Media: Mew&Gulf (Mafya babası Gulf ve onun biricik eşi Mew. .d)
"Mamamoo, Wind Flower." (Wheein'e oppacıyım."
Keyifli Okumalar.
Önümdeki yığınla belgeyi kenara itip bedenimi esnettim. Saatlerdir oturduğum rahatsız edici koltuktan kalktığımda bacaklarımın uyuşması yüzünden birkaç dakika ayaklarımı yere vurup mutfağa doğru ilerledim. Mew ortalıklarda gözükmüyordu. Kendime bir kahve alıp Mew'in odasının önüne gittim.
Kapıyı birkaç kez tıklattımsa da, Mew ses vermiyordu. Omuz silkip içeri girdim. "Hey, neden-" Dudaklarımı ısırıp bağırtımı yarıda kestim. Kapıyı açıp içeri bodoslama daldığım için pişman olmuştum. Yatağın bir köşesine kıvrılmış olan Mew mışıl mışıl uyuyordu. Gerçi, pişmanlığım pek uzun sürmedi. Endişelenmeme gerek yoktu. Yanında roketler de uçuşsa, toplar da çarpışsa, yine de umrunda olmazdı.
Bu kadar geç saatte hâlâ daha uyuyor olmasına bir anlam veremezken adımlarımı yatağa yönlendirdim. Tam bağırıp onu sarsmaya hazırlanıyordum ki, suratının kıpkırmızı olduğunu ve alnından boncuk boncuk terler aktığını fark ettim. Kahvemi komodinin üstüne koyup ona yaklaştım.
Üzerindeki yorganı kenara atıp ellerimi alnına koydum. Mew soğuk ellerimden dolayı huzursuzca kıpırdanıp gözlerini açtı. "Gulf, ne yapıyorsun başımda?" Kısık ve hırıltılı sesiyle bir şeyler daha mırıldandı ama duyamadım. Üzerinden attığım yorgana tekrar sarılınca kaşlarımı çatıp yorganı yere fırlattım. "Ateşin var, yorganı kafana kadar çekmek yerine kalk da duşa gir." Mew'in dediklerimi duyduğuna, duysa bile anladığına emin değildim.
Derin bir nefes verip kollarımı başının altına koyup onu kaldırmaya çalıştım. "Üşüyorum, yatmak istiyorum..." Sızlanmalarına devam ederken onu böyle kaldıramayacağımı anlayıp kucağıma aldım. Banyoya doğru ilerleyip onu küvetin içine soktuğumda Mew üstün kelime dağarcığıyla garip küfürler ediyordu.
Tişörtünü çıkarıp kenara koydum. Sıra altına geldiğinde yutkunup eşofmanıyla birlikte çamaşırını da üzerinden çıkarıp tamamen çıplak kalmasını sağladım. Sonuçta ilk kez gördüğüm bir şey değildi. Mew kollarını bedenine sarıp "Duş almak istemiyorum." diye mırıldandı. Suyu ayarladıktan sonra Mew'in titremesini umursamayarak ılık suyu başından aşağıya tuttum. "Soğuk, çok soğuk. Öldürmek mi istiyorsun beni?" Ellerimi omzuna bastırıp sabit kalmasını sağladım. "Tabii, o kadar çok öldürmek istiyorum ki seni. Öyle böyle değil yani."
Birkaç dakika boyunca daha onu suyun altında tutup küvetten çıkardım. Havluyu gelişi güzel beline bağladıktan sonra yatağa geri götürdüm. Mew'in titremeleri devam ediyordu. Üzerini ince bir battaniye ile örttükten sonra yanına oturup Jack'i aradım. "Ateşi olan birini duşa soktuktan sonra ne yapmalıyım?" Telefonun diğer ucundan gelen oyun seslerine göz devirip Jack'in cevap vermesini bekledim. "Sana da selam Gulf. Herhalde ateşi olan kişi sen değilsin, Mew mi rahatsızlandı?"
"Evet, duşa soktum ama hâlâ daha titremeye devam ediyor. Ne yapayım?" Jack yapmam gerekenleri sıraladıktan sonra teşekkür edip telefonu kapattım.
Onu yatakta yalnız bırakıp çorba hazırladıktan sonra ilaç ve çorbayla birlikte geri döndüm. Titremeleri azalmıştı ama hâlâ daha kendine gelmemişti. Zorla da olsa onu diklemeyi başarıp çorbayı içirdim. Her kaşıkta sızlanıp kafasını çevirse de tamamını bitirtip ilacını vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Thoughts (BoyxBoy)
Fanfiction| İnsanları para için öldüren sıradan bir tetikçi ve kardeşinin katilinin peşine düşen bir müşteri. | karanlığa fısılda, en dip karanlığa. bir deli gibi, bir aptal gibi, bir ölü gibi. karanlığa fısılda, en acı karanlığa. bir hiçlik...