18.BÖLÜM:"HARP MEYDANINDA SERÇE"

688 95 399
                                    

Multimedya Albay Hüseyin Hermosh;

(Esed'in ordusunu terk eden öncü isimlerden biriydi. Türkiyede iken Doktor'un istihbarat çalışanları vesilesiyle tutuklanmıştı. Geçen ay Suriye zindanlarından yayınlanan görüntülerde, işkence görmüş bedenlerden biri ona fazlasıyla benziyordu. Fotoğrafını arapça haber yayınlarından bulabilirsiniz. Bende vardı lakin yüreğim o görüntüyü koymaya dayanamadı. Rabbim onun şehadetini kabul etsin ve bize de şehadeti nasip etsin.)

🌾فدائيون🌾

●●●

"Aişa! Aişa, hadi geriye çekil. Aişa."

Abdurrafi'nin sesini işitiyorum. Babamın başını öpmeye devam ediyorum. Gözlerim yanıyor. Bu ağlayacağımın habercisi değil. Kuvvetli ağladığım için duyduğum acı.

"Ambulans nerede kaldı, Abdurrafi? Ambulans gelsin artık."

Yanağımı, babamın yanağının üzerine koyuyorum. Gökyüzündeki güneşe rağmen nasıl bu kadar soğuk olabiliyorsun? Yüreğim yanıyor, baba. Sen ısınmıyorsun.

"Aişa çekil, diyorum. Araba geldi. Babanı götürecekler."

"Ambulans gelmedi, Abdurrafi. Ambulansın sesini duyamıyorum. Yoksa aramadınız mı?"

"Ambulans gelmeyecek."

"Ara o halde! Ara, gelsinler."

Hamza amcam kollarımı babamın üzerinden çekmeye çalışıyor. Birkaç gün önce ütülemiş olduğum beyaz gömleğine sımsıkı yapışıyorum. Bu gömlek ne zaman kırmızı oldu?

"Hadi, kızım. Çek ellerini. Bak, baban Allah katına yüksel-"

Amcamın elini inatla itiyorum.

"Hayır! Hayır, diyorum. Ambulansı arayın! Babamın kalbi atıyor.. Babamın aldığı nefesleri hissedebiliyorum!"

Hamza amcama hiç bağırmadım. Bu ana kadar. Abdurrafi benim ardımdan bağırıyor. Sesimi bu kadar çok yükselttiğimi, ilk defa duyuyor olmalı.

"Babası ölen ilk insan sen değilsin, Aişa! Üzülmeni anlayabiliyorum ama-"

"Anlayamazsın! Anlayamıyorsun! Babası ölen ilk insan olmayabilirim ama babam ilk defa.."

Ellerimi yüzüme kapatarak geriye çekiliyorum. Omuzlarım sarsıla sarsıla ağlıyorum. Başımı kucağıma eğiyorum. Akhiler babamı çekerek arabaya götürüyorlar.

"Abdurrafi, oğlum sen Aişa'yı eve götür. Biz ikindi vakti girmeden cenaze işini toparlayalım."

"Tamam inşallah, Hamza amca."

Dudağımı dışa doğru bükerek kaşlarımı çatıyorum. Bu şeyi daha fazla yaşamak istemiyorum. Oyunda istediği olmadığı için mızıklayan bir çocuk gibiyim. Oyundan çıkmak istiyorum. Bu saçmalık bitsin istiyorum.

"Aişa, hadi eve gide-"

Abdurrafi eliyle omzuma dokunuyor. Öfkeyle elini iterek bağırıyorum.

"Bu kadar acımasız olmak zorunda mısın?! Biraz anlayış göstersen? Ne olur... ne olur ha?"

Eliyle yüzünü sıvazlayarak sabır çekiyor. Gözlerini arkamdaki bir binaya dikiyor.

"Bak, şuan iyi görünmüyorsun. Ne dediğinin farkında değilsin. Eve gidelim. Sakinleşelim. Bir elini, yüzünü yıka. Hadi, güzelim..."

İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin