Bölüm 2 ~ Tanışma

710 39 2
                                    

"Isabelle artık kalkman gerekiyor. Geç kalırsan en ufak bir şansın kalmayacak."        

Gözlerimi zorla açmama neden olan annemin sesiyle rüyalarımdan ayrıldım. Burnuma dolan patatesli çörek kokusuyla açlığım kendini tümüyle belli etti.

Kendimi zorlayarak yatakta doğrulmaya çalışırken "Kalktım anne kalktım." diye sızlandım. Başım ağrıyor, gözlerim isyan ediyordu.

"Bugün kızım bu ülkenin en iyi öğretmeni tarafından seçilecek." dedi gurur duyduğunu belli eden bir sesle odaya girerken. Geçen yıl diktiği lacivert elbisesi üzerindeydi. Ona gerçekten yakışırdı bu elbise. Kahverengi saçları omuzlarına kadar geliyor ve aynı renk kirpikleri o derin yeşil gözlerini çepeçevre sarıyordu.

Öyle olmasını ummama rağmen karamsarlıkla sızlandım. "Bunca zamandır soyluları bile kabul etmemiş olan bu adam neden benim gibi orta sınıf bir kızı kabul etsin ki?" Sağ kolumu yatağa dayayıp doğrulurken kendime gelmeye çalıştım. "Üstelik güzel bile değilim." Hayıflandım. Belki güzel olsam bir şansım olabilirdi. Sipariş verilen bir kuş motifini bitirmek için gece yarısından sonraki iki ateş sönümlük-dört saat- zaman kadar uğraşmıştım. Her biri özenle atılan yüzlerce ilmek... Gergefe gerdiğimiz kumaşa işlediğim boynu bükük zarif kuş öyle alacalı renklere sahipti ki sürekli ip değiştirmem ve orijinal bir görüntü elde edebilmek için de çok ince işlemem gerekmişti.

Annem yanıma oturup koyu kahverengi saçlarımı bir yandan okşayıp diğer yandan taramaya başladı. Onun şefkat dolu elleri saçlarımda gezinirken mutlu oluyordum. O iyi ki vardı. Özgüvenimi yükseltmeye çalışırcasına "Sen seçileceksin bebeğim. Sen bu diyarın en güzel ve en zeki kızısın." derken gülümsediğini anlamıştım. Bu, sesine yansıyordu ve samimi olduğunu anlamak zor değildi.

"Böyle düşünen tek kişi sensin ama." diye anneme sitemkâr bir şekilde söylenirken tutulan boynuma gitti ellerim. Sızlayan ve kaskatı kesilen yeri yüzümü buruşturarak parmakları uzun olan ellerimle ovalarken hiçbir rahatlama hissetmiyordum. Anneme doğru yatakta ufak bir dönüş yaptım.

"Sen öyle san." Annem sevgi dolu bir gülümsemeyi bana sunup alnıma dudaklarını nazikçe bastırdı. "Sana çörek pişirdim. Hadi hazırlan ve içeriye gel. Lavaboya ılık su bıraktım."

Annemin jestinden dolayı yukarı kıvrılan dudaklarım annemin yüzüne de aynı şekilde yansıdı. Yemyeşil gözlerine hayran olduğum annem benden beş santim kadar kısaydı. Yaşıtlarına göre oldukça güzel bir fiziği olan annem geçen ilkbaharda otuz beşine basmıştı. Artık yaşlanmaya başlayan suratı yine de çok güzeldi ve gözleri kalbinde beslediği bütün o duyguları o kadar açık bir şekilde yansıtırdı ki size. Bir kez daha onun bana duyduğu güven yüklü o bakışlarına ve çarpık gülümseyişine layık görüldüm. Saçlarımı son kez okşayıp gülümserken yataktan kalktı ve içeriye doğru yürüyüp çam ağacından yapılma kapıdan geçti. O yürüdükçe lacivert elbisesinin etekleri salınıyor ve zeminin tahtaları sinir bozucu bir ahenkle bağırıyordu.

Yataktan kalktım ve odanın köşesindeki lavaboda yüzümü annemin demirden ufak bir ibriğe koyduğu ılık suyla yıkadım. Ellerimi lavabonun soğuk taş zeminine dayayıp çenesinden sular akan suratıma baktım. Annemin benim için damıttığı gül suyunun sayesinde yüzüm pürüzsüz olurdu. Düzgün minik bir burnum olması dışında kendimi güzel bulmuyordu. Gözlerim koyu yeşil, dudaklarım dolgun, tenim beyazdı. Ama kendimi hiç güzel bulmuyordum. Bunun yanında övündüğüm tek bir şey vardı: zekâm. Annemin de hep söylediği gibi olağanüstü bir zekâm vardı.

Küçük olan aynada biraz daha baktım kendime. Küçükken insanlarla kaynaşmak için çok hevesliydim. Ama garip bir nedenden dolayı ya girişimlerim başarısız oluyor, ya da başta güzel giden o dostluk sonradan berbatlaşıyordu. Bu yüzden yıllarca, içine kapanık, hep o köşede gizlenip fazla ses çıkarmayan kızlardan oldum. Soru sorulmadıkça konuşmuyordum. Artık adım atan değil ilk adımı bekleyenlerden olmuştum. Artık reddedilmekten bıkmıştım sanırım. Nedeni buydu. Çok arkadaşım yoktu. Sahip olduğum bir veya ikisi yetinmeye çalışıyordum.

ULU ÇINARIN YALNIZLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin