ayrılıklar,

2.8K 217 276
                                    

medya💘

-

Emre Aydın - Beni Vurup Yerde Bırakma

-bir hafta sonra-

Osman Sinan'ın evine doğru ilerlerken ayakları geri geri gidiyordu. Yapacağı şeyin ağırlığı koca bir yük gibi üzerine çökmüş kalbinin atmasını bile engelliyordu sanki. En doğrusu böyleydi belki ama en iyisi değildi.

Kapının önüne geldiğinde geldiğinde titrek bir nefes aldı. Gitmek istiyordu, koşarak uzaklaşmak istiyordu ama kapıyı çaldı. Sinan kapının önünde bekliyormuş gibi hemen açtığında gözlerinin içine bile işlemişti gülüşü.

"Nerde kaldın lan?"

Osman içeri girerken ne yapacağını bilmiyordu, kısık sesle cevap verdi. "Geldim işte."

Sinan Osman'ın yüz ifadesini farketmişti tabii ikiside içeri geçene kadar bir şey demediler.

"Dışarı çıkalım mı?"

Osman kafasını salladı, açık hava daha iyi olurdu belki. Akşam karanlığında denize karşı bu bankta oturmak aklına güzel şeyler getiriyordu ama güzel bir şey olmayacaktı.

"Bira?" Kafasını iki yana salladı Osman, daha evet hayır bile diyemezken ne yalanlar söyleyeceğini de bilmiyordu.

"Osman, bir şey mi oldu?"

Derin bir nefes almaya çalıştı Osman, sonra da yavaşça vücudunu Sinan'a çevirdi. Yeterince ertelenmiş bu konuşmayı yapmanın zamanı gelmişti.

"Sinan bir şey konuşmamız gerekiyor."

"Konuşalım." Sinan hafiften strese girmiş olsa ve aklına bir sürü ihtimal gelse de bunların hiçbirinde ayrılık yoktu. Bu yüzden Osman tekrar konuştuğunda şaşkınlık diğer hislerden önce ele geçirmişti onu.

"Sinan, ben böyle yapamam. Saklanarak, kaçarak sürekli tetikte olup; birisi bizi görecek mi diye düşünerek yaşayamam." Osman bir şey söyler diye duraksadığında Sinan nefes bile almadan ona bakıyordu. Bu yüzden birkaç saniye gözlerini kapattı, açtığında konuşmaya devam etti. "Sende farkındasın Sinan, yanlış olan şeyler var."

Yanlış şeyler. Sinan ilk şoku atlatıp sesini bulduğunda kesik kesik konuştu. "Yanlış olan şeyler ne?"

"Biz."

Sinan bir şey diyemedi, buna inanmıyordu. Kesinlikle başka bir şey olmuştu.

"Hayır Osman, seni tanıyorum ben. Bir şey oldu değil mi, söyle. Lütfen." diye yalvarır bir ses tonuyla konuştuğunda Osman kalbinin sızladığını hissetti. Bir an önce gitmeliydi.

"Hayır Sinan, beni tanımıyorsun. Hem sende düşün, bizim birlikte bir geleceğimiz yok. Eğer böyle olmaya devam edersek ayrı ayrı da bir geleceğimiz yok. Kabul görmeyiz Sinan."

"Kendi hayatımı başkalarının istediği gibi mi yaşamalıyım yani?"

Osman derin bir nefes verdi, "Olması gerektiği gibi yaşamalıyız."

Sinan bir umut barındırıyordu hala içinde, "Yani?"

"Yani, buraya kadarmış. Senin yanında kendimi iyi hissediyordum Sinan ama sadece bu kadar. Daha fazlası değil." Tüm bunları ezberlenmiş bir replik gibi söylerken artık Sinan'a bakamıyordu.

Sinan kalbinin kırıldığını hissediyordu ama hala inanmıyordu. Kafasını iki yana salladı. "İnanmıyorum sana, anlatmadığın bir şeyler var değil mi?"

