9.BÖLÜM:"UÇURUMDAN ATLAYAN SERÇE"

715 102 110
                                    

🌾Köz🌾
-
Ömer Karaoğlu

●●●

"Öldü mü, lan? Geceden beri ses soluk yok."

"Sadece bayılttım, baba. Mutlaka uyanacak."

"Ben sana demiştim, o kadar dökme diye."

Gözlerimi açmaya çalışıyorum. Duyduğum yabancı seslerle elimi yüzüme atarak, örtülü mü diye kontrol etmek istiyorum. Ama elimi yüzüme atmak bir yana, hareket dahi ettiremiyorum.

"Önceden müjdeli haberi vermek gibi olmasın, Mahmud o parayı asla toparlayamayacak. Kız da bize kalacak!"

Gülme sesleri geliyor. Abimlerin dışında gülen her erkek midemi bulandırıyor sanırsam. Gözlerimi aralıyorum.

"Baba, uyanıyor galiba."

Bakışlarımı etrafta gezdiriyorum. Göz kapaklarım kendiliğinden kapanıyor. Heryer kararıyor. Ardından yeniden açıyorum. Etrafta uçuşan toz zerrelerini seçebiliyorum.

Başımı kaldırarak, nerede olduğumu anlamaya çalışıyorum. Aklıma gelen detaylarla elimi cebime atıyorum. Cebim boş.

"Musab abi..."

Gülüşme sesleri geliyor. Yeniden sayıklıyorum. Başımı tutarak doğruluyorum.

"Abim nerede?"

"Abini paket olarak, teslim ettik."

Bıyıkları yeni terleyen genç bana doğru yürüyor. Elim ile peçemi kontrol ediyorum. Hala aynı yerde olmasına sevinerek, savunma pozisyonu alıyorum.

"Sakın yaklaşma."

Babası bana garipçe bir bakış atarak, odadan çıkıyor. Kapıdan dışarıya adımlarken sesi duyuluyor.

"Verde'ye söyle, kıza yemek getirsin."

O gün tarlanın içinden gelerek, Abdurrafi'yi öldürmeye çalışan kızın ismini duyuyorum. Öfkeyle geriye çekiliyorum. Kapının ağzına yaklaşarak kıza sesleniyor. Ardından geri odaya giriyor.

"Neredeyse iki gündür uyuyorsun."

O kadar çok uyuduğuma inanmıyorum. İki gün oldu ve hâlâ abimler beni almaya gelemediler mi yani. Paranın miktarını bilmiyorum. Ne olursa olsun, maddi gelirimiz Mahmud abimin aylık yolladığı bir miktar, Musab abim hapse atılmadan önce Zeyd ve babam ile beraber çalıştıkları marketimizden kazandığımız para. Eğer yüksek bir meblağ ise daha burada çok vakit geçireceğim gibi görünüyor.

Hava karanlık. Gerçekten fazlası ile açım. Açlık derecemden dolayı iki gün uyuduğuma inanabilirim. Bir an önce yemek yemek istiyorum.

"Korkuttun bizi."

Musab abimle yaşıt olduğunu zan ediyorum. Lakin sakalları, çıkmayı düşünmüyor olmalı. Yalnızca bıyıkları olan bir oğlan.

"Beni elinizin altında tuttuğunuz sürece, daha çok korkarsınız." diyorum kendimi tutamayarak. Garipçe gülüyor.

"Aişacım, hayat ne garip değil mi? Dün ben sizin elinizde esirken, bugün sen esirsin."

İçeriye Verde denilen kız giriyor. Elinde tuttuğu tepside, çorba ve ekmek var. Tepsiyi yanıma bırakıyor.

"Bu mütenahi hayatta, ne olacağı bizlerce belli değil. Bir bakmışsın yeniden bizimlesin."

Gözlerimiz buluşuyor. Çorbaya gözümün ucu ile bakıyorum. Üzerinden dumanlar çıkan nefis bir tavuk çorbası.

İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin