Media: Gulf ve Lena
"Got7, Not by the Moon." (Kime kalbimi bıraksam bilemediğim bir geri dönüş şarkısıydı. JB ve Jinyoung, beni cidden öldürüyorsunuz.)
Keyifli Okumalar.
"Lena, sadece birkaç kaşık. Lütfen..." Sabrımın sınırlarını zorlarken Lena tekrardan başını çevirdi. "Canım yemek yemek istemiyor." Daha fazla dayanamayarak çenesinden tutup bana bakmasını ssğladım. Ağzını açmamak için dudaklarını kenetlediğini görünce bu sefer de burnunu sıktım.
İkimiz için de işkence gibi geçen dakikalardan sonra zorla Lena'ya yemeğini yedirtebilmiştim. "Bir dahaki öğününde de aynı şeyleri yaparsan tabağı kafanda parçalarım Lena." Onu gülümsetmek adına yaptığım hiçbir şey işe yaramıyordu. Zorlandığını ve kötü hissettiğini biliyordum fakat onu bu şekilde görmek canımı yakıyordu. Yatağa tekrardan girip bana sırtını çevirdiğinde saçlarına bir öpücük kondurup geri çekildim.
Onun düzenli nefes alış verişlerini duyduktan sonra Lena'yı odada yalnız bırakıp aşağıya indim. Jack ve Zi ortalıklarda gözükmüyordu. Mew ise salonda kucağında laptopuyla birlikte uyukluyordu. Sessiz adımlarla yanına gidip oturdum. İki gündür burada kalıyorduk ve ikimiz de doğru düzgün uyuyamamıştık.
Mew'in kucağından laptopu kaldırıp masaya koydum. Yorgunluktan benim de gözlerim kapanmak üzereyken başımı onun omzuna yasladım.
Tam uykuya dalacakken çalan telefonum yüzünden küfredip ayağa kalktım. Mew huzursuzca gözlerini aralayıp etrafa bakındı. "Benim telefonum muydu çalan?" Kafamı iki yana sallayıp "Hayır, uyumaya devam et sen." dedim ve çalan telefonu susturdum. O uykuya devam etmek yerine iyice ayılıp esnedi.
"Ah, fena boynum ağrıyor." Sızlanıp boynunu ovuşturunca dikkatimi ona verdim. "Sürekli koltuklarda uyuya kalıyorsun da ondan, tabii boynun tutulur." Mew cevap vermek yerine göz devirdi. "Lena yemeğini yedi mi?" Onaylarcasına mırıldanıp "Bir tabak yemeği üç saatte yiyebildi ama sonuçta yedi." dedim.
"Onunla konuşmak istiyorum, sen abisi olduğun için sana anlatmak istemediği şeyler vardır fakat ben arkadaşıyım. Belki anlattıktan sonra kendini biraz daha iyi hisseder." Lena'nın şu an hiç kimseyle konuşmak istediğini düşünmüyordum fakat Mew'in teklifine hayır demedim. Eğer konuşmak ona iyi gelecekse konuşabilirlerdi.
O laptopunda oyalanmaya başlarken ben de gözlerimi dinlendiriyordum. Yorgun ve huzursuzdum. İçimden bundan sonra yapacağım şeyleri düşünürken dış kapının açılma sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp gözlerimi açtım. Jack ve Zhao Zi gelmişti.
"Nereye kayboldunuz?" Sorum karşısında Zi gülerek "Bugün hafta içi, birilerinin aksine bizim gitmemiz gereken bir işimiz var." dedi. Omzumu silkip arkama yaslandım. "Bu akşam eve geçeceğiz, her şey için teşekkür ederim." dedim. Jack ve Zi kalmamızın sorun olmadığına dair cümlelerini sıralarken onları susturdum. "O evi boşuna tutmadık Jack, rolümüzü düzgün yapamazsak oyunun ne anlamı kalır? Ayrıca Lena'nın yanımda kalmasını istiyorum. Bu yüzden ne kadar çabuk eve geçersek o kadar iyi." Jack itirazlarına devam edecek gibi olduysa da Zhao Zi'nin bakışıyla sustu.
"Ah, neredeyse unutuyordum. Sizin şu araştırdığınız tarihlere baktım bugün karakolda. Ve garip bir tesadüfle karşılaştım." Zi'nin söylediği sözler yüzünden Mew'le aynı anda ona dönüp devam etmesini bekledik. "Attığınız tarihler karakolda çözülmemiş ve kapatılmış bazı dosyaların tarihleri. Fakat işin tuhafı şu ki kapatılan dosyaların çoğu Ed'in bölgesinde yaşanan olaylar."
Mew derin bir iç çekip "Gittikçe daha fazla pisliğini ortaya çıkarıyoruz ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor." dedi. "Zi, bizim için davaların ne hakkında olduğunu bulabilir misin?" diye sordum. Jack kolunu Zhao Zi'nin omzuna atıp "Tabii ki bulabilir." diye öne atıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Thoughts (BoyxBoy)
Fanfiction| İnsanları para için öldüren sıradan bir tetikçi ve kardeşinin katilinin peşine düşen bir müşteri. | karanlığa fısılda, en dip karanlığa. bir deli gibi, bir aptal gibi, bir ölü gibi. karanlığa fısılda, en acı karanlığa. bir hiçlik...