Osman bir süre konuşmadı, Sinan ise önüne bakarak gelecek cevabı bekliyordu. 'Bunlar gerçek değil.' demesini istiyordu.

"Sinan kulp aramayı bırak."

Osman'a döndü Sinan, "Kulp aramıyorum, sen bana yalan söylüyorsun."

"Sinan bir çocuk masalında değiliz, tamam mı? Her şey mükemmel ilerlemeyecekti."

Sinan bir şey demediğinde Osman ayağa kalktı, bitmişti işte. Sinan da hızla ayağa kalkarken Osman'ı ittirdi.
"Bok bok konuşup gidemezsin lan!"

"Sinan, çekil."

Sinan Osman'ın elini tuttu. Yalvaran gözlerle ona bakarken konuştu, "Kendini neye inandırdın ya da kim sana ne dedi bilmiyorum ama böyle olmaz Osman. Birlikte çözelim, lütfen."

Osman gözlerini kapatıp tekrar derin bir nefes aldı, "Sandığın gibi bir şey yok Sinan, her şeyde ince detaylar olmasına gerek yok." Ellerine bakıp zor da olsa çekti elini.

Havada kalan eline baktıktan sonra sinirle konuştu Sinan, "Var ulan! Tam da sandığım gibi bir şey var!"

Osman bir an önce bitmesini istiyordu bu şeyin. Bu yüzden Sinan gibi o da bağırarak ağzına ilk gelen şeyi söylediğinde, pişman olmak için geç kalmıştı. "Sinan uzatma artık! Sevmiyorum lan işte seni! Bunu mu duymak istiyordun?"

Sinan bunu beklemiyordu bile bu yüzden öylece durduğunda gözleri dolmuştu. Osman seri adımlarla oradan uzaklaşırken boğazındaki yumru canını acıtıyordu.

İçerden kapı kapanma sesi geldiğinde Sinan kendini daha fazla tutamadı.

•••

Sabaha karşı dalmış olan Sinan gözlerini açtığında okula bir iki saat geç kaldığını farketti ama umrunda değildi. Bugün okula gidecek olmasının tek bir nedeni vardı zaten. Hızlıca ve özensiz bir şekilde üstünü değiştirdikten sonra içinde tek bir defter ve kalem olan çantasını omzuna asarak evden çıktı.

Köpeğiyle birlikte ilerlerken hiçbir şey düşünemiyordu. Bomboş hissederek yürüyordu sadece.

Sonunda vapura geldiğinde köpeğinin başını okşadıktan sonra oraya doğru ilerleyerek vapura bindi. Geçen sefer sarılarak durdukları yerde bu sefer tek başınaydı.

Osman dersin bitmesini beklerken dün gece aklına geldikçe sinir doluyordu içi.

İlk defa hiçbir şeyi düşünmeden mutlu olduğu bir zaman dilimindeyken hiç beklemediği bir anda yere çakılmıştı. Bu düşüş her zamankinden daha can yakıcıydı. Herkes tarafından sevilmemeye alışmış olan Sinan, Osman bunu dile getirdiğinde kırılmıştı, kızmıştı.

Sonunda ders bittiğinde Sinan matarasını ceketinin cebine koyarak oturduğu yerden kalktı. Okulun ön tarafına doğru yavaş adımlarla yürürken Osman'ı ilk gördüğü yerde ne yapacağını biliyordu.

Osman'ın, Keremlerle birlikte bankta olduğunu görünce adımlarını hızlandırdı. Sinan'ı farkettiklerinde çoktan Osman'ın yanına ulaşmıştı. Yakalarından tutup kaldırdığında dejavu yaşadığını hissetti bir anlığına. "Hiç bir açıklama yapmadan siktir olup gidebileceğini mi sandın lan?" dedi dişlerinin arasından.

Geçen sefer bu şekilde kendine çekip öptüğü dudaklara, bu sefer sert bir yumruk geçirdi.

-

😳😳😳😳

 𝙯𝙖𝙖𝙛𝙡𝙖𝙧  / 𝘴𝘪𝘯𝘮𝘢𝘯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin