8.BÖLÜM:"HUZURU GÖZLEYEN SERÇE"

719 108 60
                                    

Multimedya'da Nur ile oynayan Abdurrafi (Müthiş değil mi?);

🌾Savaşa Girdin Kalbim🌾
-
Grup Yürüyüş

●●●

Zeyd heyecanlı. Heyecanının sebebini ise anlamak zor değil. Sokaklara dökülüp, hükümetin yıkılması için sloganlar atmak beni dahil heyecanlandırıyor.

Nur'un saçlarını tarayarak taç takıyorum. Normalde açık bırakılmasından rahatsız olsa da ses etmiyor. Siyah eşarbımı takarak yüzümü örtüyorum. Beraberce aşağıya iniyoruz. Vakit akşamı bulmak üzere.

Zahra ablam ile merdivenlerde karşılaşıyoruz.

"Aişa, direk sofraya geçin. Seninle sonra konuşacağız."

Sonlara doğru sesi kısılıyor. Avluya çıktığımda masanın eksikleri olduğunu fark ediyorum. Nur koşarak Abdurrafi'nin yanına gidiyor. Abdurrafi başını çevirdiğinde ise koşuşu, nazlıca süzülmeye dönüşüyor. Abdurrafi gülerek onu yanına oturtuyor. İzlendiğini hissetmiş olacak ki, başını kaldırıyor. Hemen mutfağa yöneliyorum.

"İyi ki Zahra kızımı gelin olarak almışım. Yoksa benim bu uyuşuk kızımla aç kalmıştık."

Annem duş için gidip, uzun süre dönmeyişimize sitem ediyor. Zahra ablanın mahcupça başını eğdiğini görünce ben de ekliyorum. Ne olursa olsun, iltifat edilmek insanın hoşuna gider. Zahra abla da iltifatı fazlası ile hak ediyor. Kocası anlatmaz ise bir şey sormayan, çocuklarını iyi yetiştirmeye çalışan, mülayim bir kadın.

"Rabbime hamd olsun. Ablam yok diye üzülürken, Rabbim bana sonradan bir abla nasip etti."

Beraberce gülüşüyoruz. Birkaç gündür yaşananlardan sonra iyi geliyor. Trajedi üzerine komedi gibi.

Tabakları içeriye götürüyorum. Babam da sofraya geçtiğinde beraberce yemek yemeye başlıyoruz. Zahra ablanın yemekleri genelde bize az baharatlı gelse de, bu sefer fazlasıyla ağır yapmış.

"Baharatını tutturabilmiş miyim, Aişa? Sedat babam beğenmiş midir?"

Yanıma oturan Zahra abla kulağıma doğru eğilerek fısıldıyor. Evlenmelerinin üzerinden yıllar geçse de aynı muhabbet dönüyor. Eşimin ailesi memnun mudur?

"Biraz daha çalışmalısın."

Burnunu kırıştırarak bana bakıyor. Yalan mı, söyleseydim. Kötüyse kötü, iyiyse iyi.

"Anne, babam ne zaman gelecek?"

Zeynep ekmeğini çiğnerken konuşuyor. Ben de merak ettiğim için, belki Zahra abla biliyordur diye pür dikkat dinliyorum.

"Ben de bilmiyorum, annecim. Hem, ağzında yemek varken konuşmamalısın."

Ümitsizlik içerisinde önüme dönüyorum. Abimler ne halde diye düşünmekten zihnim acıyor.

"Bak evladım, illa eşine ev tahsis etmek zorunda değilsin. Cebinde ne kadar paran varsa kiraya girersin. Allah geri kalan parayı bir şekilde sana verir. Sen gerisini düşünme."

Babam hâlâ aynı muhabbeti çeviriyor. Abdurrafi ise kekeleyerek sohbeti toparlamaya çalışıyor. Peçemin altından gülüyorum.

"Ellerinize sağlık. Allah razı olsun."

İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin