Vingt est deux

332 23 31
                                    

Elleri, saçlarımdaydı.

Bazen omzumda, bazen belimdeydi.

Dudakları, saçlarımdaydı.

Bazen yanağımda, çoğu zaman dudaklarımdaydı.

Yaklaşık 2 gündür bu haldeydik. Şikayetimiz yoktu.

Belimden tutup kendine çekmişti beni yatağında. Beni her öpüşünde adımı bile unutuyordum. Etkiliyordu beni. Öyle bir etkiliyordu ki her seferinde daha çok kapılıyordum ona.

Elimi tutmuş, sıcacık gülümsemişti bana.
"Acıktın mı güzelim?" başımı olumsuzca iki yana sallamıştım. Sonra yesek de olurdu.
Buna karşın beni öpmüştü yine.

Yumuşak dudaklarıyla eziyordu dudaklarımı. Masumca ilerleyen öpücük alevlenmiş, dünyadan tamamen kopmuştuk.

Sadece dudaklarıyla sarhoş olmuştum. Belki bunda belimdeki ellerinin de etkisi olabilirdi, emin değildim pek.

Ensesindeki saçlarıyla oynamama kıkıramıştı. Dudaklarımız bir süre ayrılmış, alnını alnıma yaslamıştı.

"Şu an ölsem, inan pişman olmam." fısıldamıştı sadece.

Fısıldamıştı. Ama ben her hücremde hissetmiştim onu.

"Şu an ölsem Kim Jongin, Tanrı'nın karşısında mutluluktan ağlardım." dediklerime karşın kocaman gülümsemişti bana.

Gülüşünden öpmüştüm onu.

Başta şaşırmış, ardından altta kalan bedenini üzerime çıkarmıştı. Ellerim, saçlarında ve ensesinde geziniyordu. Mutluluk, tüm bedenimdeydi.
Elleri, belim ile sırtım arasında gidip geliyordu. Tutuşu sıkılaşmıştı, hayatı buna bağlıymış gibi tutmuştu beni.

"Tam zamanı Jongin." dudaklarımız ayrıldığında zar zor söylemiştim bunları. Dediklerimi anlamamış olacak ki şaşkınca bana bakmıştı.

Ah be adam..

Birkaç saniyenin ardından anlamış olacak ki açlıkla öpmeye başlamıştı beni. Elimden geldiği kadar karşılık veriyordum ona.

Hafifçe göğüsünden itmiştim onu. Zor da olsa benden ayrılmış, gözlerimin ta içine bakıyordu. Gözlerimi ayırmadan üzerimdeki tişörtü çıkarmıştım yavaşça.

Şaşırmıştı.

Utanacak değildim. Bedenim için benimle değildi. Kalbi benim için atıyordu bir kere, bunu hissettiriyordu.

Hızla kendi tişörtünü de çıkartmıştı üzerinden. Ardından tekrar buluşmuştu dudaklarımız. Yavaş bir harmoni eşliğinde dalgalanıyordu bedenlerimiz. İnlemelerimiz odayı dolduruyordu.

Tam hissediyordum. Tamamlanmış.

Dudakları boynumu bulmuştu bir süre sonra. Kanımı emercesine emmiş, izlerini bırakmıştı. Beynim pelteleşmişti. Doğru düzgün düşünemiyordum.

Dudakları boynumdan iniyordu yavaş yavaş. Tüylerim diken diken olmuştu. Tek yapabildiğim saçlarından tutup kendime yaslamaktı onu.

Göğüslerime ulaştığında orayı atlamış göbeğimde oyalanmıştı bir süre. Parmak uçlarıyla dudaklarının geçtiği yerlerden geçiyordu bir bir.

Titriyordum.

Bedenim yanıyordu. Hücrelerim daha fazlası için yalvarıyordu. Daha önce yaşamadığım birçok duyguyu aynı anda yaşıyordum.

Duraksamış, izlerine bakmıştı. Yaptıklarından memnun gibi görünüyordu ki gülümsemişti kocamanca.

Altımdaki şortu ağır ağır çıkartmıştı. Kalbim deli gibi çarparken sakince onu izlemeye çalışıyordum. Çalışıyordum diyorum çünkü dağılmış saçları ve çıplak üstü ile fazla güzel görünüyordu bana.

Une Dernière Danse | JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin