birkaç gün sonra
"Sinan niye gelmedi acaba?" Osman'ın sabahtan beri merak ettiği soruyu Işık dile getirmişti. Geçen günlerde ondan uzak durmuş olsa da gözünün önünde olmayınca merak ediyordu işte.
Kerem omzunu silkti, "Sızmıştır yine bir yerde."
"Ya ama dün yağmurda çok durdu, kesin hasta olmuştur. Kimse de yok yanında." Işık üzgünce düşüncelerini onlara aktarırken, eş zamanlı Osman'ın kaşları çatılmıştı. "Tamam gidip bakarız okuldan sonra." Eda Osman'a bakarak konuştu, "Hepimiz."
Osman'ın içi hiç rahat değildi, gitse de gitmese de kendini kötü hissedecekti. Ama yine de gitmek istiyordu, en azından Sinan'ın iyi olduğunu görse yeterdi. Ağzına bir fındık attı, garip bir şekilde fazla streslenmişti.
•
Son geldiğinden bu yana kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen Osman öyle hissetmiyordu. Elinin kapıya uzanmayışı her ne kadar tanıdık gelse de bir o kadar uzaktı. Ne diye erkenden gelmişti sanki? Yüzüne bakıp ne diyecekti? En önemlisi Sinan ona cevap verir miydi?
Oflayarak saçlarını karıştırdı. Madem buraya kadar gelmişti Sinan'ın iyi olduğunu görmeliydi. Sonra gerekirse giderdi.
Hızlıca kapıyı çaldı, ilk gelişleri gibi endişeliydi. Tek fark o zaman bilinmezlerin endişesiyken şimdi yaşanmışlıkların verdiği bir şeydi. Az sonra kapı açıldığında Osman karşısında Işık'ı görünce şaşırmadan edemedi. "Işık?"
"Osman. Sen de mi erken gelmek istedin." dedi Işık kapıyı ardına kadar açarken. Onun hala kapıda beklediğini görünce konuştu. "Girsene." Osman küçük adımlarla içeri geçerken devam etti, "Ben dayanamadım ya, merak ettim Sinan'ı. Senin de geldiğin iyi oldu."
Osman hafifçe başını sallarken Sinan'ın karşısındaki tekli koltuğa geçti. Tahmin ettikleri gibi hastalanmıştı. Her zamankinden daha solgun görünüyordu ve Osman'a bir kere bile bakmamıştı.
Işık Sinan'ın yanına oturarak çorba kasesini tekrar eline aldı. Kaşığı ona uzattı ama Sinan dudaklarını değdirdikten sonra hafifçe geriye çekildi. "Sıcak." dedi kısık bir sesle. Osman karşısındaki manzarayı çatık kaşlarla izlerken Işık gülümseyerek kaşıktaki çorbaya üflemekle meşguldü. Kaşığı tekrar uzattığında bu sefer Sinan çorbayı içmişti. Birbirlerine gülümserlerken Osman kafasını cama doğru çevirdi.
Birkaç dakika aynı şekilde geçerken Osman hiçbir şey düşünemiyordu, ona göre bariz bir flörtleşmeydi bu. Neden erken geldiğini, hatta Işık'ın da neden erken geldiğini sorguluyordu. Belki çorba Sinan'a iyi gelirdi ama bu, şu durumdan çok rahatsız olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
Biraz sonra kapı çaldığında Işık ve Sinan Osman'a döndüler. Ama Osman elindeki küçük kağıtla uğraşıyordu. Kapı tekrar ve daha sert çalındığında el mahkûm Işık elindeki kaseyi bırakarak kalktı yerinden. Evet, Işık'ı birkaç saniye de olsa ordan kaldırmak için kapıyı açmamıştı.
Sinan hâla ona bakarken Osman da kafasını kaldırdı, "ne?" dercesine kafasını salladı. Eda ve Kerem'in "Ne iki saatte açıyorsunuz?" söylenmelerinin ardından Sinan sessizce ve dik bakışlarla konuştu, "Neden geldin?"
Osman diyecek bir şey bulamadan diğerleri yanlarına geldi. Harbi, neden gelmişti? Bir anda ayağa kalktığında herkes ona döndü. "Nereye?"
"Siz geldiniz işte, gideyim ben artık."
Diğerleri de aralarındaki gerginliği bilse de Eda duruma hakim olduğundan söze girdi, "Saçmalama oğlum otur işte, işin var sanki."
