Sinan her zamanki gibi oturmuş içkisini içerken, her zamankinden farklı bir şey vardı aklında. Farklı biri. Osman.
Geçen gün aralarında geçen o kısa konuşmayı düşünüyordu Sinan. Bir şeylerin farklı olduğunu hissetmişti ama ne olduğunu bilmiyordu. Osman'ın ne düşünerek daha doğrusu ne hissederek Sinan'a böyle davrandığını bilmek istiyordu. Çünkü daha önce hiç kimse ona böyle bakmamıştı. Bu bakışların nedenini öğrenmek istiyordu. Öğrenirse neler olurdu onu da bilmiyordu. Ama bir yandan da aklından çıkmayan bir şey vardı; ya öğrenirse hiçbir şey olmazsa, ya tamamen normal şeylerse bunlar? Sinan normal olmasını istemiyordu, farklı şeyler olsun istiyordu ve evet bunun nedenini bilmiyordu.
Sinan iyi düşünebilen birisi değildi. Birisinin ona böyle davranması garip geliyordu. Aslına bakarsak Osman onun arkadaşı bile sayılmazdı, küçük bir operasyon için bir araya gelen birkaç kişiden ikisiydiler. Daha fazlası değildi. Sinan böyle düşünmek istemiyordu ama böyle olması gerekiyordu. Çünkü ona göre başka bir ihtimal yoktu. Gerçekten, ama gerçekten kimse Sinan'ı sevebilir miydi? Osman'ın bu iş bittiğinde onu arkadaşı olarak göreceğinden bile şüpheliydi, kim asosyal alkolik ve farklı biriyle arkadaş olmak isterdi ki.
Sinan'ın aklına biri daha geldi. Işık. Işık iyi bir kızdı, gerçekten iyi. Tatlıydı, güzel ve zekiydi. Ama bunlar Sinan'a göre klişe özelliklerdi. Işık'ın yaptığı farklı bir şey yoktu. Işık herkesle aynıydı. Ama yine de, şu hayatta Sinan'a en iyi davranan insandı. Sinan onu kaç kez terslemişti hatırlamıyordu ama Işık yine de her sabah ona izlediği romantik dizileri bayıla bayıla anlatmaktan geri durmuyordu. Sinan, onun kötü bir niyeti olmadığını biliyordu ve pek belli etmese de Işık'ı seviyordu. Seviyordu ama, anlamadığı şeyler vardı. Her zamanki gibi kendi iç hesaplaşmasından çıkamıyordu. Belki de diye düşündü, belki de Işık'a aşık olmalıyım ve kapı çaldı.Bu eve şu an gelebilecek olan tek kişi vardı. Sinan bir anda neden böyle heyecanlandığını bilmiyordu, bildiği tek şey Osman'ın gelmiş olmasını istemesiydi. Kapı birkaç kez daha çaldığında daha fazla beklemeden hızlı adımlarla ama umursamaz görünerek kapıyı açmaya gitti. Karşısında Osman'ı gördüğünde neredeyse gülecekti. Saçma olacağını bildiğinden kendini tuttu. Onu her gördüğünde gülümseme isteğini bastırmak zordu ve çoğu zaman yapamıyordu.
Neyseki Osman'ın Sinan gibi takıntıları yoktu, belki saçma belki değil elindeki poşeti ona uzatırken güldü. Osman güldüğünde Sinan bu sefer kendine engel olamadı."Ee Sinan, burda mı yiyelim?" dedi Osman hala gülüyordu ama küçük bir sitemle konuşmuştu.
Sinan hızla kapıyı sonuna kadar açtı, "Ha şey kusura bakma, geç içeri. Biliyorsun pek fazla kişi uğramaz buraya, şaşırıyorum." Başka biri gelse bunları söylemezdi tabii Sinan. Ama Osman'a içini dökmek istiyordu, içinden geldiği gibi olmak istiyordu.
Osman yine güldü, "E oğlum, gelirim dedim geliyorum işte."
Sinan da güldü. Anlamak için ertelediği şeyden bu sefer emin oldu, Osman onu düşünüyordu. Gerçekten düşünüyordu."Bak, sende kesin vardır diye almadım bira falan."
"Var var, bekle getireyim."
Sinan gidip biraları getirdiğinde Osman imalı bir şekilde konuşmaya başladı.
"Kusura bakma ya, seninde stoğunu bitiriyoruz. Okulu falan nasıl yakacaksın sonra."
Sinan güldü, fazla mı gülüyordu ne?
"Siktir git.""Gel hadi gel ye şunları. Minicik bir şey kalmışsın, öleceksin oğlum."
"İsabet olur."
Osman yavaşça kafasına vurdu Sinan'ın. "Çok konuşma da ye hadi."
İkisi birkaç dakika boyunca önlerindeki yemeğe odaklanmışken, belli etmeseler de konuşmak istiyorlardı.
Sinan, her yerde ve her koşulda sessiz olan Sinan, Osman yanında olduğunda hep konuşmak istiyordu.Sonunda yemeklerini bitirdiklerinde, Osman ayağa kalktı. Sinan onun gideceğini düşündüğü için bir bahane bulmak istiyordu, gitmesini istemiyordu. Ama Osman ortalığı toplamak için yeltendiğinde Sinan rahatladı.
Osman sehpadaki birkaç kağıt ve poşetleri alırken Sinan onun bileğini tuttu. "Bırak boşver. Kalsın ben hallederim sonra." Osman bu tutuşun verdiği hissi görmezden gelmeye çalıştı, bu iki oluyordu. Elindekileri bıraktı ve el yıkama bahanesiyle banyoya kaçtı. Neden böyle hissettiğini bilmiyordu, bir türlü anlamıyordu. Salona geri döndüğünde Sinan'ın koltuğa uzanmış olduğunu gördü. Her zamanki gibi.
Tekli koltuklardan birine oturmak yerine onun yanına doğru giderek Sinan'ın ayaklarını kaldırdı, koltuğa oturdu ve onun ayaklarını bacaklarının üstüne koydu. Sinan Osman'a garip garip bakarken, Osman 'ne var?' dercesine kafasını salladı.
"Şunlardan birine otursana oğlum." dedi Sinan tekli koltukları eliyle gösterirken.
Osman omuz silkti, "Yok, böyle rahat."Sinan kafasını iki yana sallayıp kalkmaya yeltenirken Osman ona doğru eğilip göğsünden geri ittirdi, "Lan rahatız dedik, yat işte oğlum."
Osman kafasını geriye yaslayıp gülümseyerek tavana bakarken, geçen seferkinin aksine, bu seferde gülümseyerek Sinan onu izliyordu.
medyaya bakar mısınız, BİRBİRİNE ŞÖYLE BAKAN İKİ İNSAN NASIL AŞIK OLAMAZ BİRİ BANA BUNU AÇIKLAYABİLİR Mİ??!?!?!
neyyse nasıl gidiyorum bilmiyorum, cidden çok tedirginim 🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙯𝙖𝙖𝙛𝙡𝙖𝙧 / 𝘴𝘪𝘯𝘮𝘢𝘯
FanficSinan Işık'a aşık olurken Osman çaresizce izliyordu. [aşk 101, osman×sinan] #1 in love 101