•13•

96 9 4
                                    

"Oğlum, herif hızlı. Yuh anasını satayım!" diye söylenmeye başladı Yusuf. Bu böyle devam ederdi. "Bak, ben bile bu tiple bulamamışken, herif iki gün önce gelen kızın dibini düşürdü! Yanlız yanlız Ali benim. Haberi olsun o kızın!" diye ekledi saçma sapan konuşmasına. "Üf, Allah aşkına sus Yusuf sus!" dediğimde bana dil çıkardı. "Nereye gitti onlar?" diye sorduğunda 'Bilmiyorum' anlamında omuzlarımı kaldırıp indirdim.
Sonra yanımıza Barış iti geldi. "Ne var lan? Vidalar gene mi gevşedi gevşek?(!)" dediğimde Defne koluma hafifçe vurdu. "Konuşmamız lazım." dedi. "Tamam, konuş." dediğimde eliyle Defne'yi gösterdi. "Onunla." dediğinde ayağa kalktım. "Reddedildi!" dedim ve omzuna vurdum. "Hadi hacı, hakim son noktayı koydu. Ben de koymadan uza!" dedi Yusuf. "Koysana lan!" dediğinde arkadan gelen Ali'yi gördüm. Eliyle sus işareti yaptı.
"Emin misin kardeşim?" dedi Yusuf. "Evet!" dediğinde Ali omuzlarından tuttu. "Ben den günah gitti!" dedi. Önce kafasına bir tokat patlattı. Kolunun birini tuttu ve sırtına koydu. "Bilmiyorum biliyormusun ama ben polis olacağım. Ve bunun için şimdiden eğitim alıyorum. Cinayet masasıyla ilgilenmek istediğimden her püf noktayı da biliyorum. Yani seni öldürünce arkamda delil bırakmadan saklayabilirim. Öğrenmiş oldun. Hala emin misin?" diye ekledi. "Hayır, bırak beni!" diye inledi Barış. Ali saldı onu. "Hadi yürü!" dddi ve sırtına bir yumruk geçirdi.
"Ali, aşk olsun ya!" dedi Yusuf. "Ne oldu oğlum?" dedi Ali habersiz. "Haberin yok mu? Doğa var ya, senden hoşlanıyormuş oğlum." dedi. "Hasiktir lan göt!" dedi inanmamış gibi. "Bilmiyormuydun? Galiba kız söylese daha iyi olurdu." dedi ve ağzını kapattı. "Salak." dedim kısık sesle. "Gidip konuşalım mı?" dedi Yusuf. "Buraya gelsin, belki yanında bir kız varken daha rahat konuşur ya da ben gidip konuşayım?" dedi Defne. O sırada Damla karşıdan geliyordu, Alya'da onun sırtını sıvazlıyordu. Tam Ali'nin karşısına geldi ve durdu. "Neden söylemedin?(!)" dedi sinirli sinirli. "Ne?" dedim. "Karışma sus!" diye bağırdı bana. "Neden söylemedin abi, cevap versene!" diye bağırdı tekrar. "Bizden sakladın ya, kardeşlerinden!" dedi tekrar. Damla bu kadar sinirlendiyse konu ciddi olabilirdi. Defne'nin omzundan kolumu çektim ve Damla'nın yanına gittim. "Ne oldu Damla?" dedim onun aksine sakince. "Doğa sürtüğü iki gün önce geldi, geldiği gün abimi ayartmış!" dedi sinirle. "Düzgün konuş!" dedi Ali. "Konuşmazsam ne olur? Döver misin beni? Öldürür müsün? Ne yapacaksan yap, umrumda değil artık!"
"Abinim ben senin, doğru konuş!"
"Aramızda bir yaş var bir, neyin kafası bu? Bana Doğa-" Ali onun sözünü kesti. "Bir kez daha Doğa dersen iyi olmaz!"
"Dövsene!" diye bağırdı Damla. Konu abisi olunca kimse tutamazdı onu.
O sırada Berk geçiyordu yanımızdan. Damla onu görünce kolunu benden çekti. Onun yanına gitti elini tuttu ve süriyerek yanımıza getirdi. "Berk, sen bana çıkma teklifi etmiştin, değil mi? Kabul ediyorum!" dedi Ali'ye bakmadı. Ama Ali burnundan soluyordu, anlında ki damarlar belli olunca sorunun geniş çaplı olduğunu Yusuf ve ben aynı anda çözdük.
"Ali!" (yusuf)
"Damla!" (sinan)
Dedik aynı anda. "Damla yürü, gidiyoruz!" dedim ve kolundan tutup çekiştirmeye başladım. "Bırak!" dedi sertçe. "Sen sevgili yapabiliyorsan ben de yaparım!" dedi Ali. Damla ona döndü. "Ben sana yapma demedim! Neden söylemedin diyorum!"
"Bilmem, söylemedim işte."
"Çok rahatsın bakıyorumda. O zaman haberiniz olsun, Berk ile artık çıkıyorum." dedi Damla ve sinirle sınıfa gitti. "Ciddi miydi o?" diye sordum. "Oğlum neden söylemedin lan?" dedi Yusuf. "Üf, belki ayrılırım diyordum. Kız zorla şey yaptı, size de bu gün söyleyecektim. Ağzını tutamayan şerefsiz kim acaba?" dedi, o da Damla gibi sınıfa gitti.
"Sıkıldım." dedi Defne omzuma yatarken. "Ne yapmam lazım?" dediğimde omuz silkti. "Hiçbir şey." diye cevapladı. "Gel kahve ısmarlıyayım sana." dedim, ayağa kalktı. "Olur." dedi.
Kantine girince Doğa denen kızın bize doğru geldiğini gördüm. Yusuf bahçede kalmıştı yoksa şimdiye kızın saçını başını yolardı Alisini elinden aldı diye.
Tam benim karşımda durdu. Defne kıza sanayide çalışan, her yeri yağ olmuş bir amca edasıyla 'Hayırdır saçına sıçtığım?' bakışları atıyordu.
"Ali nerede?" diye sordu. "Bilmem, herkesden bizden bile ayrı tuttuğu ve o istemediği halde kimseyle konuşmayacağı bir tanecik kardeşinin arkasından gitti." dediğimde göz devirdi. "O gözlerini oyarım senin!" dediğimde ellerini masaya koydu. "Emin misin?" dedi. "Sana ne! Defol, Ali'den de uzak dur!" dedi Defne sinirle. "Sen kimsin ki? Ali seni takarmı?" dediğinde ikimizde ayağa kalktık. "Asıl sen kimsin lan?(!) Kaç yıldır tanıyorsun onu?(!)" dedim. Omzumdaki eli hissedince durdum.
"Sinan, sakin ol kardeşim." dedi Yusuf. "Ali seçimini yaptı." diye ekledi.  Doğa biraz gerildi. "Tabi bizi seçti mal!" dedi Yusuf tekrar. "Harbi mi lan?" dediğimde olumlu anlamda başını salladı. "Sana sen kimsin demiştim!" dedim ve oradan ayrıldık.

***


Bana Kalbimi Geri VerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin