19.BÖLÜM:"YAZ ÇİÇEKLİ SERÇE"

882 86 547
                                    

Multimedya Humus, Bayada;

🌾ماتت قلوب الجيش🌾
-
عبد الباسط الساروت

●●●

"Gülüşlerimiz daha da büyüsün, Aişa. İyi ki varsın.."

Sarılıyoruz. Bir başından, bir yanağından öpüyorum. Zeyd de kollarını uzattığında gülümsememiz büyüyor. Muaz'ın yanaklarını silerek ayaklanıyorum.

"Mahmud abim hakkında kimseye birşey söylemeyeceğiz. Özellikle de Zahra ablama, asla. Humus'un dış cephedeki sokaklarını vurabilirler lakin Bayada'yı, özellikle de Khalidiye'yi bombalayamazlar. Burasını güvenli bölge ilan etmeliyiz. Protestoları arttırarak cesaretimizi göstermeliyiz. Onları Şam'daki hükümetlerinden edeceğiz. Halid b. Velid'in torunları değil miyiz?"

Humus, Halid b. Velid'in şehit olduğu şehir. Ömrü boyunca at üstünde savaşan Halid b. Velid katıldığı hiçbir savaşı kaybetmiyor. Yiğit komutan nihayetinde Humus'da yatağında ölüyor. Ölmeden önce ayağa kalkıyor ve son bir defa Humus'a bakmak istiyor. "İşte yaşlı develer gibi yatağımda ölüyorum," diyor. Âh... geri gel Halid (radıyallahuanh). Gel de, senin mezarının üzerinde ilahlık taslayanlarla savaş. Bizi izzetli bir cihad vaadiyle dirilt.

"Öyleyiz, abla. Öyleyiz değil mi?"

Zeyd'in yanaklarını sıkıyorum.

"Senin yanakların tüylenmiş sanki. Elime minik minik sakallar geliyor."

"Cidden mi? Bakayım."

Heyecanla ellerini boş yanaklarında gezdiriyor. Muaz beni kolunun altına alıyor. Yokuş yukarı çıkmayı sürdürüyoruz. Umutlarımızı yeniden kazanarak.

🌾🌾🌾

"Hillmi sheda ya eba (Yıllardır şehadeti düşlüyorum, baba). Kanımızla baba, Alemlerin Rabbini razı edeceğiz. Senin tek oğlunum baba. Sadece yirmi yaşındayım. Hayalim şehid olmak, baba. Diğer hayalim ise zafer. Şehid olmak baba, yıllardır hayalim. Kanımızla baba, Alemlerin Rabbini razı edeceğiz. Vatanımız kan ağlıyor, baba. Vatanımız keder içinde. Çocuk yardım çağırıyor baba. Ama kim dinleyecek? Kim dinleyecek?"

Sana bakmayacağım, Abdurrafi. Yirmi yaşında olabilirsin. Şehid olmak isteyebilirsin. Babanın tek çocuğu da olabilirsin. İstediğin şeyi söyle. Sana bakmayacağım.

"Abla, kamerayı biraz da Abdurrafi abime çevirir misin? İnsanlar birini tekrar ediyor lakin kim olduğu belirsiz gibi görünüyor."

"Ben onu fazlasıyla çektim zaten. Merak etme."

Kamerayı yeşil, beyaz, siyah ve üzerinde iki kırmızı yıldız olan bayrağımıza tutuyorum. SaatelQadime'nin çıktığı sokaktayız. Hepimizin ağzı oruçlu. Silahımı insanların üzerinde gezdiriyorum. Bu silahın kullanılma şekli böyle. Haksızlıkları, cesaretleri, kimsesizlikleri kayıt edip bizim hissettiklerimizi, hissedemeyenlere hatta haberi bile olmayanlara göstermek. Tek umudumuz olan silah. Kamera.

Kol kola girip bağıranları gördükçe heyecan doluyorum. Abdurrafi neşidden neşide atlıyor. Mahallede futbol oynadığı için de gençler onu tanıyor ve seviyor.

"Matat qulup aljaysh (Ordunun kalbi ölü)! İçlerindeki şeref ölü! Neden öldürüyorsunuz bizi, neden? Ordu ve halk kardeş olmalıydı. Uyanın, ordunun özgür adamları! Uyanın Araplar, Uyanın Suriyeliler! Onurlu ve şerefli yaşayın. Facir Esed'den kurtulun. Matat qulup aljaysh (Ordunun kalbi ölü)! İçlerindeki şeref ölü! Neden öldürüyorsunuz bizi, neden? Ordu ve halk kardeş olmalıydı. Hain bir mücrim gibi ümmetin şerefli insanlarını katlediyorsunuz. Zalimin zulmünden dönün. Ey vatanın koruyucuları!..."

İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin