7.BÖLÜM:"BULANIK DÜŞÜNCELİ SERÇE"

813 100 79
                                    

Multimedya Abdurrafi;(Gözünüz alışsın diye bolca Abdurrafi koyacağım.😄)

🌾قالوا و قلنا🌾

●●●

Elimi telefona atarak yakalamaya çalışıyorum. Hemen silerek buradan gitmek istiyorum. Lakin Büşra elini havaya kaldırarak telefonu benden uzaklaştırıyor.

"Sen beni kolay bir yem zan ettin, herhalde."

Yukarıya doğru uzanan topuzunu tutarak çekiyorum. Paniklediği anda telefonu elinden alarak duvara fırlatıyorum. Bu hızlı hareketim telefonun parçalanması için yeterli olmuyor. Büşra fırlattığım telefonuna bakarak ağıt yakarcasına bir şeyler söylüyor.

"Abdurrafi akhi, telefon!"

Abdurrafi ne yapacağını şaşırarak telefona bakıyor. Üzerine sertçe basarak parçalayabilir. Lakin o harekete geçene kadar Macid telefona ilerlemiş oluyor.

Abdurrafi ise telefonu almak yerine Macid'in suratına bir yumruk atıyor. Boşta olan elim ile alnıma vuruyorum. Macid'e karşı olan öfkesine yenik düşüyor ve onu dövebilecek bir zamanı buluyor belki de. Büşra ise beni yere iterek elimden kurtuluyor. Ben can acısı ile yerde inlerken telefonuna koşuyor.

"Telefonum, canım telefonum."

Doğrulamayacak kadar kötü hissetsem de sürünüyorum. Sağlam olan ayağım ile telefonu iktirerek ayaklanıyorum. Telefonu kaparak, buraya geldiğim ilk gün kusmak için girdiğim lovabaya giriyorum. Kapının kilidini çevirerek, telefonu açmaya çalışıyorum. Ekranı çatlamış ve açılmıyor. Mermer duvarlara fırlatarak parçalıyorum. Son olarak da tuvalete atarak üzerine sifonu çekiyorum. Büşra'nın kapı ardından bağırma sesleri geliyor.

Dışarıya çıkınca yapacaklarımı kafamda toparlayarak kapıyı açıyorum. Büşra benim çıktığım lovabaya girerek telefonunu arıyor. Söylenip duruyor. Birbirlerinin üzerine çıkarak dövüşen Macid ile Abdurrafi'yi ayırmaya çalışıyorum.

Abdurrafi sol koluna burnunu sürterek ayaklanıyor. Kaşı patlamış ve burnu kanıyor. Macid ise daha kötü durumda.

"Seni öldüreceğim anladın mı?! Elimden kurtulamayacaksın."

Macid o haldeyken bile tehdit etmeyi sürdüyor. Abdurrafi'nin kolunu tutarak kapıya doğru sürüklemeye çalışıyorum. Sokakta oynadığımız zamanlarda bile kavga etmeyi sevmeyen, kimseye bir fiske vuramayan biriydi. Bu adetini sürdürdüğünü, birini incitmekten bile kaçındığını biliyorum. Şimdi ne olmuştu da, bu denli gözü dönmüştü.

"Asıl ben seni öldüreceğim. O lafları ağzına aldığına pişman edeceğim."

Macid ne söylemişti?

"Gerçekleri duymak ağır geliyor değil mi? Kaybedeceğini bildiğin bir savaşta, çarpışmaktan da yorulacaksın."

Abdurrafi öne atılıyor. Israrla Macid'e tehditler savurarak, vurmaya çalışıyor. İki elim ile tuttuğumda parmaklarımın ancak birbirine kavuştuğu kolunu çekiştiriyorum.

"Abdurrafi akhi, boşver. Hadi gidelim, ne olur?"

"Bırak Aişa, geberteceğim bu iti."

Kolunu elimden kurtarmak için silkeliyor. Ağırlığımı çok vermiş olacağım ki, o öne doğru ilerleyince savruluyorum. Kurşun yarası olan bacağımın üzerine düşüyorum. Dikişlerimin derimi parçaladığını hissediyorum.

"Ahh..."

Abdurrafi gerisin geriye dönerek dehşet ile bana bakıyor. Yere kapaklanış anımı görmemiş olacak ki, anlamaya çalışıyor. Macid ismimi zikrederek, hemen yanıma geliyor.

İZMİHLÂL (Suriye Devrimi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin