21.BÖLÜM:"VURGUN YEMİŞ SERÇE"

663 68 133
                                    

Multimedya Humus, SaatelQadime meydanındaki Al-Atass Center;

🌾صامدين يا حمصنا🌾
-
عبد الباسط الساروت

●●●

"Videodaki Besime, ne?! Nasıl olabilir böyle birşey?"

Yerinde duramayarak tuğlalara tekme atıyor. Başına doladığı kefiyesini avuçlayarak kenara fırlatıyor.

"Konuşsana, Aişa! Ne Besime'si?! Neyden bahsediyorsun? Konuş!"

Ağlamamı dindirmeye çalışıyorum. Hıçkırıklarımın arasından konuşuyorum.

"Videodaki... askerlerin odaya soktuğu kız... Ah.."

"Aişa bu video geçen hafta yayınlandı. Siz bir ay önce çıktınız hapisten!"

Titreyen ellerimle masadan destek alarak ayaklanıyorum. Köşede sigara içen Muaz abime bakıyorum. Abdurrafi parmağını dudağına bastırıyor.

"Ben çıktım. Sadece ben! Besime'yi hiç görmedim.. Tutuklandığımız andan beridir Besime'yi görmedim!"

Musab abimin göz kapakları seyiriyor. Yumruklarını sıkıp bırakıyor. Muaz'a bakıyor. Olayları anlaması için birkaç saniye yetiyor. Önündeki saksıya tekme atarak Muaz'ın üstüne yürüyor.

"Ben senin-!"

Bir anda Muaz altta, Musab abim üstte kalıyor. Yere düşüyorlar. Ben çığlık atarken, Musab abim ilk yumruğunu vuruyor. Ard arda vurarken Muaz'ın yüzünden, kemiğin kemiğe çarpma sesleri geliyor. Ellerimi yüzüme kapatarak bağırıyorum. Abdurrafi'ye müdahele ederek durdurmasını söylüyorum.

"Abdurrafi! Öldürecekler birbirlerini! Durdursana, birşey yap!"

Karışmak istemediği her halinden belli oluyor. Muaz, Macid ile yapılan anlaşma hususunda ona da gerçekleri söylemedi. Belki de, Musab abim yapmadan önce Muaz'ı yumruklamak istemişti. Lakin aramızdaki husumet sebebiyle yapmaktan geri durdu.

"Abdurrafi abi! Ablamı duymuyor musun?"

Zeyd de bağırdığında, kafasındaki git gellerden kurtuluyor. Musab abimin omuzlarından tutarak geriye itiyor. Sırt üstü düşen Musab abim gözü dönmüş halde ayaklanıyor. Abdurrafi'ye sağlam bir yumruk atıyor. Öyle ki, Abdurrafi düştüğü yerde kan tükürüyor.

"Defol git, Abdurrafi! Bu senin meselen değil. Bu ikimizin arasında bir mesele!"

Boşluktan faydalanarak hemen Muaz'ın yanına eğiliyorum. Çenesinin sola doğru ezildiğini görerek yüzünü avuçluyorum. Hatalar da yapsa, o benim kardeşim. Canımdan bir parça. Onun parmağına diken değse, benim yüreğim acıyor. Erkek kardeşler arasındaki dövüşleri ayırmaktan geri duruyorum. Bu konu hakkında pek çok tecrübem var. Onları ayırayım derken burnumun yer değiştirmesi, kafamda vazonun parçalanması... Doğrusu artık onları ayırabilecek cüssede de değilim.

"Musab elinden bir kaza çıkacak, oğlum! Bir sakinleş. Konuşalım, nedir, ne değildir, bir öğrenelim.."

"Daha neyi öğreneceğim, Abdurrafi? Kandırmış beni işte. Kızları kurtardım, anlaşma yaptım ayağına yalan söylemiş!"

Zeyd'i el hareketlerimle yanıma çağırıyorum. Muaz'ı doğrultarak içeriye taşımalıyız. Yoksa gerçekten Musab abim ileride pişman olacağı şeyler yapacak.

"Yalan değil. Gerçekten bir anlaşma var. Yalnızca bize maddelerini eksik anlatmış."

Muaz kolunu omzuma atıyor. Birkaç adım ileriye gidiyoruz ki, Musab abim görüyor. Yakasına yapışarak bağırıyor.

İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin