Saçımın yavaş bir şekilde okşanmasıyla gözleri araladım.
Gördüğüm ilk şey elini tuttuğum tombul el ve beyaz yatak çarşafı olmuştu.
Aklıma dün Jimin'in korktuğu için uyuyamadığını getirdi. Daha sonrasında burada kalmam için bahanesi çıkmıştı zaten.
Oturduğum sandalyede otururken başımı yasladığı koldan kaldırdım.
Sırtımın tümden uyuşmuş olması beni biraz zora sokmuştu ancak en sonunda kalktım. Ve oturduğum yerde Jimin'in elini bırakmadan gerindim.
Başımı kaldırmamla Jimin de hemen elini saçımdan çekti.
Bu hareketiyle gülümsedim
"Saçımı okşadığın için teşekkür ederim. Saçıma dokunulduğunda daha iyi uyurum."
Jiminde bir süre bir şey söylemeden gülümsedi.
Ardından elimi sıktı.
"Anneme benziyorsun..."
Kısık bir sesle konuştuğunda önce anlamak için kaşlarımı çattım.
Ancak daha sonra kaşlarımı kaldırarak gülümsedim.
"Hmm, peki bu iyi bir şey mi?"
Kaşlarını çattı.
Gözleri dolmuştu.
"B-bu...kötü bir şey."
Şaşkınca ona baktım.
Şaşkınlığımı fark etmiş olacak ki gözleri kapattı bir süre.
"Eğer... değerli biri gibi hissetirmeye devam ederseniz..."
Sustu ve tekrar elimi sıktı.
Bende güven verircesine sıktım elini.
"...Size alışırım. Ve diğer herkes gibi sizde gittiğinizde arkanızda enkaz bırakırsınız. Ben artık kendimi toparlayamam... "
Bir damla gözyaşı sol gözünden süzüldüğünde derin bir nefes aldı.
Ardından alayla güldü.
"Sonuçta, kısa bir zaman sonra, sizde artık gitmeniz gerektiğini söyleyeceksiniz."
Sözlerinin bitmesini bekliyordum.
Kelimelerim boğazıma düğümlenmişti. Üstelik içimdeki yumruyu bir türlü gideremiyordum.
"Bu yüzden bana değerli biriymişim gibi hissettirmeyi bırakın... Beş para etmez bedenim sizin gösterdiğiniz ilgiyi haketmiyor."
Çok yanlış düşünüyordu...
Değersiz diye adlandırdığı bedeni benim için çok değerliydi. Üstelik o baştan başa mükemmel biriydi benim için.
Nasıl olurda kendine beş para etmez diyebilirdi?
Yanağından süzülen yaşı nazikçe sildim.
"Jimin sen gördüğüm en güzel ve en değerli insansın. Kendine haksızlık yapıyorsun... Üstelik sen istemediğin sürece, ben asla yanından ayrılmayacağım..."
Yine alayla güldü.
"Siz bana daha önce hiç yalan söylememiştiniz. Lütfen şimdide söylemeyin. Kısa bir zaman sonra gideceğinizi ikimizde biliyoruz."
Gülümsedim.
Hayatı yaralarla doluydu. Bu yüzden insanlara karşı güvensizliği vardı.
Bunu tabiki anlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚃𝙴𝚁𝙰𝙿İ🍊 |Jikook <tamamlandı>
Fanfiction"Solan gülümsemenin yeniden açmasını sağlamak niyetim..." Jungkook Jimin'in psikiyatristiydi. Ancak daha fazlası olacağına hiç bir zaman ihtimal vermemişti...