Multide Rachel,Blair ve Ashley :)
Uzun mesafeler yürüyor,kısa aralar veriyorduk. Geceleri de kelimenin tam anlamıyla sefil bir şekilde uyuyorduk.Blair'ın keşfettiği mutant sığınma yerlerinden bize en yakın olanına doğru yoldaydık.
Olanları hala hazmedebildiğim söylenemezdi.Arkadaşlarım o canilerin elindeydi.Kimbilir neler çekiyorlardı?
Şuan yanımda olanlar arasından da en aklı başında kişinin ben olduğuma da eminim.
Daniel Emma'yı öldürmüştü.Her ne kadar belli etmese iyi olmadığı her halinden belli oluyordu.
Ben birini öldürsem neler hissederdim?Ki Daniel için Emma sıradan biri değildi.
Daniel kendini bizi sığınma kampına götürmeye adayarak avunuyordu.
Ashley neredeyse hiç konuşmuyordu.Aslında kimse fazla birbiriyle iletişime geçmiyordu ama Ashley'nin durumu farklıydı.
Blair dalgındı.Onunla konuşacak vaktimiz olmuyordu zaten.Çünkü ne zaman denesem Daniel araya girip beni azarlıyordu."Bir an önce oraya varmamız gerekiyor,sen hala anlamasan da" diyordu.
Halbuki konuşup destek olmak isterdim.Nick onu o mağaraya götürürken hiçbir şey yapmadığım için,Daniel benim yüzünden Emma'yı öldürdüğü için,Ashley Adam'la tartıştıktan sonra bir kez olsun yanına gidip "İyi misin,ne oldu" demediğim için, suçluluk hissediyorum ve kendime kızgınım.
************************************************************
İnanılmaz bir baş ağrısıyla uyanıyorum.Bir süre gözlerimi kırpıştırarak nerede olduğumu algılamaya çalışıyorum.Anlayınca derin bir iç çekiyorum,buraya geleli bugünle beraber bir hafta olmasına rağmen hala alışamadım.Sığınma kampının rahatsız yatağında doğrulup yan yatıyorum.Pencerenin büyük çıkıntısında oturan Ashley ve Blair'ı farkediyorum.Onlar beni farketmemiş görünüyor.Okulda veya hiç olmazsa Andrews'un bizi getirttiği tesiste olsaydım ne olacağını adım gibi biliyorum.Aşırı enerjik uyanıp sırasıyla odadaki herkesi bir şekilde uyandırırdım ama şimdi...
Oraları özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi.İyi yanından bakmaya çalışırsam burada her dakika kuyumu kazmaya çalışan insanlar yok.İnsan deyince,kim bilir anneme ne oldu?
Burada kaldığımız oda 10 kişilik ama şuan odada üçümüzden başka kimse yok.Yani Blair,Ashley ve ben.Kısık sesle konuşuyorlar ama değil dediklerini duyabilmek daha konuştuklarını bile yeni algılıyorum.
Ashley saçlarını özensizce bir atkuyruğu yapmış,Blair sırtını oturdukları çıkıntının arkasına yaslamış.İşte o an beni farkediyor ve gözlerini bana çeviriyor ve kendini gülümsemek için zorluyor.Ashley de Blair'ın kendisine bakmadığını farkedince onun bakışlarını takip ederek beni görüyor.Görüşüm netleşiyor ve ikisinin de kurumuş gözyaşlarını buradan farkedebiliyorum.
Her şey çok kısa bir sürede gerçekleşmişti.Hala olanlara inanamıyordum.Sanki hiç bir şey yaşamamıştık da gözlerimi açınca okuldaki ranzamda uyanacakmışım gibi hissediyordum.
Buraya,yani mutant sığınma merkezine,geldiğimizde buraya sığınmış mutantların hepsinin bizim durumumuzda olduğunu anlamıştık.Andrews'un kandırarak yolculuğa yolladığı ilk grup biz değildik.Buradaki bazı mutantlar bizim gibi arama ekiplerinden kaçmışlardı bazıları ise durumu erken kavrayıp sığınma merkezine gelmişti.Burası dışında mutant sığınma merkezleri de vardı ve bize her sığınma merkezinin ortada dönen oyunların farkına varan birkaç mutant tarafından yapıldığını söylemişlerdi.
Yatağımdan yavaşça doğruldum ve buruk bir gülümsemeyle Ashley ve Blair'a karşılık verdim.
"Yemek yediniz mi?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Second Life "İkinci Hayat" (Düzenleniyor)
Bilim Kurgu2514'de Dünya dışında Second Life adındaki gezegende geçen bir hikaye... (Hikaye ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye "Tanıtım" bölümünden ulaşabilirsiniz.) Not:Hikayenin tamamı @sudezeyrek ve @starkhanesi ile yazılmıştır.