Multimedya Abdurrafi;🌾Savaşa Girdin Kalbim🌾
-
Grup Yürüyüş●●●
"Uyan, Aişa. Hadi kalk."
Başımı kaldıramıyorum. Günlerce uyuyabilirim sanki. Göz kapaklarım birbirine yapışmış gibi. Açamıyorum.
"Lütfen, biraz daha uyuyayım."
"Gitmemiz gerek, Aişa."
Muaz'ın ısrarları üzerine gözlerimi açmaya çalışıyorum. Üzerime bir ölü uzanmış, kalkmamı istemiyor. Güneş odanın içini sarmış. Geceki soğuk halden eser yok. Saçlarım terden yapış yapış.
"Keşke domatesleri doğrasaydın."
"Eline alıp, ısırarak da yiyebilirsin."
"Aişa bizim için doğrar. Değil mi Aişa?"
Başımı masanın üzerine çeviriyorum.
"Doğrarı-"
"Abi kız ölümden döndü. Allah için bir gün de doğramamış domates ye."
Mahmud ve Musab abim aralarında atışıyorlar. Ben de Muaz'ın yardımıyla doğruluyorum. Masayı, uzandığım sedirin yanına çekiyorlar. Etrafına tahta sandelyeler koyarak oturuyorlar.
Masada domates, peynir, zeytin ve lavaş var. Herkes aç bir şekilde yemeye başlıyor. Musab abim kahvenin yokluğundan bahsediyor. Mahmud abim kuş sütü istemiş gibi davranıyor. Biraz kızarak bunlara şükretmesini söylüyor. Elimi hiçbir şeye sürmüyorum. Açım ama canım hiçbir şey istemiyor.
"Bir şeyler yesene. Güç toplaman lazım."
Mahmud abim eline domatesi alarak ısırıyor. Domatesin suyu fışkırarak yüzümüze sıçrıyor. Musab abim öfkeyle yüzünü siliyor.
"Ben sana Aişa doğrasın demiştim." diyor Mahmud abim gülerek. Hep beraber gülüyorlar.
Kenardaki torbanın içinden bıçağı görüyorum. Uzanarak alıyorum ve domatesleri söğüş gibi doğramaya başlıyorum.
"Bıraksana Aişa. Yorma kendini."
Musab abim bıçağı elimden almaya çalışıyor. Tabağı diğer tarafa çekiyorum.
"Sadece domates doğruyorum abi. Dün geceki olaydan sonra bir domates doğramaktan ölecek değilim."
Bu sefer yalnızca ben gülüyorum. Muaz bakışlarını yüzüme dikmiş, yüzünü buruşturuyor.
"Gece çatışmadan çıkan kıza, sabahına domates doğratmak da. Ancak keyfine düşkün size yakışırdı."
Genelleme yapması Musab abimi kızdırıyor. Ortamı sakinleştirmeye çalışıyorum. Herkesin yanağını sıkıyorum. Mahmud abim yüzünü ekşitiyor.
"Benim evlendiğimi unuttun sanırsam. Ben artık bir koca ve babayım. Bana çocugun gibi davranmanı tavsiye ederim."
Kaşlarımı kaldırarak abartılı bir tepki veriyorum.
"Niye beni Zahra ablaya mı dövdürdürtürsün?"
Hep beraber kahkaha atıyoruz. Ardından sessizleşiyoruz.
"Lovabaya gitmem gerek."
Muaz abim yardım etmek istiyor. Lakin onu red ediyorum. Israr ediyor.
"Kendi başına yürümeyi öğrenmeli. Bu arada tuvalet koridorun sonundaki kapı."
Mahmud abim donuk bir sesle konuşuyor. Az önceki esprili tavrı yok. Amacı beni korumak, diye tekrar ediyorum içimden. Şeytanın kalbime filizlerini atmasını engelliyorum. Musab abim beni belimden tutarak kaldırıyor. Tutunarak kapıya kadar gidiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)
EspiritualBaşlarını iki yandan tutarak sırayla alınlarından öpüyorum. "İkinize de birer buse bıraktım... Şehadet çiçeği busesi." Muaz şakağımdan öpüyor. Zeyd de diğer taraftan öptüğünde gülümsemem genişliyor. "Biz de sana birer buse bıraktık... Mücahede çiçeğ...