Bölüm şarkısı: Sufle~ Pus
Ben size bir beyinsizi tanıtmayı unuttum. Yani daha önce burada değildi çünkü sayın malak. Beyninin en dibine koyduğum Bestesi. Defne'nin kuzeni, başımın belası pislik. Neyse ya, duysa ağzıma sıçar.
Bizim numaramızı isteyen çocuk var ya, Defne'nin hesabını ona vermiş Allah'ın beyinsiz mahluğu.
Uyandığımda canım iyice sıkıldı. Telefonu elime aldım. En son Defne girmiş benim telefondan, interneti mi az kalmış bir şeyler olmuş. Neyse, mesaj geldi yabancı birinden. Önceden de yazmış Defne'ye ama Defne pek şey yapmamış baya saydırmış hatta. Benle yazışıyor salak.
Turgyht: Ne güzel sesin var senin öyle...
DefneAslby: Sana mı güzel? Sevgilim var benim!
Turgyht: Tamam, boş ver onu. Tek yumrukluk canı var zaten sıskanın teki.
DefneAslby: Sıska senin babandır gevşek!
Turgyht: Vay, çetin ceviz kız çıktın.
DefneAslby: Çetin cevizi kafanda parçalarım senin!
Turgyht: Ayrılsana ondan, seni daha mutlu ederim.
DefneAslby: ARKANI DÖN BİR BAK KİME MESAJ ATIYORSUN ALLAHIN SOKUK BEYİNLİ MAYMUN YÜZLÜ KARINCA YİYENİ!!!Arkasını döndü. Bana baktı. Sonra geri önüne döndü.
Turgayht: Buradan bakınca, daha sıskasın.
DefneAslby: Bu otobüs sonsuza kadar yolds gitmeyece tek hücreli amip! Elbet duracak, sende o zaman doğduğuna pişman olacaksın!
Tugyht'yi engellediniz...Sonra önümde oturan Beste malının kafasına vurdum. Bana dönünce "Senin var ya ebene nikah kıyacağım hatta nikah şahidi sen olacaksın! Bu otobüs dursun, ben o zaman senin ağzına sıçmasını bilirim beyinsiz angut!" dediğimde hiç bir şey demeden geri oturdu.
Ve beklediğim an, önce Beste malının işini halledeceğim. Sonra Turgay denen ite bakarız.
"Hadi bakalım, bir buçuk saatlik bir mola. İki saat yol kaldı çocuklar. Biraz daha sıkın dişinizi." dedi müdür. Sonra Beste ayağa kalktı. "Hocam, siz nereye gideceksiniz?" dediğinde durdurdum onu. "Şey için sordu, bir şey olursa sizi nerede buluruz gibisinden." dedim. "Buralardayım ben." dedi ve otobüsten çıktı. "Defne kalk ve çekil. Peşimizden gelen olursa ağır söverim ona göre. Sen de yürü, şempaze boku!" dedim ve önümden gitmesi için ittirdim onu.
Pek tenha bir yer değildi ama pek insan yoktu, kısacası işimi görür yer.
Sırtını duvara verdim, ben de karşısında durdum. "Senin tek bir hücren bile yok mu beyinsiz? Hani olsa böyle bir şey yapmazdın. Yapsan bile sonunu düşünürdün, değil mi?" dedim. Ağzını açmaya kalmadı gene konuştum. "Bence yok, sende hücre yok! Kızım hesap vermek ne demek, başına bela gelecek ya! Düşünmedin mi hiç?"
"Sinan-"
"Ne Sinan ne? Zaten sinirliyim, insanlar beni sinir etmek için her boku yapıyorlar anasını satayım!"
"İşte zaten sorun bu! Sürekli sinirlisin!"
"Nedenini sorsana bir."
"Neden?"
"Ben artık yoruldum Beste, insanların beni sürekli sinir etmesinden. Böyle olmamın nedeni bu insanları artık anlamıyorum. Hayatıma yeni girmiş gibi beni sürekli sorguluyorsunuz. Lan ben sizin kaç senelik arkadaşınızım? Beni tanımıyor musun? Ne yapsan sinirlenirim bilmiyor musun? Biliyorsunuz ama yapmaya devam ediyorsunuz! Yapmayın şunu yeter! Ben bir insanım, yorulurum, kalbim kırılır. Bana taş muamelesi yapmayın! Sen neden verdin hesabı? Eğlence mi istedi canın? O zaman izle, yakında çok güzel bir dövüş filmi başlayacak!" dedim ve hızla yanından ayrıldım.