Osman'ın bakışları Sinan'a dokunduğunda ona bakmadığını görünce itiraz etmek için ağzını açtı, ama Işık iki arkadaşın küs kalmasını istemediği için onun konuşmasını engelledi. "Osman kal işte, daha yeni geldin zaten. Bu kadar mıydı?"
Osman cevap vermeden yerine geri oturdu. Eda ona bakarken Osman da ona döndü. Belki onunla konuşsa iyi olabilirdi.
Işık su almak için mutfağa gittiğinde kimse konuşmuyordu. Geri gelip Sinan'a ilacını verdiğinde de öyle. Sessizliği bozmak adına geldiğinden beri dikkatini çekmiş olan tabloyu gösterdi.
"Ne güzel bir resim değil mi? Böyle insana acayip acayip şeyler hissettiriyor."
Herkes birkaç saniye tabloya baktıktan sonra Eda gözlerini devirerek önüne döndü, "Bok gibi."
Işık'ın omuzları düşerken Sinan elini onun elinin üstüne koydu. Osman yumruklarını farketmeden sıkmaya başlamışken, Sinan ve Işık birbirine gülümsemekle meşguldü.
Eda ikilinin ellerine bakarken araya girme ihtiyacı hisseti. "Bira yok mu bira?"
Sinan ona dönmeden cevap verdi. "Var, git al."
Eda mutfaktan taşıyabildiği kadar bira alıp içeri döndü. Işık'a bir tane uzattı, "Yok, ben içmeyeceğim." Omzunu silkerek Sinan'a dönerken Işık tekrar konuştu. "Yok, o da içmeyecek."
"Neden?"
"Hastasın çünkü Sinan. Alkol içemezsin."
Sinan gözlerini devirdi, "Doktor mu oldun şimdi de?" Işık bu sefer bunu takmamaya çalışarak Sinan'ın uzattığı eline vurdu. "İçme işte, ölmezsin."
"Ölürüm."
Işık kaşlarını çatarak ona bakmaya devam ederken Sinan oflayarak geri yaslandı. Osman ise Sinan'ın bu tavrını ne kadar şirin bulsa da gözlerinin önünde bu ikilinin her konuşmasını flört olarak algılıyordu. Birasını kafaya diktikten sonra ayağa kalkarak kapının önüne çıktı. Banka oturarak denizi izlerken aklına gelen anı burukça gülümsemesini sağlamıştı.
İlk öpücüklerini ardından küçük bir kaos getirsede tekrar tekrar yaşamak isteyeceği tek şeydi belki de. Çünkü ilk defa sonunu düşünmeden bir işe girişmiş, ondan sonra da anı yaşamanın güzelliğini görmüştü. Sinan'layken hep böyle olmuştu, anı yaşamıştı çünkü sonunu düşünürse işin içinden çıkamayacağını biliyordu. Ama görmüş olduğu gibi; spontane yaşadığında da işin içinden çıkamamıştı.
Belki Sinan'ı buna kendisi itmişti ancak onun başkasıyla olma düşüncesi bile ayarlarını bozmaya yetiyordu. Ve evet belki bir şeyler yapması gerekiyordu ama eli kolu bağlıydı.
"Osman?"
Eda'nın sesiyle düşüncelerinden sıyrıldığında önünü göremedi Osman. Gözlerinin dolduğunu farkettiğinde hemen gözlerini açıp kapatarak Eda'ya döndü.
"Gel hadi içeri."
Osman ayaklanarak ona doğru ilerledi. "Ben gideyim en iyisi."
"Osman yapma işte. Tam zamanı konuşabilirsiniz burada."
Osman gülerek kafasını iki yana salladı. "Hiç zamanı değil."
"Ohoo, sen böyle ertelemeye devam ettikçe Işık'la izlemeye de devam edersin. Alış o zaman."
Osman gözlerini açıp kapattı, "Haklısın," dedi kafasını eğerek, "sanırım Işık'la onu izlemeye alışsam iyi olur."
yani diyo ki bir gün küllenir anılar yanmaya da alışırııımm yani benim gibi
bu arada bence çok doğru
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙯𝙖𝙖𝙛𝙡𝙖𝙧 / 𝘴𝘪𝘯𝘮𝘢𝘯
FanfictionSinan Işık'a aşık olurken Osman çaresizce izliyordu. [aşk 101, osman×sinan] #1 in love 101