Uzun zaman oldu buralara girmeyeli, özlemişim. Size iyi bir haberim var, şu an 3.2kyız ve ben acayip mutluyum bunun için hepinize çok teşekkür ederim, hikayemi, benim duygularımı okudunuz. İyi ki varsınız. Fazla uzatmadan, yazmaya başlıyayım. Keyifli okumalar.
***
Yazardan...
İnsan zamanla alışır derler, bence bu hikayede kimse şu an ki haline alışamadı...
İnsanlar neden terk eder?
İnsan neden özler?
İnsan tam olarak neden yaşar?
İşte tüm bu sorulardı Sinan'ın kafasını kurcalayan. Kurtulmak istedi, bir kez olsun unutmak istedi hayatını. Ama korktu, yanlız kalmaktan korktu. Şu an zaten yanlızdı ... Defne seni hiç bırakmayacağım dese de onu bıraktı...
Hava esiyordu ve Sinan aklından hiç geçirmemesi gereken şeyler geçiriyordu, ölmek gibi mesela...
Hiç bu kadar boşlukta hissetmemişti kendisini.
İyice denizin kıyısına geldi ve durdu. Mavi deniz, o an sanki Sinan için üzülmüştü, açık mavi oldu lacivert, hem de en koyusu.
Kollarını iki yana açtı. "Sen alır mısın beni? Annemi özledim!" cidden de annesini özlemişti. Onun yanına gitmek isteme fikri, ona çok cazip gelmişti. Yoldan geçen tek tük insan Sinan'a 'Delirdi galiba' bakışları atarak ilerliyorlardı. Hiç birisi onu durdurup derdine ortak olmak istemiyordu...
Koyu lacivert denizin, kendisini içine alacağını ve ona sonsuz şefkat göstereceğini düşündü, kendisini denizin soğuk sularına bıraktı ama unuttuğu bir şey vardı, burası Antalya'nın en işlek yeriydi ve onu gören insanlar onu kurtarmaya gelecekti...
Sinan yavaş yavaş denizin soğuk sularına karışırken, yoldan geçenler, koşarak oraya geldiler, sonra sudan çıkarmak için çabaladılar.
Sinan'ı çıkarıp kıyıya, sudan soğuk betonun üzerine yatırınca Sinan gözlerini açtı. "Neden çıkardınız beni? Ben anneme kavuşacaktım."
Orta yaşlı bir kadın Sinan'ın başının altına elini koydu. "Bunun için yaşın çok erken evladım, kendini kontrol etmelisin, bu hayatı, sevdiğimiz insanlar için yaşıyoruz."
Sinan bayıldı...
***
Gözümü açtığımda neredeydim bir fikrim yok, tek bildiğim en son bir kadının eğilip bana bir şeyler fısıldamasını hatırlıyorum.
Zamansız gelen bir fikirle kendimi denize bırakıvermiştim ama kurtardılar, peki ya kurtulamasaydım? Birden tüm vücudumu kaplayan bir titreme hissettim. Korku muydu bu? Yoksa üşümüş müydüm? En ufak bir fikre sahip değilim.
Başıma toplanmış bir doktor, iki hemşire hariç kimse yoktu... Bu kadar önemsiz miydim onlar için? Bir hafta önce kavga etmiştik ve resmen beni evden atmışlardı ama şu an burada olmamaları çok koymuştu...
"Sinan bey, geçmiş olsun. Denize atlamanız sonucu ufakta olsa bir hipotermi yaşadınız lakin vatandaşların bu kadar duyarlı olması sizi ölümden kurtardı."
"Ben atladıysam demek ki ölmek istemişim, neden kurtardınız beni?"
"Ama Sinan b-"
"Susun, demek ki ben böyle olsun istemişim! Sanki siz beni buradan çıkartınca ben yaşayacağım mı sanıyorsunuz?(!) Hayır! Ben ölene kadar deneyeceğim bunu!"