan uzaklaşmak adına kızların yanına doğru yürümeye başladım. Stephanie ve Alison aralarında fısıldaşıyorlardı. Görüş alanlarına girdiğimde aniden sustular ve yapmacık bir şekile gülmeye başladılar. Alakasız bir konudan konuşuyorlardı şimdi.
-Daniel'ın öpücüğünü gördüğünüzü biliyorum. Ben de gördüm. O yüzden saklayacak bir şey yok kızlar. Ne var biliyor musunuz? Umurumda bile değil, dedim umursamazmış gibi görünmeye çalışarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Second Life "İkinci Hayat" (Düzenleniyor)
Science Fiction2514'de Dünya dışında Second Life adındaki gezegende geçen bir hikaye... (Hikaye ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye "Tanıtım" bölümünden ulaşabilirsiniz.) Not:Hikayenin tamamı @sudezeyrek ve @starkhanesi ile yazılmıştır.