Hızlıca yukarı çıkmıştık, Albay mutfaktaki erzakları çantalara dolduruyordu, gideceğimizi anlamıştım ama nereye?
Emma Albay'a;
-Ne oldu? şimdi anlat ameliyat bitti.
-Duymadınız mı? Alarmı inanmıyorsanız kuleye çıkın ve görün neler varmış. Ben koşarak kuleye tırmandım, etrafa baktığımda koca bir enfekte sürüsü orta kapıyı zorluyordu...
Albayın yanına geldim, Albay rotayı belirlemişti, adalara gidiyorduk. Deniz ise arabalar ile ulaşacaktık. Alabileceğimiz bütün eşyaları arabaya yükledik. Hava oldukça kararmıştı ben ve Lena son kez eve göz gezdirdik ki Emma;
-Nereye gidiyorsunuz laboratuvardaki insanı unuttunuz!
-Pardon Emma, canımızı kurtarma çabasından aklımıza bir şey gelmedi.
Gerçekten de laboratuvardaki Kızı unutmuştuk, koşar adımlarla laboratuvara indiğimizde kız hala uyuyordu yavaşça kaldırıp arabanın arka koltuğuna koyduk Emma ilaçları ve bulduğu aşıları yanına aldı ve laboratuvarı kitleyecekti ki Albay koşarak;
-Kral enfekteyi de alacağız!
-Olmaz! O burada kalmalı daha iyileşmesi düşünülür bile değil.
-Onu almalıyız o kral eğer onu bir şekilde iyileştirirsen bütün enfekteleri bir araya toplayabiliriz.
-Tamam. Yanımıza alalım, belki bir daha gelmeyiz...
Emma kral enfekte de ki cihazları çıkarttı ve kral enfekteyi bir kafesin içine koyduk, Albay ile kafesi arabaya taşıyıp Albay ile arabanın üstüne sabitledik ve üzerini kumaş ile örttük. Bütün hazırlıklar tamam gibiydi, son olarak Albayın tamir hanesinde ki malzemelerdeydi, O sırada Albayın bir çok buluşunu ve projesini görmüştüm ama Albay bir kaç cihazdan başka bir şey almadı kapıyı sertçe çekip kilitleyerek arabaların başına geldi. Herkes gitmek için hazırdı silahlar ve cephanelerden bir kaçını yanımıza aldık bir diğer yarısını ise bagajlarıımıza doldurduk hızla limana doğru arabayı sürdük, Lena ve ben bir arabada Emma ve Albay bir arabadaydı yani ayrı ayrı gidiyorduk. Orta kapıdan çıkmıştık ama Kapıyı kırmaya çalışan enfekte ordusu bizi gördü ve kovalamaya başladı, Albay o anda gaza yüklenmişti arabanın üzerindeki kafesteki örtü uçtu ve kral enfekte görülür bir şekilde ortaya çıkmıştı Güneş ise yeni yeni doğuyordu, Enfekteler delirmiş bir şekilde son gaz yorulmdan koşuyorlardı, kötü olan ise Albayın arabasının üstünü gören enfekteler Peşimize takılıyorlardı...
Limana bir şekilde geldik ve arabaları geminin içine koyduk, Albay arabadan indi ve dümene doğru koştu, arkamızdan gelen binlerce enfekteyi indirmek için Lena ben ve Emma tüfek ve silahlara sarıldık, gelen enfekteler durmuyordu Emma dümene doğru;
-Hadi hareketlendir gemiyi, yoksa öleceğiz burada!
-Tamam çalıştırmaya çalışıyorum.
Albay gemiyi çalıştırsa bile gemi çok ağır ve yavaştı, ne kadarda silah ateşlesek enfekteler durmuyordu, sonunda enfekteler gemiye iyice girmişlerdi artık tutamıyorduk ki; Albay motorları çalıştırdı, gemi ağırda olsa ilerliyordu. gemide olan çok sayıda enfekte artık dibimize kadar gelmişti o anda Albay testere ile enfekteleri parçalamaya başladı. her taraf kan gölüne dönmüştü bizde bir taraftan Albaya yardım ediyorduk... Sonunda enfekteden kurtulan gemi Akdeniz'e doğru yol almaya başlamıştı, Gecenin zifir gibi karanlığında ilerliyorduk, gemi arabalarında gireceği feribot tipi bir gemiydi içerideki bir odaya yerleştik. Uykum geldiğini anlamıştım son kez Albayın yanına dümene geldim ve ona dönerek;
-Albay sana minettarım, üzülmeyin yeni gideceğimiz yerde bir umut vardır belki...
Albay içeri girdiğimden belli üzgündü, derdini denizlere veriyor gibiydi. Bana dönerek;
-Asla! Üzülmeyeceğim zira buraya tekrar geleceğim ve martılara simit yedireceğim elveda İstanbul Elveda...
Albay'ın konuşmasına bende üzülmüştüm, gözlerim yaşarmıştı ağır ağır odama geçtim.
Odama geldiğimde Lena yoktu, güverteye arabaların olduğu bölüme gittim Emma ile iyileşmekte olan enfekteyi içeri taşıyorlardı, bana; "Yardım et" biçiminde bakarak beni yanına çağırdı ve birlikte iyileşmekte olan enfekte kızı içerideki büyük salona yatırdık. Lena'da baya yorgun gözüküyordu Emma dan izin aldım ve Lena'nın elinden tutarak güverteye doğru ilerledik Ay'ın görüntüsü ve denizin sesi eşliğinde uykuya dalmıştık bir süre sonra uyandım ve Lena'yı yatağına yatırdım saatime baktığımda sabaha kaşı üçü gösteriyordu, bu uyku bana yeter diyerek Emma nın yanına gittim. Emma iyileşmekte olan enfektenin başında bekliyordu, yarı uykulu biçimde;
-Biraz sen bekle Kant! Biraz uyumam lazım.
-Tabi ki...
Odama gittim ve bir kitap alıp iyileşmekte olan enfektenin yanına geldim ve sabaha kadar bekledim. Sabahın erken saatlerinde enfekte uyanır gibi oldu... iyileşmekte olan kız enfektenin bana baktığını gördüm ve bana bakıp yavaşça;
-Sen Kant olmalısın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anti Dünya
AcciónDünya, her geçen gün boğuluyor ve kendine zarar veren insanlığı son bir hareketle yok etmeye çalışıyordu... Ben Kant ise bu olanları canlı canlı izliyor ve kendimi korumaya çalışıyordum. 2020'de çıkan bu salgın sadece beni etkilememiş bir çok insanı...