"B-biz dersleri boşladığımız için." dedi. "Gitmem lazım." diye ekledi.
Yani şimdi durup dururken neden böyle yapar bir insan?
"Ne zaman ve nereye gideceksiniz?" diye sordum. "Sanırsam haftaya, İstanbul'a." herkes sustu. Ortamda ki sessizlik, ölüm sessizliğini andırmıştı.
"Gitmek yok oğlum!" dedim titrek sesimle. Bu olay baya üzmüştü beni. İki senem, gözümün önünden kayıp gidiyordu... Ve biz buna izin vermeyiz!
"Gerekirse babamın ayaklarına kapanalım!" dedim sonra. Baba dememin nedeni Defne ile sevgili olmamız ve ailesinin bunu biliyor olması. Ona baba dememe izin verdi.
"Ders çalışırız diye atarız?" diye bir fikir attı Yusuf. "Geri zekalı, gerçekten çalışmak zorundasın. Sayısal loto gibi karneyle nereye gideceğini sanıyorsun?" dedim.
"Okul çıkışı; ben, Ali, Damla, Naz, kısacası aklı başında bir kaç adam lazım." dedim. Kimseden ses soluk çıkmadı. "Anlaşıldı. Saydıklarım okul çıkışı Defne'nin evine gidip babacığımla konuşacağız." ....
***
Beş çocuk bir adam.
Keskin, öldürücü bir sessizlik.
İnsanın içinden geçen bakışlar.
Ve kimsenin konuya nasıl girileceğini bilmemesi.
Yukarıda saydıklarım, benim şu an içinde olduğum durumlar. Aklı başında diye Ali'yi aldık, çocuktan bir bok çıkmadı.
Konuşmamakta ısrar eden biz, en son Naz aramızdan ilk konuşan oldu.
"Şimdi Turan amca, biz öğrendik ki siz gidecekmişsiniz. Gitmeseniz? Bakın biliyorum bir kısmımızın dersleri kötü, ama size söz veriyorum hepimiz çok güzel üniversiteler kazanacağız. Hem Ali çalıştırır onu." dedi ve Ali'nin bacağına vurdu. "Değil mi arkadaşım?" dedi dişlerini sıkarak. "Tabi ki, Defne benim kardeşim gibidir. Damla neyse, o da o. İstesin ben ona sular seller gibi ezber yaptırtır, ders çalıştırırım ama lütfen kardeşimi bizden almayın!" diye bitirdi konuşmasını. Babam sadece dinliyor, tepki vermiyordu.
"Çok içtenlikle söylüyorum, Defne giderse biz mahfoluruz. Böylesi daha mı iyi?" dedim. "Hem okul değiştirince çalışmazki o." diye ekledim. "Çalışmaz çünkü morali düşer, morali düşen birisi sınava çalışamaz." dedim. Sadece bakması canımı sıkmıştı.
En sonunda konuştu. "Bakın çocuklar, bu çabanızı anlıyorum ama bunu iyiliğiniz için yapıyorum. Belki bu daha iyi olu-" diyecekken Defne bağırmaya başladı.
"Neresi daha iyi! Beni arkadaşlarımdan, abilerimden kardeşlerimden en önemlisi sevdiklerimden ayırman mı iyi?(!) Bu ne kadar değişik bir anlayış? Sen okul değiştirince derslerim iyi olacak mı sanıyorsun? Ben o zaman bir kitap dahi almam elime! Sen gel okulumdan, sevdiklerimden beni ayır sonra karşıma geç 'Kızım neden çalışmıyorsun?' sen çalışır mıydın? Sen çocuk olmadın mı baba?(!) Sen demezmisin arkadaşlık her şeyden önemlidir diye? Ne oldu şimdi?" bağırmaktan boğazı acıdı galiba. Tek eliyle boğazını ovuşturdu.
Babam sadece boş bir ifadeyle bizi izliyordu. "Böyle mi düşünüyorsun?" dedi Defne'ye bakıp. Başını salladı. "O zaman uçağı iptal edelim." dediğinde birbirimize sarıldık. Sonra, "Yarın ilk uçakla gidiyoruz!" demesiyle sarılmamızla kaldı.
"Uçağı kaçırırım?" dedi Ali. "Bizim kardeşimizi alamazsınız! O bizim yanımızda başladı. Bizim yanımızda bitirsin. Lütfen!" dedi Damla. Ellerini birleştirdi."Çocuklar, beni cidden zor durumda bıraktınız. Ben şimdi her şeyi ayarladım, ne olacak?" dedi gülerken. "E, biz öğrenince ne olacağını düşünerek yapacaktınız o işleri." dedim ben de.
"Ama bana bakın, eğer bir taneniz bile iyi bir yeri kazanmasın, Defne'yi size söylemeden alır götürürüm ona göre!"
"Siz bilirsiniz ama biz ona da izin vermeyiz." dedim ve güldüm. ...
***