Okurlarımın %80'i beni takip etmiyorlar ve duyurularımdan da habersiz kalıyorlar ne zaman kurgu atacağımı vs. belirtmeye çalışıyorum elimden geldiğince.
Hem Petunya'nın Bahar Bahçesine katılmak istemez misin?✿
Su Ni iş gününün yorucu kasveti ardından sonra sevgilisiyle vakit geçirmiş, biraz da olsa üzerine düşen yorgunluğu onunla konuşarak hafifletmişti, fakat evine geldiğinde huzurla mayışmış eve geldikten saatler sonra yatağına girmişti. Gözlerini kapayacağı sırada çalan telefonun normalde pek kötü olmayan sesi tatlı uykusuna yakınken ona tiz ve cırıltılı gelmişti. Duyduğu arama sesiyle yerinden doğruldu. Bu saatte onu Taehyung yada annesi dışında başka kim arayabilir diye düşünürken yanılmadı. Hızla telefonuna baktı içine kurulan endişe ile. Annesinin yurt dışı aramasını görünce içine serpilen soğuk su onu daha dik konuma gelmesini sağlatmıştı. Biraz fazla yazacaktı bu faturaya, annesi herhangi bir veri üzerinden arardı kendisini fakat telefonunun mobil verisinin kapalı oluşu da annesinin normalden aramasında da etkili olabilirdi. Bu kadar acele olan da neydi? Hâlâ endişe kurulduğu yerde gezintisini sürdürmekteydi.
-Ah annecim.
Diye açtı telefonu. Fakat annesi hıçkırıkları birbirine çarparken konuşmaya çalıştı. SuNi bir an şoka uğradığını hissetti. Bedeni anında bir taş gibi katılaştı.- Anne. Ne oldu?
Onun endişeli sesini merak ederce, sakin ses tonunda sordu.
- Baban Su Ni, baban. Kalp krizi geçiriyor!
Duyduğu kelimeler aniden içinde boşluk yarattı. Nefes almayı unuttu, göz pınarlarında hazır bekleyen yaşlarla birlikte. Boğazı öyle bir kurudu ki, öksürdü birkaç kere.
- A-anne ne diyorsun sen!
- Durumu çok kötü kızım. Hastanedeyiz. Buraya, Tokyo'ya gelmelisin.
Başka çaresi olmayan Su Ni hızla yatağından indi. Telefonun bile kapandığından emin olamadı, gerçi bu onun umrunda bile değildi. Hızlıca pasaportunu aramaya koyuldu. Ne yapıyordu? Düşünemiyordu dahi. Pasaportunu bulsa bile üzerinde bulunan pijamalarıyla evin dışına dahi çıkamazdı. Hızla ortalığı dağınıkça karıştırmayı bırakması gerektiğini düşündü. Ellerini beline koydu, boynundan beline kadar olan tüm zerresi sıkıntıyla dolup taşmaktaydı. Ellerini başına sardı. Gözlerini ovdu. Dolabından hızla eline gelen birkaç kıyafetleri çıkardı, giydi. Saçları açıktı, böyle yapamayacağını anlaması uzun sürmedi. İpek gibi hafif olan bu güzel saçları ona ne ara bu kadar yük haline gelmişti? Sadece saçlarını hızla topladı. Çantasına katması gereken malzemeler var mıydı? Kalbi beklediği her an daha hızlı kan pompalıyodu. Kalbininde aklına garezi vardı sanki, damarlarında yol bulan her bir taneciği kilometre hızla görevlerini yapıyor gibilerdi
Nerdeyse bir yolunu bulmuştu "hazırlık" denen şu an ona azap vermekte olan eylemi gerçekleştirirken. Bir ampul gibi kafasında Taehyung yanıverdi. Ne de dağınık düşüncelere sahipti ama? Hiç bir şey söylemeyip ortadan kaybolmak onun mizacına uyan bir hareket olmazdı. Aksine bir ilişkiye girdilerse gereken görevlerinden biride acil durumlarda birbirlerini haberdar etmek olduğunu düşünüyordu SuNi. Hızla gelen son çağrılara baktı telefon rehberinden. Tek dokunuşuyla çağrıyı başlatıp haraketlerine kene gibi yapışan hızıyla telefonu kulağına götürdü. Titreyen ellerini iki dudağının arasına aldığında, stresin onun bedenini başarılı bir şekilde işgal ettiği âşikardı. Gözleri çoktan bu endişe ardından akıtmıştı damlacıklarını. O damlalar içersinde sadece su, kan plazması ve bunun gibi görevli maddeler yoktu. Bu göz yaşlarının içersinde küçükken babası için endişe duyan bir kız çocuğu vardı. O kız çocuğu babasının ne denli hasar aldığını, küçük yaşlarından beri biliyordu, en can yakıcı olanı ise buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Maze ✦ Kim TaeHyung
FanfictionYıllarca peşinde koştuğu adam tarafından aldatılmıştı SuNi, kalbindeki çukurlar göçük hâline gelmiş, aşkın varlığına inancı kalmamıştı, henüz üzerinde durabileceği bir çift ayağının olduğunu dahi bilmiyordu. Ta ki; Hayatına tesadüflerle giren adam v...