13- KAÇIRILMAK (part 2)

585 14 2
                                    

Sabır... Sabır nedir ki? Tek kelime, beş harften oluşan bir sözcük. Sözlük anlamı katlanma, dayanma,ses çıkarmadan bekleme, tahammül etme. Genç adama göre ise sabır diğer her şey gibi tükenen bir kaynaktan farklı bir şey değildi. Değildi çünkü şansına, ailesine ve bebek kardeşine olanlar genç adamın bütün sabrını tüketmişken onun olan son şeyle aralarındaki duvar ona daha da sabırlı olması gerektiğini söylüyordu.

Şansını küçük kardeşine olanlardan sonra kaybetmiş, daha sonra da ailesinin ölümünü atlatamadan benimsediği, onun olan, onunla kalan tek kişi kaçırılmıştı ve şimdi de onları ayıran kapının arkasında hayata bağlı kalma mücadelesi veriyordu. Kim bilir onun kızına ne yapmıştı? "O orospu çocuğu benim Zeytin'ime dokunduğu için çok pişman olacak." diye düşündü mavi gözlü adam.

Genç kızı acile getirdikten ve doktorlar onu ameliyata aldıktan sonra tek yapabildiği genç kızı arayan herkese onu bulduğunu, şu anda ameliyatta olduğunu söylemekti ve şimdi etrafı insanlarla çevriliydi.

Küçük Zeytin'inin sevenleri mavi gözlü gencin etrafını sarmış ondan bir açıklama bekliyorlardı ancak onun tek yaptığı küçük kızını ondan ayıran, Zeytin'ini belki bir daha görememesine neden olacak olan kapılara gözlerini dikip öylece susmaktı.

Bir süre sonra başındaki kalabalık ondan cevap gelmeyeceğini öğrenince dağılmıştı ancak genç kapılara bakmak ve susmaktan vazgeçmemişti. Ezgi'yi odaya koyduktan 45 dakika sonra genç adam ve kızı ayıran kapı sonunda açılıp koyu yeşil hastane kıyafeti giymiş, başında bone ve kulağının tekinden sallanan maskesi olan doktor çıkınca genç kızın sevenleri ayaklanıp doktorun etrafını sardılar.

"Çok kan kaybetmiş ancak durumunu stabilize edebildik. Birkaç gün yoğun bakımda kalacak çünkü yaraları çok kötü ve bu arada boynundaki tasmayı ve bileklerindeki kelepçeleri çıkarttık." Kelepçelerden bahsedilince genç adam sinirden kaşlarını çatıp sessiz bir küfür savurdu.

"Şimdilik bu kadar. Ölüm tehlikesi yaşamıyor bir de uyuyor gibi gözükebilir ancak sizi duyma şansı var o yüzden ona destek olacak şeyler söyleyin. Yarım saate görebilirsiniz Ezgi Hanım'ı." Atılganların sonuncusu iyi haberleri duyunca öfkesini biraz unutabilmişti.

Ezgi'yi hastaneye getirdikten sonraki zamanı hatırlıyordu da... Kaos olmuştu. Önce Koray denilen Ezgi'nin küçüklük arkadaşına haber vermişlerdi Onur ve o. Koray zaten diğer herkese haber vermişti ancak küçük Bircan'ın ailesi habersizdi. İş gezisinde olan Bircanları telaşlandırmak istememişlerdi sonuçta kızları bulunmuştu. Kızlarının kaçırıldığından bir haber olan ailenin nasıl bu kadar rahat davrandığını anlayamamıştılar ancak Bora nasıl bir duygu olduğunu biliyordu bunun. Sadece ölüm kalım ve doğum günü işlerinde beraber olan onun dışında birbirlerinin yüzüne bakmayan bir aile...

Koray, kıvırcık saçlı sevgilisine, Canan'a ve Batu'ya, Batu da Atılgan ve onun ortak arkadaşı olan Arda'ya haber vermişlerdi. Onur ise Sarp, Can ve onların grubuna haber vermişti. Şimdi ise Sarpların grubundan birkaç kişi, Arda ve Ezgi'nin ailesi dışında herkes oradaydı.

Genç Atılgan zeytin gözlü küçüğünün kardeşine ne kadar benzediğini o gün onu Batu denilen şerefsizden kurtardıktan sonra farketmişti. Kardeşi de Bircan da çok kırılgan, narin ve korunmaya muhtaç gibi duruyorlardı ama Ezgi'nin farkı sadece öyle durmasıydı. Aslında çoğu olaydan kendi başına sıyrılabilecek gücü vardı ancak korku ele geçirince insanın vücudunu, gücü darbe alıyor ve onu korumasız bırakıyordu. "Acaba kardeşim yaşasa nasıl olurdu hayatım?" diye geçirmeden edemedi içinden Bora.

"Ezgi Bircan'ı görebilirsiniz şimdi." Gelen hemşireye görmeyen gözlerle bakıp Ezgi'yi yatırdıkları odaya yöneldi Bora ve peşinden gelen grup.

AlaboraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin