14.BÖLÜM:"TEVEKKÜLÜ ADIMLAYAN SERÇE"

687 93 404
                                    

Multimedya Suriye (Sonunda hikayenin baş karakterini görebiliyoruz, dediğinizi duyar gibiyim.😁);

🌾حرام عليك🌾
-
عبدالباسط الساروت

●●●

"Valizlerin hepsi tamam mı? Muaz! Aişa'nın valizini de arabaya yükledin mi?"

"Evet, abi! Hepsini yükledik, diyorum."

Muaz abim yanıma gelerek sarılıyor. Gözlerim sulanmaya başlıyor. Arabaya nefretle bakıyorum.

"Çok, çok kısa bir süre."

Başımı okşuyor. Burnumu çekiyorum. Ağlamak istemiyorum. Muaz ile ayrılarak babamın ve annemin elini öpüyorum. Annem Şam'ın büyük şehir olduğunu, oradaki insanlarla konuşurken daha dikkatli olmam gerektiğini söylüyor. Zeyd ile sarılırken ise nasihat sırası bana geliyor.

"Arkadaşların sana 'silahlanalım, şu lanet olası rejimi düşürelim', diyerek gaz verebilir. Lakin unutma. Bunların hepsi yalnızca gaz."

Gülerek saçını karıştırıyorum. Duygulanır gibi oluyor. Ensesini kaşıyor.

"Seni yalnız bıraktığım ve kaçtığım her durum için hakkını helal et."

"Etme, kızım. Önce korkak olduğunu kabul etsin." diyor babam. Birçok şeyi bilmemesine rağmen konuştukları komik geliyor.

Hakkımı helal ettiğimi söyleyerek arabaya ilerliyorum. Zahra ablanın hâlâ yukarıda olduğunu fark ediyorum. Mahmud abim arabanın bagajını kapatarak yanıma geliyor.

"Zahra nerede? İnmedi mi, hâlâ?"

"Herhalde." diyorum fısıldayarak. Nur demir kapıdan çıkarak yanıma koşuyor. Abimlerin kaldığı odanın camını gösteriyor. Eliyle karnına bir yükseklik oluşturuyor. Mahmud abim işaret dili bilmediği için sorarcasına bana bakıyor. Lakin hızlı yaptığı için ben de anlayamıyorum. Çömelerek yüzümü yüzünün hizasına getiriyorum.

"Ne diyorsun, Nur? Yavaş anlat."

Yeniden anlatmaya başladığı sırada bir çığlık sesi geliyor. Hızla doğruluyorum. Başımı sesin geldiği yöne doğru çeviriyorum. İkinci kata.

Mahmud abim arabanın anahtarını fırlatarak koşmaya başlıyor. Ardına bir çığlık sesi daha ekleniyor. Annem zılgıt çekerek dizlerine vuruyor. Babam gülerek sedire ilerliyor. Zeyd ve Muaz tedirgince bana bakıyor. Koşacağım sırada Zeyneb paçama yapışıyor.

"Annem! Annem niye bağırıyor, hala?"

"Annen..."

Muaz ile göz göze geliyoruz. Zeyneb'in kollarını bacağımdan çekiyorum. Çığlık sesleri ile diğer çocuklar da ağlamaya başlıyor. Koşarken Muaz abime bağırıyorum.

"Bize bir iyilik yaparak, çocukları sakinleştirebilirsin."

Merdivenlerden hızlıca çıkarak, seslerin geldiği odaya giriyorum. Mahmud abim kucağında taşıdığı Zahra abla ile bana bakıyor.

"Hastaneye gidelim."

"Hayır! Ah... Hayır, istemiyorum."

Annemlerin odasına koşarak, yüklükte bulduğum yorganları odaya götürüyorum. Yere birkaç kat yorgan seriyorum. Mahmud abim üzerine bırakıyor.

"Ne yapacağız?"

Zahra ablanın ter içinde kalmış suratına bakıyorum. Hastanenin pek hayırlı olmadığını bildiğim için ısrar etmiyorum.

İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin