Multide Soline :)
Nick kafamı ağaca bastırarak tekrar tekrar "Anladın mı?" diye sordu. Korkumu yenip başımı evet anlamında salladım. "İyi." dedi Nick kararlı ve sert bir şekilde. Sonra beni bırakıp bir anda gölgelerin arasına karıştı.
Bir yandan yaşadığım şoku atlatmaya çalışıyor bir yandan da kampın yolunu bulmaya çalışıyordum. Sonunda yolu buldum. Kampa gittiğimde çoğu kişi çadırlarına çekilmişti. Alevin etrafında yeni gelen gruptan iki kız, Daniel, Adam, Blair, Ashley ve Emma oturuyordu.
Beni görünce Blair ayağa kalkıp yanıma geldi. "Nerede kaldın Rachel? Ayrıca senin sırtına ne oldu?" dedi endişeyle. Ağacın battığı yere elimi sürdüğümde elim kan oldu. Blair sorana kadar orada bir kesik olduğunu bile unutmuştum. Acımaya başlamıştı. "Sadece yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Sahile gittim. Ama geri dönerken karanlıkta yolumu şaşırdım. Yere düşünce de belim kesildi." dedim. İnanmış gibi duruyordu. "Tamam hadi üstünü değiştir de yarana bakalım." dedi. "Hayır, gerek yok ben kendim hallederim." dedim. Önce endişeyle baktı ama benim inadımı bildiginden olacak ki "Peki, sen bilirsin." dedi Blair ve ateşin yanına geri oturdu. Ben de çadıra gidip arkası yırtılmış ve kana bulanmış olan üzerimi değiştim. Sırtımdaki kesikleri yıkayıp ilkyardım çantasından aldığım bandajla sardım. Sonra da yatağa girip stresli ve iğrenç bir uyku çektim.Tabi buna uyku denilirse, yaşananlar gözümde sürekli geriye sarılan bir film gibi canlanıyordu.
Nick canımı acıtmıştı,tamam ama beni asıl endişelendiren bu değildi.Tehdit etmişti ve dediğini yapmazsam neler olacağını anlatmıştı. Korkuyordum. Neler olduğunu anlayamıyordum ve Nick'in ne planladığı hakkında da en ufak bir fikrim bile yoktu. Bu ise beni daha da çok korkutuyordu...
Ertesi iki gün sakindi. (Benim Nick'ten sürekli kaçmam ve ortalıkta gözükmemeye çalışmam dışında.) Sabah yola çıkıyorduk ve güneş batana kadar panzehir arama çalışmalarına devam ediyorduk. Çalışmaya son verdiğimizde Emma ise düzenli olarak Enstitü'ye rapor veriyordu. 105. Grupla ayrılma kararını üçüncü gün aldık. Grup liderlerimiz Emma ve Daniel, Steven ile o gece uzun uzun konuştular. Sonunda farklı yönlere ilerlersek panzehire daha çabuk ulaşacağımızı düşünerek bizim grup kuzeye, 105 ise güneye yöneldi. Dün ise panzehire çok yakın olduğumuza dair elimizde somut bir kanıt vardı. Yarının yolculuğun son günü olduğunu hepimiz biliyorduk. Bundan sonra hayatımızın nasıl olacağını tahmin etmek zordu. Bu yolculuk bize neler kazandırmıştı? Ashley Adam'ı ne kadar çok sevdiğini ve dönünce onunla birlikte olmak istediğini anlatmıştı o gece. O itiraf edemiyordu fakat aşık olduğunu anlamak zor değildi. Benim içinse bu duygu sadece bir isimden ibaretti. Yani, şimdilik...
Sabah çok erken kalktım.Zaten doğru düzgün uyuyamamıştım.Kabus gördüm sürekli.
Çadırdan Blair da uyanana kadar çıkamadım.Nick'le karşılaşmaktan korkuyordum sanırım.Blair da uyanınca beraber sabaha kadar sönmüş olan ateşin yanına gittik.Tam tahmin ettiğim gibi herkes oradaydı.Ve buna Nick de dahildi...
Daniel ve Emma'nın ortaya koyduğu yiyeceklerimizden tükettik.
Ben henüz bir meyveyi gevelemekle meşgulken herkesin görebileceği şekilde ortaya gelerek Daniel:
-Yiyeceklerimiz henüz bitmedi ama azaldı.Ben ve Emma bir karar aldık.Tedbirli davranmak adına bugünden başlayıp ava çıkacağız.Yiyecek bulursak hem yeriz hem de istifleriz.Yiyeceğin sonuna kadar kullanıp sonrasında sıkıntıya düşmektense şimdiden av düzenini oturtalım.Bugün iki kişi ava çıkmalı, dedi.
Emma atılıp:
-Blair olabilir.Ona silahları nasıl kullanacağını dün anlattım.Ve çok çabuk kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Second Life "İkinci Hayat" (Düzenleniyor)
Ciencia Ficción2514'de Dünya dışında Second Life adındaki gezegende geçen bir hikaye... (Hikaye ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye "Tanıtım" bölümünden ulaşabilirsiniz.) Not:Hikayenin tamamı @sudezeyrek ve @starkhanesi ile yazılmıştır.