Multimedya Abdurrafi;
🌾Direniş Yolu🌾
●●●
"Aklımda kalsaydınız, sözlerinize cevap verebilirdim. Boşu boşuna yorulmuşsun. Doğrusu ben, yabancı insanların sözlerine çok takılmam."
Ben, ne söylüyorum?
Başımı kaldırıp da, ifadesine bakacak kadar cesur değilim. Tırnaklarımı, avuç içime geçiriyorum.
"Bu vakitte ve bu halde, sokakta görünmemiz hoş olmaz. Size hayırlı geceler. Merak etmeyin, sizden mümkün mertebe uzak duracağım. Abdurrafi abi."
Eteklerimi avuçlayarak, girişine yaklaştığım evime koşuyorum. Cevabını beklemiyorum. Demir kapının kolunu sertçe çevirerek içeriye giriyorum. Zahra abla avluda, tabakları mutfağa taşıyor. Sofradan yeni kalkmış, olmalılar. Beni görünce sevinçle ellerini açıyor.
"Allah'a hamd olsun, gelebildin. Sadece tabağı bırakıp gelecektin, korkuttun bizi."
Kapıyı örterek, içeriye adımlıyorum.
"İçeriye girince, zaman nasıl geçti, anlamamışım."
"Aman, abine görünme. Sen gecikince, köpürdü sinirinden."
Etrafıma bakınıyorum. Gözlerim Besime'yi arıyor.
"Besime gitti mi?"
"Gitti. Kız baya bir bekledi. Sen gelmeyince de, durmaya çekindi herhalde. Yazık, her lafı Musab'a çekmeye çalışıyor. Tam evlilik arifesinde, zor bir imtihan."
Hava serinlemiş. İçeride oturarak kahve içiyorlardır, diye düşünüyorum. Ayakkabılarımı çıkararak içeriye giriyorum. Kapısı açık oturma odasının önünden geçmem gerekiyor. Hızımı alarak, yürüyorum. Lakin fark ediliyorum.
"Aişa! Sen mi geldin, kızım."
Duvara yaslanarak sesleniyorum.
"Evet, ummiy (annecim)."
"Gel bakalım buraya, Aişa hanım."
Mahmud abimin öfkeli sesini duyuyorum. Parmak ucumda yürüyerek, kapının ağzında duruyorum.
"Bu saate kadar neredeydin?"
Nerede olduğumu biliyor. Yapılan hataları sesli söyletmek, onun bir taktiği.
"Sevde teyzelerde."
"Sevde teyzelere, niye gitmiştin?"
"Pişi tabağını bırakmaya."
"Pişi tabağı bırakmak, ortalama kaç dakikanı alırdı?"
"On beş."
"Saat kaç?"
"Bilmiyorum."
"Yedi."
Başımı kaldırarak yüzüne bakıyorum.
"Özür dilerim. Bir daha olmayacak."
"Bir daha evden çıkmazsan, olmaz."
Bu lafın üzerine bir şey söylersem, kararın netleşeceğini bildiğimden susuyorum. Merdivenlerden çıkıyorum. Peşimden biri yürüyor. Odama girerek, kapısını örtmeye çalışıyorum. Arasında Muaz abim görünüyor.
"Gelebilir miyim?"
"Tabi ki buyur, gel."
Arka arkaya odaya giriyoruz. Peçemi ve elbisemi çıkartarak, saçlarımı açıyorum. Örgülerimi çözerek, düzeltiyorum. Ardından yatağımın üzerine, abimin yanına oturuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)
EspiritualBaşlarını iki yandan tutarak sırayla alınlarından öpüyorum. "İkinize de birer buse bıraktım... Şehadet çiçeği busesi." Muaz şakağımdan öpüyor. Zeyd de diğer taraftan öptüğünde gülümsemem genişliyor. "Biz de sana birer buse bıraktık... Mücahede çiçeğ...