Tanıdık sesi duyunca gülümseyerek arkamı döndüm. Mino ellerindeki kitaplarımla bana bakıyordu.
"Bir şey unutmadın mı Panda?"
"Bir şey unutmadın mı güzelim" sırıtarak konuşması hoşuma gidiyordu.
Çocukça sırıtıp kısa bir sürede sarılmıştım. Dalgın olduğumun farkındaydı. Kollarıyla beni boğmaya başladığında kıkırdadım.
"Minnie nefes alamıyorum." onun da gülüşünü duyduğumda geri çekildi. Biraz buruk olsa da gülüyorduk. İyi ki yanımdaydı. Tekrar sarıldığında gözüm esmer olana takılmıştı. Gözlerini evirip önüne dönmüştü bile. Kendi kenime boşverip odağımı Mino'ya kaydırdım.
"Dersin var mı bugün?"
"Son dersim birazdan başlayacak." dedim. Anlayışla kafasını salladı.
"Çıkışta seni alacağım. Bir yere gitmemiz lazım."
Kaşlarımı çattım. Sıcak kollarından ayrıldım. Ne olacağından emin değildim. Çevremden birinin de doğum günü değildi ki? Evde yatmak varken nereye gidecektik?
"Hey, sadece dışarı çıkacağız dedim. Kafanda cinayetimi kurgulamana gerek yok tatlım."
Çatılan kaşlarımı fark edip yüzümü buruşturdum. Dışarı çıkmak, bana göre değildi. Yavaş yavaş yürürken tam zamanı diyerek konuşmaya başladım.
"Nereye gideceğiz Min? Gitmesek olmaz mı? Ya da şey yapalım ben eve gideyim, sen de gideceğin yere gi-"
Beni durdurup omuzlarımdan tuttu. "Hey, sakin ol bir. Buna ihtiyacın var Jen. Hem Jisoo sen gelmezsen ikimizin başının etini yer. Çok değil 1-2 saat durup gideriz zaten."
Derince bir nefes aldım. Haklıydı, Jisoo'yu aksatmıştım ve ah, gelmezsem beni gerçektn gebertirdi.
Güneş ışınlarını yeryüzünden çekerken geride kalanları üşütüyordu. Ve Mino da haklıydı. Dışarı çıkmaya gerçekten ihtiyacım vardı.
"Tamam, geliyorum." Gülümserken mırıldandım.
"Jisoo kozu her zaman işe yarar" Tahmin etmeliydim.
*****
"Çekiştirmeyi bıraksana yah!"
Resmen işkence çekiyordum.
Son dersimden çıktıktan sonra Jisoo'nun 'ne giydireceğim sana?' nidalarıyla eve kadar yürümüştüm. Evet, 20 dakikalık yolda beni aramış, gerekirse koşmamı söylemiş, sonra 'ama sen düşersin' diyerek bana kızmıştı.Şimdi evdeki yatağımda oturuyordum. Bobby ile alışverişe gitmişler, bana da bir şeyler almıştı. Nereye gideceğimizden hâlâ haberim yoktu. Onlar söylemiyor, ben de üstelemiyordum.
Ne de olsa gidecektik.
Jisoo kıyafetleri kucağıma koyunca üzerimi değiştirmem gerektiğini anlamıştım.
Bana pembe, askılı bir body, altına da boru paça, kadife bir pantolon vermişti. Eh, beni tanıyordu sonuçta. Saçlarımı önce yukardan toplasam da yakışmadığını düşünerek salık bırakmıştım. Spor ayakkabılarımı da giyip rahatlığıma rahatlık katmıştım. Hazırdım.
Bir şeyler atıştırmak için mutfağa uğradığımda Bobby ile Mino hararetli bir şekilde futbol konuşuyorlardı. Bir dilim ekmeğe krem peyniri sürüp ısırdım. Sonunda konuyu kapatıp bana odaklandıklarında onlara döndüm.
"Olmuş mu?" bir parça daha ısırdım. Senkronize olmuş gibi ikisi de başını olumlu anlamda salladı.
Çok güzelsin Kwon Jennie.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Une Dernière Danse | JenKai
FanfictionSon bir dans, Jennie. Söz veriyorum. 170420-040920