"Neyin var güzelim?" Mino'nun seslenmesiyle kendime gelmiştim. "İyiyim Min. Sorun yok." gülümsemiştim. Arabaya bindiğimizden beri tip tip etrafa bakıyordum.
"Dalgınsın Jen, bana anlatmak istediğin bir şey var mı?" Tişörtü sıkı sıkı tuttuğumu fark ettiğimde ellerimi gevşetmiştim. "Yok abi."
"Jisoo Bobby ile gidecekmiş, haberin olsun güzelim." Başımı olumluca sallayıp cama döndüm.
"Bana bakmazsan bir daha arabama almam bak."
Yaptığım aklımdan çıkmıyordu. Nasıl o hale gelmiştik? Az bir şey içmeme ragmen kafam nasıl o kadar iyi olmuştu? Nasıl aylardır uyumadığım kadar iyi bir uyku çekebilmiştim?
"Geldik." evimin önünde durmuştuk çoktan. Ona sıkıca sarılmıştım. "İstersen sen de gel?" yarım ağız sırıttı. "Şu meşhur kurabiyenden yapacaksan neden olmasın?" Kurabiye zamanı, en sevdiğim. "Tamam tamam hadi gel." İkimiz de gülmüştük. Uzun zamandır birlikte bir şey yapmıyorduk ve bu, cidden çok üzücüydü.
Arabadan inip evime girmiştik. Çok küçük değildi. Çok da büyük değildi gerçi. İki katlı, gri tonlarının hakim olduğu, minik de bir bahçesi olan samimi bir yerdi. Burada Jisoo ile olmayı seviyordum.
Eve girmiştik çoktan. Ellerimi yıkayıp malzemeleri çıkarmıştım, Mino da bana yardım etmeye çalışıyordu.
"Ben anlamıyorum, esmer şeker ile beyaz şeker aynı şey değil mi? Neden ikisinden de koymamız gerekiyor? Hayır tamam benim kaslarıma bir şey olmaz ama sen tostik olursun yersen." Kahkaha atarak onu dinliyordum. Yaptığı şişko benzetmesinden sonra omzuna vurmuştum, ama kaçmıştı. "Sensin şişko." yüzünü buruşturdu. "Benim baklavalarım var bi kere hıı." 3 yaşında gibiydi. "Buna kaç kız düşüyor haberin var mı?"
Gözlerimi devirdim. "Jisoo dahil mi peki buna?" Sırıtıyordum. Hassas noktasından vurmuştum."S-sen nerd-den?" Şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. "Eh, kız kardeşinim." Omuz silkmiştim.
Uzunca bir zamandır Jisoo'yu seviyordu. Bunun farkındaydım. Kimse bilmiyordu, buna saygı duymuştum."Onu seviyorum sanırım." benden başka her yere bakıyordu. Mikseri taşa bırakıp ellerimi bezle temizlemiştim. "Abi." Yüzü avuçlarımın içindeydi. "Benden çekinmene gerek yok biliyorsun değil mi?" Şimdi bana bakıyordu.
"Biliyorum meleğim. Ama o.." sinirle derin bir nefes almıştı. "Bir piç yüzünden çok üzüldü ona bunu yapamam." Çenesini kasıyordu. "Onu üzmezsin ki sen. Beni bile bir kere üzmemişken, aşık olduğun kadını asla üzmezsin abi." gözlerim doluyordu. Onu bu halde görmek beni paramparça ediyordu. Beni kollarının arasına almıştı. "Ne ara bana ablalık taslar oldun?" Gülmüştük. Gözümden bir yaş onun boynuna aktığında beni biraz daha sıkmıştı. Fazla duygusaldım bu aralar.
"Hatırlıyor musun Jen, düşüp dizimi yarmıştım." Aklıma gelen anılarla kıkırdadım.
"Sen gelip benden daha çok ağlamıştın." beni kendinden ayırıp gözyaşlarımı silmişti. "Canımın en içi, başımın belası. Ağlama ama." Demesiyle gözyaşlarım daha da artmıştı."Sen ağlarken içimden bir şeyler kopuyor."
Ne ara büyümüştük bu kadar? Ne ara kaybetmiştik kendimizi?
"Abi." demiştim. Yaklaşan tarihe kaymıştı aklım. "Gidecek miyiz.. birlikte?" Şimdi onun da gözleri dolmuştu. "Onları nasıl yalnız bırakırız meleğim? Tabi ki birlikte gideceğiz. Hiç merak etme." Hıçkırmıştım. Bütün bunlar, ağır geliyordu. "Onları çok özledim abi." Kafasını salladı. "Biliyorum güzelim. Ben de, ben de."
Gözyaşlarını görmemem için sarmalamıştı beni. İşe yaramıyordu pek. Sonuçta hissediyorum, titrek nefesini. Hissediyordum hıçkırmamak için zorla tuttuğu bedenini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Une Dernière Danse | JenKai
FanfictionSon bir dans, Jennie. Söz veriyorum. 170420-040920